Sivas'ta son durum!..

3 Ekim 1997

Melih AŞIK

Fikri Durum, Karayolları Sivas Bölge Müdürü... Vehbi Baran da onun yardımcısı... Fikri Bey, geçenlerde yardımcısı Vehbi Bey'e bir "kınama" cezası verdi. Vehbi Baran'ın suçu, müdürü Fikri Durum'un yasaklama emrine karşın, karayolları lokalinde içki içmekti...
Baran, ne "yazılı" ne "sözlü" böyle bir emir bulunmadığını ileri sürerek kendisine verilen cezaya Karayolları Genel Müdürü Yaman Kök nezdinde itiraz etti. Ama sonuç değişmedi.. İçki içme cezası siciline işlendi, kayıtlara geçti...
Vehbi Baran, geçen Pazar günü yine aynı lokaldeydi. Önünde yine içki kadehi vardı ve içkisini yine afiyetle içti... Masada bulunan konuklarla karşılıklı kadehler kaldırdı. Kadeh tokuşturduklarından biri kim miydi?.. Bir süre önce kendisine bu yüzden "kınama" cezası veren müdürü Fikri Durum!.. Vehbi Bey, Fikri Durum'un Ankara'dan gelen konuklar onuruna verdiği içkili yemeğe onun davetlisi olarak katılmıştı...
Sivas Karayolları'nda son durum, bu durumdu!..

"Böyle katillerin leşlerini omuzunuzda taşımayın sakın! Namazlarını kılmayın. Mesela Güneri Civaoğlu'nun namazını kılmayın. Kılma arkadaş yahu!.. Teoman Erel'in namazını kılma, Altan Öymen'in, Arsan (Örsan olacak!) Öymen'in namazını

Yazının Devamı

Sakin olalım!..

2 Ekim 1997

Melih AŞIK

Gerilim ve öfke insanlara hiçbir zaman başarı ve mutluluk getirmez. Sakin olan kazanır... Sakin olmalı, ama nasıl?..
Bu alanda uzman bir Avustralyalı yazar; Paul Wilson, bir dizi yararlı öğüt veriyor... Batı dünyasında hayli yankı yapan bu öğütleri sükunetle okuyalım; sakin olmaya çalışalım...
* Küçük meselelerle uykunuzu kaçırmayın. Bütün sorunları "küçük sorun" olarak görmeye çalışın.
* Endişeler genellikle gelecekle ilgilidir. Ve çoğu gerçekleşmez. Dikkatinizi bugüne verirseniz gelecek kendiliğinden düzelir.
* Mükemmel olmayı başkalarına bırakın, kendinizden memnun olmaya çalışın.
* Mazide olup bitenlere üzülmeyin. Mazi yoktur. O yalnız sizin kafanızdadır.
* Dokunmak stresi azaltır. Birilerinin size dokunmasına izin verin. En azından sebep yaratıp sık sık başkalarının elini sıkın.

Yazının Devamı

Moda klasiği...

1 Ekim 1997

Melih AŞIK

Sonbaharın gelişiyle birlikte moda dünyasında hareketli günler başladı. Peşpeşe düzenlenen defilelerde sonbahar kreasyonları çıkıyor podyuma... Gelin... biz "kamera"yı podyumdan biraz ötelere çevirip... siyasette ve ticarette günün moda kreasyonlarına "zoom" yapalım:
Yalakalık modası: Her yıl olduğu gibi bu yıl da gözde... Her devrin yalakaları yine kamuoyuna seçkin örnekler sunuyorlar. Bu arada mevzi değiştiren yalakalar da yağdanlıktan nadide örnekler vermeye devam ediyor. Yalakalıkta bu yıl yine ceketler ilikli, ağızlar el öpmeye hazır...
Eş - dost modası: Eş dostta bu yıl "enişte"nin papucu dama atılırken "bacanak" büyük ilgi görüyor. Ankara'da yeğenler ve yiyenler yine içiçe... Hırsızlar uzun kollu, atama yapanlar ise alabildiğine geniş...
Emekli modası: Artık klasikleşen emekli modasında bu yıl da cepler dar ve boş... Yetkili ağızlar maaş zammına kapalı... Banka önü kuyrukları uzun...
Çete modası: Çetelerde bu yıl önlerin kurban kesimli, arkaların ise kuvvetli olduğu görülüyor...
Enflasyon modası: Bir moda klasiği olan enflasyonda TL. giderek küçülürken rantçıların ağızları kulaklarında, elleri vatandaşın cebinde. Taner ise yine kendisinin dahi inanmadığı hayallerin

Yazının Devamı

Vapurda demokrasi...

