Tarih ve tekerrür!..

7 Mart 1998

Melih AŞIK

Ankara bugün başlayacak ve yarın sona erecek kritik bir seçime tanıklık etmeye hazırlanıyor... Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi'nin seçimi bu... Şubenin 8 bin dolayında kayıtlı üyesi var... Ancak bunlardan 3 bin kadarının Genel Kurul'a katılıp oy kullanması bekleniyor... Bu 3 bin üyeden 2 bin kadarı sosyalist, sosyal demokrat, laik ve demokrat... Geriye kalan bin kadarını da sağcı mühendisler oluşturuyor...
Tablo buysa eğer... Bu seçimin "kritikliği" nerede?.. diye soracaksınız doğal ve de haklı olarak... Efendim, bu seçimin "kritikliği" solun malum hastalığı; bölünme hastalığında!..
Eğer son dakikada önemli bir gelişme olmazsa, sol, seçime iki ayrı grup halinde girecek... Ve tabii, sol oyların eşit dağılması halinde, seçimi sağın kazanması gündeme gelecek... Gelecek ve daha geçenlerde solcu, demokrat, laik mühendislerin, "Nasıl olsa çoğunluk bizde. Seçim çantada keklik. Dolayısıyla Genel Kurul'a gidip oy kullanmaya ne gerek var!" aymazlığıyla sandığa gitmeyip İstanbul Şubesi'ni 12 oyla sağcılara kaptırmasının arkasından, bir başka aymazlık sonucu aynı akıbet Ankara Şube'nin de başına gelecek...
Özetle... Ya tarihten ders alınacak... Ya da alınmayıp tarih

Yazının Devamı

Koltuk davası

6 Mart 1998

Melih AŞIK

TBMM Başkan yardımcılarından DSP Milletvekili Uluç Gürkan, dün bu sütunda yer alan Meclis Skandalı'nın unutulma yolunda olduğuna ilişkin satırlara itiraz etti:
- Kimse merak etmesin bu konuyu unutturmayacağız, dedi..
Ve çok ilginç bilgiler verdi.
- Meclis'in bu tür konularda doğrudan mahkemeye başvurma yetkisi yok, dedi, o yüzden Maliye Bakanlığı aracılığıyla mahkemeye başvurduk.- Mahkeme ne yapacak?
- Delil tespiti yapacak. Gerçek fiyatları bulup ortaya çıkartacak.- Sonra?
- Sonra da biz bu fiyatlara göre ödeme yapacağız...- Bir ön tahmin yaptınız mı fiyatlandırma konusunda?
- Benim tahminlerime göre Mesa Nurol'a 10 milyon dolar eksik ödeyeceğiz.- Peki Meclis'in Mesa Nurol'a bu miktarlarda borcu var mı?

Yazının Devamı

Enflasyon düştü!..

5 Mart 1998

Melih AŞIK

Enflasyonun yüzde 101'den yüzde 99'a düşmesi hükümet çevrelerinde büyük sevinç yarattı. Purolu ekonomi sihirbazı çevresine: "İşler iyi gidiyor" diyormuş purosundan iri dumanlar savurarak... Ekonomiden sorumlu bakanlardan Işın Çelebi de pazar günü Kırmızı Koltuk'da enflasyonu düşürmek için var güçleriyle çalıştıklarını söylüyordu. Nitekim başardılar! Enflasyon yüzde 2 gibi muazzam bir düşme kaydetti...
Peki gerçekten enflasyonu düşürme yönünde bir başarıdan söz edilebilir mi?
Biz buna inansak Koalisyon ortağı Cindoruk inanmıyor.
- Enflasyon değil Güneş Taner'in çenesi düştü, diyordu dün televizyonda.
Güneş Bey'e geçen Kasım'da Milliyet'in bir davetinde enflasyonun geleceğini sormuştuk. Güneş Taner cebinden dörde katlanmış bir kağıt çıkardı, özenle açtı, içindeki tabloyu gösterdi. O günlerde komşumuz Yalçın Doğan'ın aynen yayınladığı bu tabloya göre, enflasyon Mayıs ayında yüzde 81'e, yıl sonunda yüzde 51'e düşüyordu...
Ancak... Yine bu tabloya göre enflasyon Ocak ayında yüzde 93'e, şubat ayında yüzde 89'a düşüyordu.
Şubat enflasyonu yüzde 99 (yani öngörülenin yüzde 10 üstü) çıktığına göre demek ki enflasyon öngörülen plana göre yürümüyor. Yıl sonunda yüzde 51'e varılması

