Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Melih AŞIK

Fikri Durum, Karayolları Sivas Bölge Müdürü... Vehbi Baran da onun yardımcısı... Fikri Bey, geçenlerde yardımcısı Vehbi Bey'e bir "kınama" cezası verdi. Vehbi Baran'ın suçu, müdürü Fikri Durum'un yasaklama emrine karşın, karayolları lokalinde içki içmekti...
Baran, ne "yazılı" ne "sözlü" böyle bir emir bulunmadığını ileri sürerek kendisine verilen cezaya Karayolları Genel Müdürü Yaman Kök nezdinde itiraz etti. Ama sonuç değişmedi.. İçki içme cezası siciline işlendi, kayıtlara geçti...
Vehbi Baran, geçen Pazar günü yine aynı lokaldeydi. Önünde yine içki kadehi vardı ve içkisini yine afiyetle içti... Masada bulunan konuklarla karşılıklı kadehler kaldırdı. Kadeh tokuşturduklarından biri kim miydi?.. Bir süre önce kendisine bu yüzden "kınama" cezası veren müdürü Fikri Durum!..
Vehbi
Bey, Fikri Durum'un Ankara'dan gelen konuklar onuruna verdiği içkili yemeğe onun davetlisi olarak katılmıştı...
Sivas Karayolları'nda son durum, bu durumdu!..

"Böyle katillerin leşlerini omuzunuzda taşımayın sakın! Namazlarını kılmayın. Mesela Güneri Civaoğlu'nun namazını kılmayın. Kılma arkadaş yahu!.. Teoman Erel'in namazını kılma, Altan Öymen'in, Arsan (Örsan olacak!) Öymen'in namazını kılma!.. Bunlar müslüman değil ki!..
24 Kasım 1996 gecesi Kanal D ekranlarından dehşetle izlediğimiz bu sözlerin sahibi bir din adamıydı!.. Sultanbeyli Belediyesi Mezarlıklar Müdürü İmdat Kaya...
Konuşma ekranlara geldikten sonra ne mi olmuştu?.. Sultanbeyli'nin Refahlı Belediye Başkanı Ali Nabi Koçak, hemen bir demeç vererek, "İmdat Kaya'nın akli dengesinin yerinde olmadığını ve malulen emekliye sevkedildiğini" açıklamıştı. Tabii, RP'nin diğer yöneticilerinin savunmaları da aynı yöndeydi: İmdat Kaya bir "akıl hastası"ydı, dolayısıyla, konuşması ne kendisini ne RP'yi ne de Sultanbeyli Belediyesi'ni bağlardı...
Aradan yaklaşık bir yıl geçti. Rahmetli Teoman Erel'in eşi Neş'e Erel, İmdat Kaya aleyhine 1 milyarlık manevi tazminat davası açtı. Aradan bir süre daha geçti. Mahkeme, sanığın mali ve sosyal durumunu araştırırken Sultanbeyli Belediyesi'ne "adı geçen kişinin belediyede çalışıp çalışmadığını, çalışıyorsa görevinin ne olduğunu" sordu...
Gelen yanıt mı?.. "İmdat Kaya halen belediyemiz Mezarlıklar Müdürlüğü'nde cenaze imamı olarak çalışmaktadır..."
Yalancılığın bu kadarına pes demez misin?..

Batı ülkelerinin gazetelerinde hemen her gün bir veya birkaç "araştırma" sonucuna rastlarsınız. . Toplumun nabzı bu anketlerle ölçülür. Araştırmalar genellikle dernekler, vakıflar ve devlet kuruluşları tarafından üniversitelere veya araştırma kuruluşlarına yaptırılır. Çoğunlukla siyasi, sosyal, tıbbi konuları kapsar. Bu şekilde genel tansiyon ölçülür, toplumun hangi yöne gittiği soruşturulur, geçmişle bugünün farkı, gelişmelerin insanlar üzerindeki etkisi vs. araştırılır. Batı'da yöneticiler kararlarını bu toplumsal sondajların sonuçlarına bakarak verir.
Kuru rakamlarla toplumun nabzı tutulmaz.
Bizdeki gibi sesi en yüksek çıkanların isteklerini yerine getirerek ülke yönetmeye demokrasi adı verilmez.
Bunca laftan sonra.. İngiliz gazetelerinde dikkatimizi çeken bir araştırmayı örnek olarak naklededim...
İngiliz "Christian Research Association" (Hıristiyan Araştırma Derneği), kiliseye devam eden gençler arasında bir anket düzenlemiş. Bu ankete göre... Kiliseye devam eden 18 yaşından küçük çocukların;
- Yüzde 90'ı ana - babalarına zaman zaman yalan söylüyor.
- Yüzde 70'i arkadaşlarını aldatıyor.
- Yüzde 30'dan fazlası alkol kullanıyor.
- Yüzde 25'i sigara içiyor.
- 16 yaşından aşağı her 8 gençten biri uyuşturucu kullanmış.
- 15 yaşından aşağı her 8 gençten biri cinsel ilişkide bulunmuş. vs...
Sonuç: Çocukların kiliseye devam etmesinin onları kötülüklerden uzak tutacağına inanan ana - babalarda ve din adamlarında tam bir hayal kırıklığı... Bir başka yorum: Fazla endişeye gerek yok... Çocuklar kiliseye gittikleri için suç işliyor değiller, suç işledikleri için günahlardan arınmak amacıyla kiliseye gidiyorlar...





Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr