Fatih Cumhuriyet Savcılığı, Fadime Şahin hakkında ayrı ayrı "suç"lardan dolayı 10 yıla kadar hapis istemiyle dava açtı. Aczmendi lideri Müslüm Gündüz ve Ali Kalkancı'yla imam nikahıyla birlikte olduğu... (ayrıca...) tekke ve zaviyeleri yasaklayan kanuna da aykırı hareket ettiği için cezalandırılması isteniyor Fadime Şahin'in..
İmam nikahı, yasaya aykırı olarak "alenen" uygulanır ve milletvekili düzeyinde dahi bu yolla evlilik yapılabilirken... İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı "iki tekke arasındaki ihtilafı gidermek için arabuluculuk yaptığını" açıkça söylerken... Fadime Şahin, "gayrı resmi nikah" ve "tekke ve zaviyelerle ilgili kanuna muhalefet" suçlamalarıyla ve hapis istemiyle mahkemeye çıkarılıyor...
Bu hukuksal işleyişte bir gariplik yok mu?..
Soruya Avukat İfakat Aydemir'e yöneltiyor ve ilginç bir yanıt alıyoruz: - İddia makamı eğer sadece Fadime Şahin ve Ali Kalkancı hakkında iddianame hazırladıysa teknik bir eksiklik var demektir. Sözkonusu tekkenin yasaya aykırı olarak yaygınlaşması ve meşrulaşmasında rolü olan kim varsa mutlaka o kişiler aleyhinde de dava açılması gerekirdi. Belki Fadime'den de önce onlar aleyhinde dava açılmalıydı. Bakınız, hukuk böylesi durumlarda
Adı Fehmi Büyükkaragöz, görevi SSK Genel Müdür Yardımcısı. Büyükkaragöz birbuçuk yıldır Ankara 17. Asliye Ceza Mahkemesi'nde, görevi kötüye kullanmak suçundan yargılanıyor.
Görevini nasıl mı kötüye kullanmış? SSK'nın bağlı bulunduğu Çalışma Bakanlığı müfettişlerinin de raporlarında belirttikleri gibi, ilkokul mezunu bazı kurum memurlarını, yasaları, yönetmelikleri hiçe sayıp, sağlık teknisyeni olarak atayarak...
SSK Genel Müdürlüğü'nün, "Kurumu zarara soktuğu" gerekçesiyle Büyükkaragöz aleyhinde açtığı davada, davacı tarafı SSK'nın avukatları temsil ediyorlar. Her duruşmada, "Evet, Fehmi Büyükkaragöz sözü edilen suçu işlemiştir, dolayısıyla cezalandırılması gerekir diyorlar.
Buraya kadar herşey normal, herşey akla, mantığa, hukuka uygun...Peki, bundan sonrası mı?
Efendim, Çalışma Bakanı Necati Çelik' in geçtiğimiz haftalarda SSK Genel Müdürlüğüne getirdiği Ekrem Önal, kurum içi bir idari düzenleme yaptı. Ve... SSK kurulduğundan beri Genel Müdüre bağlı olarak çalışan SSK Hukuk Bürosu'nu yardımcılarından birine bağladı. Kime mi? İster inanın, ister inanmayın ama, Fehmi Büyükkaragöz'e bağladı. Yani SSK'nın avukatları, duruşmalarda suçladıkları kişiye bağlılar şimdi.
Ne adil bir düzen
ANAP İstanbul İl Başkanı Erdal Aksoy, Taksim'e cami yapımı konusunda kararlı bir yaklaşım sergiliyor ve diyor ki:
- RP, bu konuyu gündeme getirerek; birçok konudaki beceriksizliğini, ortak olduğu şaibeleri örtmek istiyor, gündemi değiştirmeye çalışıyor. Bu "hassas" konunun tartışılmasıyla müslümanları "camiye evet" ve "camiye hayır" diyenler diye bölmeyi.. böylece de son gelişmeler yüzünden kaybettiği kitleyi bir "karşı kitle" yaratmak suretiyle yeniden toplamayı umuyor... Ancak ilginçtir.. Cami konusunun Beyoğlu Belediye Meclisi'nden süratle geçirildiği oturumda ANAP'lı iki Belediye Meclisi üyesi RP'ye açık destek verirken, bir ANAP'lı üye de "çekimser" oyuyla "dolaylı" destek vermiştir. Arkadaşımız Aydın Arıcıoğlu telefonda Erdal Aksoy'a soruyor:
- Siz böyle diyorsunuz, ama Meclis'teki üyeleriniz farklı tavır içinde?..