Yazının Devamı

Hayat dersleri

4 Mart 1998

Melih AŞIK

Anthony Robbins'in "Dev adımlar" adlı pratik psikoloji kitabından bir küçük ders daha...
"Otomobil yarışçıları hedefe kilitlenme konusunda en canlı örneklerdir. Otomobil yarışına katılan birinin gözü refleks olarak önce pisti çevreleyen duvara gider. Ancak... Eğer dikkatinizi korktuğunuz şey üzerine odaklarsanız bu sizin sonunuz olur. O yüzden... Otomobil yarışcıları kesinlikle pistin kenarındaki duvara bakmaz, bütün dikkatlerini önlerindeki piste verirler.
Hayatta çoğu kişi, dikkatini, yaptığı işe değil de istemediği şeye odaklar. Eğer korkuya direnir, dikkatinizi disiplin altına alırsanız, hareketleriniz sizi istediğiniz yöne götürecektir. Korkuyu bir kenara bırakın ve şimdi dikkatinizi gerçekten arzu ve hak ettiğiniz neyse ona odaklayınız."

Tanınmış erkek giyim markalarından "Mithat", ilginç bir uygulama başlatmış... Her müşterisine, yaptığı alışverişin yüzde 10'u tutarında "armağan kitap çeki" veriyor... "D & R" mağazalarında kullanılabilen çeklerle arzulanan kitap (veya kitaplar) satın alınabiliyor. "Görsellik" ile birlikte "düşünsel" gelişimin de önemine inanan diğer firmaların ve sadece "şık" olmakla yetinemeyen beylerin dikkatine...

Yaşadığımız günlerin en iyi

Yazının Devamı

Yeşil ve haki...

3 Mart 1998

Melih AŞIK

Hürriyet'in dünkü manşetinde hayli devlet sırrı (!) dökülmüştü ortalığa... Hanefi Avcı'nın, "Yeşil denen adamın Antalya'da evi var. Karargah gibi evde MİT'çiler de kalıyor" sözleri üzerine Hürriyet muhabirleri Antalya'daki villayı bulmuşlardı. MİT'e 100 metre mesafedeki villayı "devlet" yıllardır bulamazken, Yeşil'in villasının yanındaki marketin sahibi olan hanım, gazetecilere;
- Yeşil'i mi arıyorsunuz?.. demiş, onu iyi tanıyoruz. Birlikte ailece pikniğe gittik. Ama bulamazsınız...Bu arada Yeşil'in kullandığı telefonun Giresun Jandarma Komutanı Tuğgeneral Veli Küçük üzerine kayıtlı olduğu ortaya çıktı. Telefonun faturasını Tuğgeneral Veli Küçük son olarak 13 Şubat 1998'de ödemiş. Yeşil bu telefondan Jandarma İstihbaratı'nı aradığı gibi, Macaristan'da Mesut Yılmaz'ı yumruklayanları da aramış. Abdullah Çatlı, casinocu Topal, Sami Hoştan, Sedat Peker gibi isimler de bu telefondan Yeşil'i aramışlar...
Bu verilerden hareketle... Söyleyin bakalım "temiz devlet" ilkesine varabilmek için daha kaç kilometre yol katetmek lazım...
***
Eski Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman geçenlerde NTV'de beş gazeteci arkadaşımızın sorularını yanıtlarken, "Abdu

Yazının Devamı

Sev ve yaşa...

