Melih AŞIK
Sonbaharın gelişiyle birlikte moda dünyasında hareketli günler başladı. Peşpeşe düzenlenen defilelerde sonbahar kreasyonları çıkıyor podyuma... Gelin... biz "kamera"yı podyumdan biraz ötelere çevirip... siyasette ve ticarette günün moda kreasyonlarına "zoom" yapalım:
Yalakalık modası: Her yıl olduğu gibi bu yıl da gözde... Her devrin yalakaları yine kamuoyuna seçkin örnekler sunuyorlar. Bu arada mevzi değiştiren yalakalar da yağdanlıktan nadide örnekler vermeye devam ediyor. Yalakalıkta bu yıl yine ceketler ilikli, ağızlar el öpmeye hazır...
Eş - dost modası: Eş dostta bu yıl
"enişte"nin papucu dama atılırken
"bacanak" büyük ilgi görüyor. Ankara'da yeğenler ve yiyenler yine içiçe... Hırsızlar uzun kollu, atama yapanlar ise alabildiğine geniş...
Emekli modası: Artık klasikleşen emekli modasında bu yıl da cepler dar ve boş... Yetkili ağızlar maaş zammına kapalı... Banka önü kuyrukları uzun...
Çete modası: Çetelerde bu yıl önlerin kurban kesimli, arkaların ise kuvvetli olduğu görülüyor...
Enflasyon modası: Bir moda klasiği olan enflasyonda TL. giderek küçülürken rantçıların ağızları kulaklarında, elleri vatandaşın cebinde.
Taner ise yine kendisinin dahi inanmadığı hayallerin peşinde.
Ankara modası: Siyasette yine koltuklar ön planda. Trilyonlar uyanıklar tarafından yutuluyor. Büyük laflar ve büyük gaflar yine gözde. Ve de bunlar da Türkiye'yi düze çıkaracakmış sözde...
Cüneyt Canver, Halk Bankası Alanya Şubesi'ndeki işini bitirmiş, Şube Müdürü'yle sohbete koyulmuştu. Müdür kendisini üzen iki hırsızlık olayını anlattı...
15 yıllık bir memurun 1992'den bu yana her gün 300 - 500 bin lira para
"götürdüğü" anlaşılmış; hırsızlık ortaya çıkınca memur hapse atılmıştı.
- Götürdüğü para topu topu 350 milyon liraydı, dedi Müdür,
istese çok daha fazlasını çalardı, ama bunu yapmamış. Mahkemede günlük ihtiyaçlarını karşılamak için şeytana uyduğunu anlattı. Garip bir olaydı...
Peşinden söz bir başka memura geldi. Antalya Şubesi'nde çalışan bu memur işe gireli sadece 1,5 yıl olmuş ama 4 milyar gibi okkalı bir meblağ götürmüştü...
Cüneyt Canver, iki öyküyü peşpeşe dinleyince kendini tutamadı:
- Nerdeee o eski memurlar beyefendi!.. deyiverdi... Müdürle birlikte kahkahayı koyverdiler...
Dünya Şampiyonalarında başarılı dereceler almış bilek güreşçilerimizin Hindistan'da yapılacak olan Dünya Şampiyonası'na gönderilmesi için Gençlik ve Spor Bakanı
Yücel Seçkiner'den yardım istemiş; olumlu yanıt almıştık. Sonra ne mi oldu?.. Hindistan yolunu gözleyen bilekçiler adına
Rüstem Şahin anlatıyor:
- Bakanımızın verdiği sponsorluk sözünden sonra başımıza gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. Bakanımızın Burhan Felek Ek Tesisleri'nin açılışı için İstanbul'a geleceğini duyunca, doğruca oraya koştuk ve vermiş olduğu sözü hatırlattık. Hatta
"tam takım" yerine
"5 kişi" götürmeye bile razı olduğumuzu belirttik. Bakanımız
"sponsor" bulma vazifesini partililere havale etti ve onlara dedi ki:
"Sponsor bulunduğunda medya mensuplarını çağırın; gelişmeleri kamuoyuna açıklayın" Onlar da
"Bakanımızın emri olur!" deyince sevindik tabii.. Ertesi gün vazifeyi üzerine alan arkadaşlarla buluşmaya gittik. Uzun uzun muhabbet ettiler bizle. Sonuç ne oldu, diye soracak olursanız.. O arkadaşlar bizi günlerce oyaladıktan sonra çamura yattılar. Ama bizler yılmadık; yine Sayın Bakan'ın İstanbul'a gelmesini fırsat bilip, yine bir törende karşısına çıkıp,
"Sayın Bakan" dedik,
"maalesef dünya şampiyonasına gidemiyoruz. Vazifeyi havale ettiğiniz arkadaşlar emri yerine getirmediler!.." Bakanımız bu sefer İstanbul İl Gençlik Spor Müdürü
Vedat Bayram'a görev verdi.
Vedat Bey,
"Salı günü makamıma gelin; sizin işinizi ben bitiririm" dedi. Ümitle Sayın müdürün makamına gittik. Sağolsun iyi karşıladı, hatta çay bile ısmarladı. Sağa sola telefon etti. Fakat maalesef yine sonuç çıkmadı. Sayın müdüre bir teklifimiz oldu, dedik ki:
"Bakanımızın partisi ANAP'ın İstanbulda belediye başkanları var. Mesela Maltepe var, mesela Eminönü, Şişli, Bakırköy, Bahçelievler var... Her biri birer tane bilekçiyi göndermeyi üstlense mesele çözülür..." Fatih belediye başkanımız zaten sporcu dostudur; bizi kırmaz dedik. Milli mesele şimdilik bu safhada.. Sonrası ne olacak, bilemesek de ümidi hala yitirmiş değiliz...
Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr