Molla Nasrettin...

14 Eylül 1997

Melih AŞIK

Nejat Birdoğan'ın "Azerbaycan Gülmeceleri ve Nasrettin Hoca" adlı araştırmasını Kaynak Yayınları yayınladı. İşte kitaptan birkaç Nasrettin Molla öyküsü...
***
Aldığını geri vermeyen akrabalarından biri Molla Nasrettin'e gelir:
- Bir defalık bana 50 lira ver. Bir alışveriş var; 20 lira kazanç edeceğim. Getirip senin 50 lirana 10 lira da ekleyeyim. 10 lira sen kazan, 10 lira da ben...Molla Nasrettin ne yapsın?. 50 lirayı verse geri gelmeyecek.. Vermese, adam gidip herkese söyleyecek ve rezil edecek.. Çıkarır, 10 lira verir ve der ki;
- Al, ben senin kazancını şimdiden vereyim. 10 lira sen kazan, 40 lira da ben... *** Mescit bahçesinde abdest alan mollalardan biri havuza düşer. Etraftan koşanlar, "Molla elini ver, seni çekip çıkaralım" derlerse de Molla bir türlü elini uzatmaz. Bu arada Molla Nasrettin gelir. "Al tut elimden, çıkarayım seni!" deyince Molla elini uzatıverir. Kenara çıktığında diğerleri çıkışır:
- Bu kadar kişi elini uzattı, vermedin. Molla Nasrettin "Tut" der demez o saat elini uzattın. Neden?..Molla'dan önce Molla Nasrettin verir cevabı:
- Hiç şaşırmayın! Siz dediniz ki, "Molla ver elini!." Ben ise dedim ki, "Al elimi!."

Yazının Devamı

ENKA'nın itirafı...

13 Eylül 1997

Melih AŞIK

Mimar ve Mühendis Odalarının "3'üncü Boğaz Köprüsü" ile ilgili dünkü brifinginde mimar - yazar Oktay Ekinci ilginç bir konuşma yaptı.Ekinci, Yüksek Planlama Kurulu'nca benimsendiği söylenen ENKA firmasına ait köprü ve çevre yolu projesinin "şehircilik" esasları ve "estetik" ölçüleri hiçe saydığını belirtti.. ve.. bu gerçeği, ENKA'nın da (kendi projesinin içinde - satır arasında) açıkça itiraf ettiğini anımsattı:
- ENKA firması projenin rapor bölümünde bakınız ne diyor: "Boğaz köprülerinin Boğaziçi manzarasını çirkinleştireceği önyargısı, köprü yapıldıktan sonra `Boğaz'a inci kolye takıldı' biçiminde değişmiştir. 1000 metrelik bir açıklığı 3 metre kalınlıkta bir gövdeyle geçen köprünün narin (!) görünümleri daha sonra büyük beğeni kazanmıştır. Birinci köprünün yaklaşık 600 metre güneyinde yer alacak olan ve benzer geometrik ölçülere sahip bulunan 3'üncü köprünün bu konumuyla Boğaz'a bir güzellik katacağı görüşünü savunmak belki güçtür. Ancak 3'üncü çevre yolunun ulaşım işlevinin tartışma götürmez yararları, 3'üncü köprünün görünür kusurunu bağışlatacaktır.." Yani açıkça diyor ki ENKA: "Evet, bu köprü çok güzel bir şey olmayacak; ama zorunlu olduğundan Boğaziçi'ni

Yazının Devamı

Peynirin sırları

12 Eylül 1997

Melih AŞIK

Elli yaşını geçtikten sonra bütün insanlar kalp ve damar hastalıklarına aday olup ilk gittikleri hekimden şu nasihatı alırlar:
- Gıdana dikkat edeceksin... Yağlı, unlu, şekerli yiyeceklerden uzak duracaksın... Bol bol yürüyeceksin...İstanbul'da yaşayanlar için boş bir öğüttür bu... Çünkü bazı sahil şeritleri dışında, şehirde ne yürüyecek alan vardır, ne de kaldırım...
Yiyeceklere gelince... İçindekiler genellikle "sır"dır. Bir vatandaşın günde kaç kalori aldığını hesaplaması bu yüzden mümkün değildir.
Geçenlerde korserve balıktan söz ettik. Dardanel dışındakiler kutuya içeriğini yazmamıştı. Bugün peynir reyonunu dolaşıyoruz Migros'un... Marka marka peynirler arasından önce üzerinde "diyet" veya onun gavurcası "light" yazanlara göz atıyoruz...
Bahçıvan light... Lezzetli... Ancak üzerinde ne kalori değeri var, ne yağ oranı...
MİS Az kalori... İçeriği meçhul....
Pınar Labne Light... Üzerinde hem "light" türünün hem de "normal" türünün kalori değeri yazılı. (Bravo)

