Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TÜSİAD üyeleri, Başkanlığın hazırlattığı "Demokrasi raporu" nun kendilerine gösterilmeden ve tartışılmadan basına açıklanmasından yakınıyordu önceki gün Genel Kurul'da... Yani... TÜSİAD içinde demokrasinin işlememesinden şikayet ediyorlardı...
Ve peşinden... Şikayet edenler dahil... Bütün üyeler gidip paşa paşa TÜSİAD İstişare Konseyi'nin belirlediği tek isme oylarını verdiler. Yeni Başkan daha önceki yıllarda olduğu gibi tepeden seçildi, üyelerin bu tek isme oy vermesiyle "seçimle gelmiş "oldu.
Bu iki örneğe bakarak... TÜSİAD'ın demokrasiyi önce kendi içinde uygulaması gerekmez mi?
Rapora gelince... Askeriye ile ilgili görüşlerin doğru ama zamansız olması dışında her satırına demokratların imza atacağı bir belge niteliğinde..
Ancak... Böyle raporu biraz hukuk ve demokrasi bilen herkes hazırlayabilir. Ahkam kesebilir. TÜSİAD'ın böyle bir rapor için zahmet etmesine belki de gerek yoktu. Ancak zahmet göstereceği başka raporlar olabilir... Mesela...
Diyarbakır'da binlerce kişi bir ekmek için çamurlarda yuvarlanırken şu günlerde Ankara'da özelleştirme ihaleleri yapılıyor... Vergi listelerinde adına rastlanmamış kişi ve kuruluşların ortaya trilyonlar sürdüğü görülüyor. Bu paralar kayıt dışı ekonominin, vergisiz yaşamın yarattığı servetlerdir. Ülkede gelir adaletsizliği korkunç boyutlarda. İşsizlik diz boyu. Yatırım ve üretim yengen. İşçi ve memur sefalet ücretine talem ederken rantiyeler trilyonları götürüyor.
Acaba TÜSİAD bir ülkede ekonomik demokrasi olmadan siyasi demokrasi olmayacağını bilmiyor mu?
Esas hazırlaması gereken rapor gelir ve vergi adaletsizliğini ortadan kaldıracak, ekonominin doğru raya oturmasını sağlacayak bir yasalar ve öneriler demeti olmamalı mı?
Cici beyler önce kendi kapılarının önünü temizlemeyi düşünseler daha iyi olmaz mı?


Aşağıdaki soru ve yanıt önceki gün Türkiye Gazetesi'nin Bir Bilene Soralım köşesinde yer aldı. Bize ilginç geldi. Yorumsuz aktaralım...
Sual: Ba'zı kimseler, hile ile zekatı ortadan kaldırmak istiyorlar. Aynen iskat ve devirde olduğu gibi, zengin, zekatını götürüyor, fakire veriyor. Fakir de, "aldım, kabul ettim" diyor. Sonra zengine veriyor. Bu adet halini almıştır. Zenginler, zekat verirken, fakirin bunu iade edeceğini biliyor. Fakir de adet olduğunu bildiği için, geri vermek üzere kabul ediyor. Zekat ile devri birbirine karıştırıyorlar. Böyle hile ile zekat vermek sahih midir?
Cevap: Hiçbir anlaşma ve hile olmadan, bir zengin, fakire zekat verse, fakir de aldığı zekatı zengine hediye etse, zekat verilmiş olur. Herkes malını istediği kimseye hediye edebilir.
Hizmetçi Berire, kendisine zekat olarak verilen malı, Aişe validemize hediye etmişti. O da, zekat malı olduğu için, Resulullah efendimize vermek istemeyince, Peygamber efendimiz, (Bu, Berire için zekattır. Onun bize verdiği hediye olur) buyurdu. Fakir aldığı zekatı, zengine hediye edebilir. Zenginin bunu alması helal olur. Çünkü fakir kendi mülkünden vermiştir. (Eşi'at-ül lemeat)"


