Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bir bu eksikti... Bu eksik de tamamlandı. Resmi korumalar yanında sakallı gayri resmi korumalar tarafından da korunan Necmettin Erbakan'ın çevresinde Kayseri'de yeni tip korumalar göründü. SS kıtaları gibi özel giysiler içindeki bu korumaların Milli Gençlik Vakfı üyeleri olduğu söyleniyor. DSP Milletvekili Erdoğan Toprak dün gönderdiği "RP ordusunu kuruyor" başlıklı yazılı açıklamada bu konuyu bakınız nasıl irdeliyor:
"...Bugüne dek otomatik silahlı bir güvenlik ekibiyle korunan Erbakan, bununla yetinmeyerek özel bir üniformalı ekip oluşturmuştur. RP rozetli bere, lacivert ve siyah kabanla tek tip giyinen ve adeta bir Özel Tim Ekibi görünümdeki bu grupla Kayseri gezisinde bir gövde gösterisi gerçekleştirmiştir. RP'lilerin "kendilerine bağlı özel silahlı ekipler" oluşturma istekleri, Erbakan'la sınırlı değildir. Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da, görevi devraldığı günden bu yana, Büyükşehir Belediyesi Zabıta Ekibi'ni silahlandırma arzusu içerisinde olduğu bütün kamuoyunun bildiği bir gerçektir. Bir taraftan Başbakan Erbakan'ın RP bereli mini özel timleri ve RP'li belediye başkanlarının denetimleri sadece kendilerine ait olan silahlı zabıta ekipleriyle gündeme getirdikleri özel ordu merakı, diğer taraftan Türkiye'de kimler tarafından ne amaçla satın alındığı bilinmeyen yüzbinlerce pompalı silah... Ve Başbakan Erbakan'ın, toplumun büyük kesimini karşısına alarak, biz - siz diyerek toplumu iki kutuba bölen, gözdağı dolu demeçleri...
Toplumu bölmeye, özel silahlı güçler oluşturarak baskı altına almaya yönelik bu tür girişimlere bugün dur denilmezse, yarın çok geç olabilir. Sağduyulu bütün vatandaşları bu konuda tavır almaya çağırıyorum..."


İngiliz İşçi Partisi Lideri Tony Blair, partisinin son Genel kurul toplantısına Manchester United futbol takımı meneceri Alex Ferguson'u da davet ettiğinde bir şaşkınlık oluşmuş, bu davetin sebebini soran gazetecilere Tony Blair demişti ki:
- Futbol seyircisi genellikle işçi kökenlidir. Partimizin de doğal taraftarıdır. O yüzden ünlü bir kulübün ünlü bir menecerini kongremize davet etmemiz son derece doğaldır...
İngiliz İşçi Partisi futbol seyircisiyle dahi bütünleşmeye çalışırken... Düşününüz ki CHP ve DSP'nin liderleri bugüne dek DİSK'in kapısından içeri adım atmamıştır. DİSK ve Türk - İş bu duyarsızlık üzerine "Madem onlar bize gelmiyor biz onlara gidelim" diyerek yarın CHP ve DSP liderleriyle görüşmeye gidiyorlar. Yanlarında 10 dolayında güçlü meslek örgütünün temsilcisi de yer alacak... İşçi liderleri yarınki ziyaretlerde Baykal ve Ecevit'ten sosyal konulara duyarlık göstermelerini isteyecekler, eğer bu tavırlarını sürdürürlerse desteklerini çekeceklerini hissettirecekler.
Bakalım faydası olacak mı?

Sessiz çoğunluk 1 Şubat'tan itibaren sessiz bir eyleme girişiyor... Şubat ayı boyunca her gece elektriklerini 1 dakikalığına söndürüyor. "Sürekli aydınlık için 1 dakika karanlık" kampanyası, "Sesiz çoğunluk rolünü reddediyoruz" anlamını taşıyor. "Karanlıkların aydınlanması" talebi 1 dakikalık karanlıkla dile getiriliyor. Okurumuz Necdet Parar bu arada yararlı bir ikaz yapıyor:
- Çoğumuzun saati birbirini tutmaz. Işıkları aynı anda söndürebilmemiz için TV istasyonları ve radyolar da bu eyleme katılmalı, yayınlarını saat 9;00'da bir dakikalığına kesmelidirler, diyor. Yerinde bir uyarı...


İçinde tam 3,5 trilyonluk yolsuzluk bulunan, her yanından buram buram pis kokular gelen TURBAN kepazeliğinin üstü dün Refah Partililerin de desteğiyle örtüldü.
Refah Partisi iktidar uğruna her türlü pislik ve yolsuzluğu görmezden geleceğini birkez daha dosta düşmana ilan etti.
ANAP'tan hatırı sayılır sayıda milletvekili oylamaya katılmayarak iktidara destek verdi.
DYP ve RP'nin isteğiyle oylamanın kapalı yapılması bir milletvekilinin birden fazla oy kullanmasına imkan verdiğinden ve her iki parti içinde iktidar uğruna her türlü yolsuzluğu göze alabilecek çok sayıda kişi bulunduğundan 5 oy farkla sağlanan sonuç inandırıcı bulunmadı.
CHP İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş gazetecilere ayaküstü dedi ki:
- Meclis bu kararla temiz toplum ihtiyacına cevap verebilecek bir yapıda olmadığını gösterdi. Meclisin haysiyetine gölge düştü. En açık yolsuzluğu örtbas eden Meclis, topluma kötü örnek olmuştur. Ayrıca biz dindar insanların dürüst olduklarını bilirdik. Sonuç RP'nin içyüzünü göstermesi açısından da ibret vericidir...


Manisa'nın Üçpınar Köyü sakinleri TBMM'ye dertlerini anlatamayacınca bir başka başvuru adresi aramışlar. Ve bulmuşlar. Şikayetlerini kapsamlı bir mektupla doğrudan şu adrese yapmışlar: "Bill Clinton - Beyaz Saray - Washington..."
Mektubun bir kopyasını gazetemize gönderen Üçpınar köylüleri, durumu şöyle özetliyorlar:
"Eskiden su ve erozyon sorunlarımızı TOPRAK SU ve MUHAFAZA Genel Müdürlüğü'nün yerel teşkilatları çözerdi. Bu çok önemli Genel Müdürlük kapatıldı. Kapattıran TBMM'deki "inşaat mafyası"dır. Amaçları doğayı ve nehir yataklarını istedikleri gibi yağmalamak, kum ve inşaat malzemesi olarak kullanmaktır...TBMM'de derdimizi anlatacak milletvekili bulamayınca son çare olarak Bill Clinton'a mektup yazmaya karar verdik."
Mektubu, Üçpınar köylülerinden, Kore gazisi olup aynı zamanda Amerikan vatandaşlığına sahip bulunan Fahri Erman kaleme almış. Mektupta Toprak Su ve Muhafaza Genel Müdürlüğünü 1960'larda ABD'li uzmanların kurduğu belirtiliyor, Clinton'dan Ankara'ya baskı yaparak bu Genel Müdürlüğün yeniden kurulmasını sağlaması isteniyor...
Bir yaşımıza daha girdik, diyeceksiniz... Ne yaparsınız ki insan çaresiz kalınca ne yapacağını şaşırıyor... Kendi Meclis'i yerine ABD Başkanından medet umuyor. Bakalım Clinton mektuba ne yanıt verecek?