Yazının Devamı

Anıtkabir güvenli

11 Eylül 1997

Melih AŞIK

Her biri 20 - 25 yaşlarında... Boyları en az l.80 boyunda... Ve her biri çakı gibi delikanlı. Yakalarında, "Güvenlik" yazılı bir kartlar, gözlerinde siyah gözlükler, sürekli etrafı tarama halindeler... En ufak kuşkulu hareketinizde, etrafınızı bir anda çevirip sizi derdest etmeleri işten bile değil.
Son günlerde yolu Anıtkabir'e düşenlerin dikkatinden kaçmayan bu gençler kim ve orada ne yapıyorlar?
Hiç nazlanmadan yanıtlıyorlar soruyu:
- Ben askerim. Burada sivil güvenlik görevlisi olarak bulunuyorum.
- Bu uygulama yeni başladı galiba?- Evet. Son gerici eylemlerden sonra burada görevlendirildik. Gelen gideni kontrol ediyoruz. Kuşkulu biri varsa takibe alıyoruz. Yanlış bir hareket yapmaya kalkarsa, biz de gerekeni yapıyoruz.
- Hiç eylem yapmaya niyetlenen oldu mu?- Sekiz Yıllık Zorunlu Temel Yasası'nın Meclis'ten geçtiği günlerde, aşağıda, Anıtkabir dışında, bir grup gericinin buraya gelip eylem yapmak üzere toplantığını istihbar ettik.
- Geldiler mi?- Gelemediler.

Yazının Devamı

Sarımsak fabrikası...

10 Eylül 1997

Melih AŞIK

Haber baharatlıydı... Sanayici Cem Boyner, Reis Gıda A.Ş.'nin sahibi Mehmet Reis ve Çardak meyve sularının sahibi Hasan Alıcı'nın da aralarında bulunduğu "Kastamonu kökenli" 22 işadamı, Kastamonu -Taşköprü'de kuracakları entegre tesiste tablet, un, ezme ve yağ halinde sarımsak üretip dünya pazarlarına satacaklardı. Arkadaşımız Aydın Arıcıoğlu, projenin fikir babası Mehmet Reis'i arayıp buldu:
- Sarımsak üzerinde yoğunlaşmanızın nedeni?..- Dünyanın en kaliteli sarımsağı Taşköprü'de üretiliyor. Dünyanın en dayanıklı, baharat yönünden en zengin sarımsağı bu. Ama maalesef bunu değerlendirecek bir fabrikamız hiç olmamış. Biz sarımsakta sanayileşemeyince, daha düşük kalitede olmasına rağmen İran ve İsrail sarımsağı tüm Avrupa'yı ele geçiriyor. Bununla da kalmayıp Almanya üzerinden ülkemize giriyor.
- Avrupa ülkelerinde ciddi bir sarımsak talebi var anlaşılan?.. - İnanılmayacak boyutta. Almanlar sarımsağın tadını bizden öğrendiler. İlk başta kokusu yüzünden tepki gösteriyor, hatta Türkleri dışlıyorlardı. Ama şimdilerde Türklerden daha çok sarımsak tüketiyorlar. Hatta bazı Almanlar yemeklerine yağ yerine sarımsak koyuyor; sarımsağın yağıyla yemek pişiriyor. Ayrıca ilaç

Yazının Devamı

Çekilin

9 Eylül 1997

Melih AŞIK

"Türkeş'in Son 10 Günü" birkaç gündür Radikal'de yayınlanmakta olan yazı dizisinin adı..."Başbuğ'a uzanan eller kırılır!" ise, dizinin yayınlanmasına tepki gösteren 100 kadar öfkeli MHP'linin, önceki gün Radikal'in Ankara Bürosu önünde attıkları slogan...Radikal çalışanları, binanın pencereleri önünde, aşağıda slogan atan öfkeli kalabalığı izliyorlardı ki, kendileri gibi kalabalığı izlemekte olan bir polis şefi bir süre sonra yukarı çıkarak yanlarına geldi; uyarıda bulundu:
-Pencerelerin önünden çekilin arkadaşlar!
Bir arkadaşımız, "niye?" diye sorunca, polis şefi soruyu doğal bir tonda şöyle yanıtladı:
-Aşağıdakilerin yanından geliyorum. Şunlara söyle, pencerelere çıkmasınlar, yoksa silahlı saldırıya geçeriz, dediler.