30 Eylül 1997

Melih AŞIK

Yaz aylarında birkaç gün Fransa'da kalan bir dostumuz, bu kısa süre içinde iki kez bindiği trende anketçilere rastlamış. Fransız Demiryolu İdaresi'nin düzenlediği anket, yolcuların beğeni ve şikayet noktaları üzerinde yoğunlaşmaktaymış... Dostumuz dedi ki:
- 30 yıldır Anadolu yakasından Avrupa'ya vapurla gider gelirim. Gemiler yıprandı, çöplük haline geldi. İşletmecilik bozuldu, yok oldu. Bu 30 yıl içinde Deniz Hatları İşletmesi bir kez olsun benim şikayetimi sormadı. Birkaç yıl önce göstermelik bir anket yapılmıştı. Onun da sonucu açıklanmadı. Para ödeyip vapura binen yolcunun tek söz hakkı yok... Tabii diğer alanlarda da bu böyle... Demokratik kültür ve terbiyemiz olmadığı için... ve yolcular da çoğu kez suskun kaldığı için, parayı ödeyip hizmeti satın alan vatandaşı yok sayan bir anlayış sürüp gidiyor...

Sürücünün kanında yüzde 20 alkol bulundu... Sürücünün yüzde 30 oranında alkollü olduğu saptandı... Derken... gazetelerden biri hızını alamayıp alkol muayenesinde sürücünün kanında yüzde 70 alkol bulmaz mı?.. Nurettin Tekindor dostumuz dayanamayıp telefona sarılmış:
- Bir insan düşünebiliyor musun ki, damarlarında kandan çok alkol dolaşıyor!.. Gazeteci arkadaşlar

Yazının Devamı

Kazlar ve bizler...

28 Eylül 1997

Melih AŞIK

Aptalca işler yapan, en basit şeyleri anlamakta güçlük çeken insanlara kızdığımızda "Kaz kafalı" deriz. Acaba kazlar, sonuçta kendilerine atfetmiş olduğumuz bu deyime layık yaratıklar mıdır?..
Sorunun yanıtını, İş Bankası'nın "İş Günü" bülteninde çıkan yaban kazlarıyla ilgili ilginç yazıdan alıntılarla vermeye çalışalım:
..Doğa bilimcilerin "en doğru yere, en kısa sürede, en az fire vererek göç eden kuşlar" diye tanımladığı yaban kazlarının özellikleri ve insanların bu özelliklerden çıkarabileceği dersler şöyle sıralanıyor:
* Her kaz, kanat çırparken hemen arkasında, kendisini izleyen kuşu yukarı kaldıran bir güç oluşturur. Bütün sürü, "V" formu içinde uçarken, tek bir kuşun uçabileceğinden en az yüzde 71 oranında daha uzun uçuş mesafesi kat eder. (Ortak bir hedefi paylaşan insanlar, gittikleri yere daha çabuk ve kolay varırlar.)* Bir kaz, formun dışına düştüğü zaman havanın sürtünme kuvveti ve direncini hisseder. Hemen önündeki kuşun kaldırma kuvvetinden yararlanabilmek için formun içine dönerek tempoyu yeniden yakalar. (Eğer bir kaz kadar duyarlıysak, bizimle aynı hedefe doğru yol alan insanlarla aynı grubun içinde kalmalıyız.)* Önde uçan kazlar yorulduklarında grubun