- Maalesef Meclis üyeleriyle bu tür problemlerimiz oluyor. Böylesi sıkıntılarım var; inkar etmiyorum. Bizim bazı arkadaşlarımız da RP'nin oyununa gelebiliyor. Bu arkadaşlarımız zannediyor ki; "camiye karşı çıkarsam günah işlemiş olurum..." Bu fikrin yanlışlığını anlatmaya çalışıyorum. RP açıkça bölücülük yapıyor. RP'lilerin en başta Taksim'e neden cami yapmak
Hatice Yıldırım Antalya SSK Hastanesi'nde başhemşire idi. Geçtiğimiz günlerde Çalışma Bakanı Necati Çelik tarafından bu görevinden alınarak Adana'da bir dispansere hemşire olarak sürüldü. Hatice hemşire kararın iptali için Antalya 2 No'lu İdare Mahkemesine başvurdu ve yürütmeyi durdurma kararı aldı. Bakan Necati Çelik, yargının kararı yerine getirdi ve Hatice hemşireyi eski görevine iade etti. Aradan bir ya da iki gün geçmişti. Hatice hemşirenin eline Bakan Necati Çelik' in yeni bir kararı tutuşturuldu.
"Antalya SSK Hastanesi başhemşireliği görevinden alınmanıza..."
Dr. Ömer Çakmakçı SSK Genel Müdür Yardımcısı idi. Bakan Necati Çelik' in emriyle bu görevden alındı, yerine Mahfuz Güler atandı. Atamanın haksız olduğunu düşünen Çakmakçı, yürütmenin durdurulması istemiyle yargıya başvurdu. Danıştay 5. Dairesi, her iki atamaya ait 4'li kararnameleri iptal etti. Necati Çelik her iki kararı da uygulamadı, uygulamıyor.
Dr. Yaşar Çalışkan, SSK Ankara Sağlık İşleri Müdürü idi, o da Bakan Çelik tarafından geçenlerde görevinden alındı. Çalışkan, yürütmenin durdurulması istemiyle yargıya başvurdu, karar istemi doğrultusunda çıktı. Ancak, diğer sağlık personelinin başına gelen Yaşar Çalışkan' ın
Bir bu eksikti... Bu eksik de tamamlandı. Resmi korumalar yanında sakallı gayri resmi korumalar tarafından da korunan Necmettin Erbakan'ın çevresinde Kayseri'de yeni tip korumalar göründü. SS kıtaları gibi özel giysiler içindeki bu korumaların Milli Gençlik Vakfı üyeleri olduğu söyleniyor. DSP Milletvekili Erdoğan Toprak dün gönderdiği "RP ordusunu kuruyor" başlıklı yazılı açıklamada bu konuyu bakınız nasıl irdeliyor:
"...Bugüne dek otomatik silahlı bir güvenlik ekibiyle korunan Erbakan, bununla yetinmeyerek özel bir üniformalı ekip oluşturmuştur. RP rozetli bere, lacivert ve siyah kabanla tek tip giyinen ve adeta bir Özel Tim Ekibi görünümdeki bu grupla Kayseri gezisinde bir gövde gösterisi gerçekleştirmiştir. RP'lilerin "kendilerine bağlı özel silahlı ekipler" oluşturma istekleri, Erbakan'la sınırlı değildir. Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da, görevi devraldığı günden bu yana, Büyükşehir Belediyesi Zabıta Ekibi'ni silahlandırma arzusu içerisinde olduğu bütün kamuoyunun bildiği bir gerçektir. Bir taraftan Başbakan Erbakan'ın RP bereli mini özel timleri ve RP'li belediye başkanlarının denetimleri sadece kendilerine ait olan silahlı zabıta ekipleriyle gündeme
Başbakan Erbakan'ın "İstanbul'un fethini Taksim Camii ile tamamlayacağız" sözleri karşısında irkilen okurumuz Oruç Ertüzün geçtiği faks notunda soruyor:
- İnsan hiç kendi toprağını fetheder mi? Bu nasıl söz?Bir mimar okurumuz isa şu noktaya dikkat çekiyor:
- Sultanbeyli'ye Belediye'nin görüşü alınmadan Atatürk anıtı dikildi diye iki aydır tozu dumana katan RP'liler kentin göbeğindeki Taksim Gezisi üzerine cami kararı alırken ne halka danışıyorlar, ne şehircilik uzmanlarına, ne mimarlara, ne çevre kuruluşlarına... Halkın oylarının sadece yüzde 21'ini temsil eden Erbakan tek başına halkın yüzde yüzü adına karar veriyor. Temelin iki ay sonra 27 Mart'ta atılacağını söylüyor. Böyle önemli bir kararı önce tartışmaya açmak, halkın geri kalan yüzde 80'inin görüşünü almak gerekmiyor mu?
Bir mimari merak: Böyle bir camiin projesi iki ayda yapılır mı?
Mimar Aydın Boysan, diyor ki Eğer kenar mahallelere yapılan türden bir cami inşa etmek niyetinde değillerse, bunun projesinin hazırlanması en az bir yıllık süre ister"
RP'liler ise böyle ciddi bir hazırlık içinde görünmüyor. Beyoğlu Belediye Meclisi, geçen salı günü "olağanüstü" toplanmış. İmar konularının (mevzuat gereği) önce İmar Komisyonu'nda
Evet arkadaşlar, karne gününüz geldi Çatlı...Pardon, karne gününüz geldi çattı...313 İbrahim, operasyona, yani notlarını okumaya başlıyorum, hazır mısın?
- Hazırım amiriiimmm!
- Gasp 8, Fidye 7, Sahte Pasaport Tanzimi 9, Karakoldan Adam Kaçırma 8, Hedefe Saldırma 7, Dağa Adam Kaldırma 9, Arkadaş Ayartma 7, Delil Karatma 1.
-Bu son verdiğiniz not haksızlık değil mi ama amirim?
- Hiç de değil...Sıfır vermediğime şükret sen.
- Neden ki amirim?
- Utanmaza bak, bir de neden diye soruyor. Ulan, Allah için bana kararttığın bir tane delil göster de dişimi kırayım be...Daha dün, düğündeki fotoğraflar yayınlanmadı mı?
TÜSİAD üyeleri, Başkanlığın hazırlattığı "Demokrasi raporu" nun kendilerine gösterilmeden ve tartışılmadan basına açıklanmasından yakınıyordu önceki gün Genel Kurul'da... Yani... TÜSİAD içinde demokrasinin işlememesinden şikayet ediyorlardı...
Ve peşinden... Şikayet edenler dahil... Bütün üyeler gidip paşa paşa TÜSİAD İstişare Konseyi'nin belirlediği tek isme oylarını verdiler. Yeni Başkan daha önceki yıllarda olduğu gibi tepeden seçildi, üyelerin bu tek isme oy vermesiyle "seçimle gelmiş "oldu.
Bu iki örneğe bakarak... TÜSİAD'ın demokrasiyi önce kendi içinde uygulaması gerekmez mi?
Rapora gelince... Askeriye ile ilgili görüşlerin doğru ama zamansız olması dışında her satırına demokratların imza atacağı bir belge niteliğinde..
Ancak... Böyle raporu biraz hukuk ve demokrasi bilen herkes hazırlayabilir. Ahkam kesebilir. TÜSİAD'ın böyle bir rapor için zahmet etmesine belki de gerek yoktu. Ancak zahmet göstereceği başka raporlar olabilir... Mesela...
Diyarbakır'da binlerce kişi bir ekmek için çamurlarda yuvarlanırken şu günlerde Ankara'da özelleştirme ihaleleri yapılıyor... Vergi listelerinde adına rastlanmamış kişi ve kuruluşların ortaya trilyonlar sürdüğü görülüyor. Bu paralar kayıt dışı