Geçen hafta hayattan ayrılan Rahibe Theresa'nın unutulmaz sözlerinden biri şuydu:
"Bin kişiye yardım edemiyorsanız, bir kişiye edin"Herkesin bir biçimde başkasına yardım edecek gücü vardır aslında... Çoğunlukla ya unutur, ya ihmal eder. O yüzden Yağmur Adsız'ın şu dizelerini insan, her gün kendine sorulmuş hissetmelidir:

Yazının Devamı

Pembe haberler...

7 Eylül 1997

Melih AŞIK

Başbakan Mesut Yılmaz, 3'üncü Boğaziçi Demiryolu Tüneli temelinin 9 Eylül Salı günü atılacağını açıkladı. Yılmaz, tamamen Türk teknik adamlarının eseri olacak tünelin Atatürk'ün 59'uncu ölüm yıldönümü olan 10 Kasım 1997'de hizmete gireceğini belirterek şöyle konuştu:
"Bu tünelin hizmete girmesiyle İstanbul'da şehir içi yolcu ulaşımında demiryollarının payı yüzde 94'ten yüzde 98'e çıkmış olacaktır ki, bu da hedefimize sadece 2 puan kalması demektir. Sekiz hatlı olacak tünelimiz sayesinde örneğin Gebze'deki villasında oturan bir işçimiz Çatalca'daki çiftliğine 12 dakika 8 saniyede ulaşacaktır..."Mesut Yılmaz, açıklamasında, Cumhuriyet hükümetlerinin karayollarını ihmal ettikleri eleştirisini yanıtlarken de şunları söyledi:
"Sırf otomotiv sanayiinin daha fazla kar etmesi için ülkenin ulaşım sistemini çarpıtmanın aptallık olacağı düşüncesindeyiz. Çağdışı bir ulaşım sistemi yalnız insani ve ekonomik zararlara yol açmaz; kalkınmanın önünü de tıkar. Karayoluyla ulaşımı savunanlarla göze göz, dişe diş mücadelede kesin kararlıyız. Bu böyle biline..."*** İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi Sir William Hört, Layd Di'nin ölümüne yeterli ilgi göstermediği için Türk basınına sitem

Yazının Devamı

Cinayetin kökeni

6 Eylül 1997

Melih AŞIK

Kimse darılmasın ama trafik kazalarında bu kadar çok adamın ölmesinin sebepleri de 12 Eylül'e dayanır, diyor Nevzat Şenol dostumuz... Sebebi mi? Anlatıyor:
- Eğer Turgut Özal demiryollarını komünist icadı ilan etmeseydi... Eğer 12 Eylül generalleri sivil toplum örgütleri konusunda bu kadar düşmanca davranmasalardı da şoförler sendikalaşsaydı... Kamyon ve Otobüs şoförleri Batı ülkelerinde olduğu gibi sendikaları tarafından kontrol edilseydi... Eminim kazalar bugünkünden çok daha aza inerdi...Bir başka feryat da okurumuz Sinan Çakaloz'dan geliyor...
- Karayolu kazalarında sürücüleri suçlayıp işin içinden çıkan sorumlu yöneticilerimiz demiryollarına çivi mi çaktılar? Havayolu ulaşımı mı sağladılar; denizyolu ulaşımını mı zenginleştirdiler? Türkiye'de karayolundan başka ulaşım mantığı mı bıraktılar. Hepsine yalvarıyorum aşağıdaki soruları yanıtlasınlar.
* Eğer nüfus bu kadar artarsa,* Artan nüfus bu kadar niteliksiz olursa,* Bu kadar kalabalık ve niteliksiz nüfus, tamamı devlet hatası olan nedenler ile yanlış kentleşirse,* Tüm ulaşım politikası ve sanayi karayolu üzerine kurulursa,değil para cezası, idam cezası verseniz ne olacak.
Bu mallar ve bu insanlar bir yerden bir

Yazının Devamı