Yazının Devamı

Öğretmene soruşturma

27 Eylül 1997

Melih AŞIK

Eğitim - Sen üyesi öğretmenler "8 yıllık kesintisiz temel eğitim" tartışmalarının tüm hararetiyle sürdüğü günlerde "8 yıl"dan yana tavırlarını göstermek amacıyla sembolik bir eylem yapmışlardı. Yakalara "Parasız - kesintisiz 8 yıl" kokartı takılmış, derse öyle girilmişti.
Sonra... "8 yıl" Yasası Meclis'ten geçti.. Akabinde de.. yeni öğretim yılıyla birlikte uygulamaya geçildi...
Ya daha sonra?..
Ne oldu biliyor musunuz?..
"8 yıl"ı uygulamaya koyan Milli Eğitim Bakanlığı, 4 Haziran günü "8 yıla destek" eylemi yapan öğretmenler hakkında soruşturma başlattı. Şimdilerde müfettişlere ifade veriyor bu öğretmenler. İçlerinden biri; Ankara - Polatlı'dan arayan öğretmen okurumuz diyor ki:
- 8 yıl karşıtı eylemler serbestçe yapılırken bizim 8 yılı destekleyen haklı eylemimizin soruşturma konusu olması ne çelişki!.. Lüleburgaz'da 4 Ekim'de Zorlu Holding'e bağlı dev bir tekstil fabrikası açılıyor... Dünyanın en büyük tekstil fabrikalarından biri olacak "Zorlu Linen" i Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile Başbakan Mesut Yılmaz birlikte açacaklar. Şimdiden başarılar diliyor, hayırlı uğurlu olsun diyoruz..
Ancak... Zaten 4 aydır çalışmakta olan bu fabrikanın hala arıtma tesisi yok.

Yazının Devamı

Öğretmenin sağlığı...

26 Eylül 1997

Melih AŞIK

Sultanahmet'teki Milli Eğitim Bakanlığı Dispanseri'nin koridorundaki "Dispanserimize yardımlarınızı bekliyoruz" duyurusu şifa aramak için kapıdan içeri adım atanların hemen dikkatini çekiyor. Geçim derdindeki öğretmen nasıl olacak da dispansere yardım edecek? Bu soruyu bir emekli okurumuz muayene olduğu doktora sormuş... aldığı yanıt:
- O duyuru öğretmenlerimize yönelik değil. Hali vakti yerinde olan okulların yardım derneklerine hitaben yazılmış bir duyuru o... Dispanserimize Bakanlıkça tahsis edilen kaynak yeterli olmadığı için kimi okulların yardım dernekleri bize destek oluyor. Mesela röntgen teknisyeninin maaşını İstanbul Lisesi Yardım Derneği veriyor. Cağaloğlu Lisesi seramik fayans temin etti. Emekli ve durumu hayli iyi olan hayırsever bir öğretmenimiz de, diş röntgenimizi ve elektro odasını döşedi...Devleti küçültelim diye bir terane sürüp gidiyor. Daha ne küçülmesi? Devlet "babalık" ettiği alanlardan bile elini eteğini çekmiş. Emeklisinin sağlığını da acıma duygusu olan kişi ve kuruluşlara bırakmış. Ne küçülmesi?.. "Baba devlet" çoktan yokolmuş...

Türkiye'de başkanlık sistemi yürür mü?..
Partilerdeki Genel Başkanlık sistemine bakın; Başkanlık sisteminin ne kadar

Yazının Devamı

Neden garson?..

25 Eylül 1997

Melih AŞIK

Ulaştırma Bakanı Yaşar Topçu, İller Bankası Yönetim Kurulu Üyeliği'ne neden Anadolu Kulübü'nün eski garsonu ve kasiyeri olan Ali Cebeci'yi atadı?.. Rivayet muhtelif...
Ve işte arkadaşlarımızın "araştırmacı gazetecilik" yaparak buldukları muhtemel sebepler:
1 - Tanıdıkları arasında, aldığı emir ve siparişleri Ali Cebeci kadar süratle yerine getiren bir başkası bulunmadığı için...
2 - Akrabaları arasında o makama layık birini göremediği için...
3 - Banka personeli öğle yemeği servisinden memnun olmadığı ve bu sorun yıllardır çözülemediği için...
Bunlar işin şakası tabii... Dramatik olan bu hükümetin bakanlarının eşlerini, dostlarını devlet hizmetine torpilleyerek vatandaşlar arasında ayrım yapması... Daha da kötüsü, devlet hizmetinin ehliyetli ellerde bulunup bulunmamasını umursamamaları... Meteoroloji teşkilatına "imam" atayan bir sakar zihniyetin ardından bu alanda örnek bir iktidar beklerken... daha sakat bir zihniyet geldi, iktidara oturdu...
Meslektaşımız Güngör Mengi'nin dün kaydettiği gibi:

Yazının Devamı