Yıllardır "Turizm patlayacak" umutları ile avunan Türkiye'de yine sürpriz oldu ve patlama başka bir alanda gerçekleşti. Türkiye'nin gündemi patladı.
Daha düne kadar reyting getirecek flaş haber için kılı kırk yaran kimi meslekdaşlarımızın, bugünlerde flaşlarını, pardon başlarını kaşıyacak zamanları yok.
Türkiye'nin gündemi çarşamba pazarına döndü. Ne ararsan var. Çete, Tarikat, Kıbrıs, Mumcu Cinayeti Tanığı, Fırat'ta ölen çocuklar, TÜSİAD Raporu, Vali Ataması Kavgası, Alman Mahkemesi, Sahte Nikah, Gizli Ülkücü Kampı, Orgeneral Bitlis Olayı, Yeşil'in itirafları, vs.
Birileri mısır patlatır gibi Türkiye'nin gündemini patlatıyor. Bu arada gündem dışı kalan enflasyon da dar gelirlinin anasını ağlatıyor. Gündem dışı kaldığı için ne enerji sorunu görüşülüyor, ne yatırım problemi, ne dış politika, ne tarımdaki gerileme, ne nüfus artışı, ne bilimdeki pörsüme, ne Güneydoğu sorunu... Eloğlu 2 bin yılının sonrasını konuşurken, yeni bilimsel buluşlara koşarken... O arada bizim gibi fakir ülkeleri nasıl sömüreceğini planlarken... Türkiye imam nikahını, çete fotoğraflarını, eroin pazarlıklarını konuşuyor...
- Bunların konuşulmasından RP'nin fazla şikayeti yok, diyor odamızı ziyaret eden bir yazar arkadaşımız...
- Neden?
- Çünkü Refah ABD'nin ve İsrail'in önüne attığı her anlaşmayı imzalayarak dış desteği aldı. Özelleştirmelerle bütçe açığını kapatıyor. Tarikat örgütlenmesiyle ağlarını genişletiyor. Faizleri bir iki puan düşürünce dönek yazarlara kendini övdürüyor. Ekonomik başarısızlığı abes tartışmaların ardına gizliyor. İlk fırsatta bir baskın seçimle tek başına iktidarı deneyecek. Refah'ın gündemi tıkır tıkır yürüyor...
Buyrun, gündemlerden gündem beğenin...

Faks mesajı, Diyanetten sorumlu Devlet Bakanı Nevzat Ercan' ın basın bürosundan önceki gün geçildi gazetelere...Bakanın bu Cumartesi ve Pazar günlerine ait gezi programını açıklıyordu. Okundu:
Cumartesi, saat 10.00 - Ankara'dan Sakarya / Karasu ilçesine hareket ve varış.
(Milli Savunma Bakanı Sn. Turhan Tayan ile birlikte)
Saat 12.00 - Kaymakamlık ziyareti ve cuma namazı.
Saat 13.00 - Karasu Askerlik Şubesi açılış törenine iştirak.
Bakan Ercan, programa göre o gün akşam Ankara'ya dönecek, ertesi sabah soluğu yine Sakarya'da alacaktı. Ancak bu kez refakatte Milli Savunma Bakanı değil, Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna vardı.
Peki, Ercan, Pazar günü nereleri denetleyecekti? Yanına bu kez Sağlık Bakanını aldığına göre, sağlıkla ilgili kurum ve kuruluşları olsa gerek, değil mi? Evet!
Saat 12.00 - Sapanca ve Kurtköy sağlık ocaklarında inceleme ve belediyeyi ziyaret.
Milyonlarca liralık helikopter masrafı... İftar için Ankara'ya dönüş yine gidiş... Üzerine vazife olmayan kuruluşları denetlemeler... Bunların hepsi Bakan'ın seçim bölgesindeki özel seçim propagandası için... Masraflar vatandaştan, gösteri Bakan'dan... İyi yolculuklar...