1 Mart 1998

Melih AŞIK

Sevgili Aydın Boysan ağabeyimiz yeni kitabına "Sev ve Yaşa" adını vermiş... Yaşamı "nimetleri" ve "külfetleriyle" bir bütün olarak sevme fikriyle giriyor söze:
"Hiç kimse, sevdiği bir besteden bazı notaların çıkarılmasını ya da değiştirilmesini istemiyor. Yaşamak dediğimiz besteyi ise bütün notalarıyla, olduğu gibi sevmekten başka çaremiz yok. Çünkü başka beste yok..."Daha çok öykülerden oluşan kitabın neşeli muhabbetlere ayrılan bölümünden birkaç tatlandırıcı sunuyoruz aşağıda...
***
...Hıristiyan mezarlıklarında taşların üzerinde hep ölüyü öven, deyim yerindeyse göklere çıkaran sözler yazılır. Bu sözler, yüreklere dokunacak kadar da acıklıdır. Küçük oğlan, büyükbabasının elinden tutup mezarlığı baştan sona gezdi. Mezar taşlarını da okudu. Sonunda merakını yenemeyip sordu:
- Büyükbaba!.. Kötü insanları nereye gömüyorlar?.. ***Kasap müşterinin isteklerini yerine getiriyor... Karısı da ziyaretine gelmiş iskemlede oturuyor... Bir yaşlı müşteri işini bitirdikten sonra paketini alıp çıkıyor. Bu ara kadın kocasına soruyor:
- Bu ihtiyar adama neden bu kadar saygı gösterdin?.. 250 gram da cabadan verdin...Kasap anlatıyor:
- Sen anlamazsın! bu zat benim lisede

Yazının Devamı

Betül'ü beklerken...

28 Şubat 1998

Melih AŞIK

DYP lideri Tansu Çiller'le yaptığı görüşme sonrası basın toplantısı düzenleyeceğini açıklayan Deniz Baykal, 20 dakikalık gecikmeden sonra yanında kurmaylarıyla salona geliyor; yerini alıyor. Artık toplantının başlaması gerek... Ama öyle olmuyor. Yeniden bir bekleme süreci başlıyor. Gazeteciler, "Ne oluyor, neyi bekliyoruz?" diye söylenmeye başlayınca Baykal, neyin beklendiğini açıklıyor:
- NTV kanalı basın toplantısını canlı yayında verecekmiş, onu bekliyoruz arkadaşlar!.. Bu arada salondaki NTV muhabiri, merkezde görevli arkadaşını sürekli uyarıyor:
- Herkes bizi bekliyor Betül, biraz acele edelim!.. - N'oldu Betül? Niye hala yayına girmiyoruz? Bekleme uzadıkça uzuyor... Kanal E'nin muhabiri daha fazla dayanamıyor, biraz da sinirli bir ses tonuyla Baykal'a soruyor:
- Hala neyi bekliyoruz efendim?.. Soruya yanıt Baykal yerine, yanıbaşındaki Onur Kumbaracıbaşı'dan geliyor:
- Betül'ü bekliyoruz, Betül'ü!.. ***Ve basın toplantısı başlıyor... Sorular faslında iki kez üstüste Baykal'a "türban yasağı" yla ilgili görüşünün ne olduğunu soruluyor... CHP lideri soruyu iki kez ıskalıyor:
- Şimdi bu çerçeveyi tamamlayalım, onu sizinle ayrıca!

Yazının Devamı

Zor bir proje...

27 Şubat 1998

Melih AŞIK

İngiltere'den dönen bir dostumuza sorduk:
- Ne var ne yok oralarda?
- Günün en hararetli tartışması "Millenium Dome" üzerine, dedi, biliyorsun rasathanesiyle ünlü Greenwich'e dev bir kubbe kondurmayı tasarlıyor İngilizler... İçinde 2 bin yılının tekniği, mekaniği, projeleri, hayalleri sergilenecek. Yaklaşık 60 milyon sterline malolacak Millenium Dome ( Bin yıl kubbesi) üzerindeki tartışmalara noktayı önceki gün Tony Blair koydu. Kubbenin inşası için startı verirken, " Millenium Dome iki binli yıllarda İngiltere'nin simgesi olacak" diye konuştu.
- Demek eloğlu şimdiden iki binli yılları yakalamaya çalışıyor.- Evet öyle... Sizin buralarda ne var ne yok..
- Biz de eğitimin türbanlı mı türbansız mı olacağı, vatandaşların dinsel hukuka göre mi ulusal hukuka göre mi yargılanacağı, laikliği sürdürmenin mi vaz geçmenin mi daha iyi olacağı, gibi konular üzerinde yoğunlaşıyoruz...- Yani?
- Yani biz de geçmişi yakalamaya çalışıyoruz dostum. Geçmişe koşarak ilerleyen ülkelere yetişmek ve onları sollamak gibi zor bir projemiz var.- Allah kolaylık versin...
- Amin...Geçenlerde ölen İngiliz politikacı Enoch Powell'den birkaç nükte aktarmıştık. ODTÜ İktisat Bölümü öğretim üyelerinden Prof. F

Yazının Devamı