Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Melih AŞIK

Ankara bugün başlayacak ve yarın sona erecek kritik bir seçime tanıklık etmeye hazırlanıyor... Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi'nin seçimi bu... Şubenin 8 bin dolayında kayıtlı üyesi var... Ancak bunlardan 3 bin kadarının Genel Kurul'a katılıp oy kullanması bekleniyor... Bu 3 bin üyeden 2 bin kadarı sosyalist, sosyal demokrat, laik ve demokrat... Geriye kalan bin kadarını da sağcı mühendisler oluşturuyor...
Tablo buysa eğer... Bu seçimin "kritikliği" nerede?.. diye soracaksınız doğal ve de haklı olarak... Efendim, bu seçimin "kritikliği" solun malum hastalığı; bölünme hastalığında!..
Eğer son dakikada önemli bir gelişme olmazsa, sol, seçime iki ayrı grup halinde girecek... Ve tabii, sol oyların eşit dağılması halinde, seçimi sağın kazanması gündeme gelecek... Gelecek ve daha geçenlerde solcu, demokrat, laik mühendislerin, "Nasıl olsa çoğunluk bizde. Seçim çantada keklik. Dolayısıyla Genel Kurul'a gidip oy kullanmaya ne gerek var!" aymazlığıyla sandığa gitmeyip İstanbul Şubesi'ni 12 oyla sağcılara kaptırmasının arkasından, bir başka aymazlık sonucu aynı akıbet Ankara Şube'nin de başına gelecek...
Özetle... Ya tarihten ders alınacak... Ya da alınmayıp tarih tekerrür edecek...

İstanbul Avcılar'da oturan Eczacı Feridun Oğuz Bey'in ödediği emlak vergisinin karşılığı olarak Avcılar Belediyesi bir adet tahakkuk fişi düzenleyip göndermiş... Tahakkuk fişinin adres bölümü şöyle düzenlenmiş:
Mahalle: K. Çekmece Sahil Yolu
Cad / Sok: Ambarlı
İl / İlçe: Bulgaristan - İstanbul...
Feridun Bey, Ambarlı'nın Bulgaristan'a bağlı olduğunu sanmadığını kaydediyor, Belediye'den bu konuda bir izahat bekliyor...

Genç adam kız istemeye gitmiş. Kızın babası hoşbeşten sonra delikanlıyı hafif hafif sondajlamaya başlamış:
- Delikanlı iki kişinin geçimini sağlayabilecek misin?..
- Kızınız da çalışacak nasıl olsa, demiş delikanlı, Tanrı'nın da yardımıyla geçinir gideriz...
- Kısa sürede bir araba alma durumunuz var mı?
- Biraz zor görünüyor ama... Tanrı yardım ederse alırız tabii...
- Görünür gelecekte bir ev alabilecek misiniz?
- Çalışır çabalarız, demiş delikanlı, Tanrı'nın da yardımıyla alırız bir ev...
Delikanlı gittikten sonra kızın annesi babasına sormuş:
- Nasıl buldun delikanlıyı?..
- İşi gücü yok ama, demiş adam, bir iyi tarafı var; beni Tanrı zannediyor...

Nevval Hanım niye açıldı?.. Antropolog Nevval Sevindi'nin Aktüel dergisinde yayınlanan ve her kesimde erotik ilhamlar uyandıran fotoğrafları haftanın konusu oldu... Sosyolog, psikolog, arkeolog ve her türlü bilim adamının ilgisini çeken bu açılıma sanıyoruz en net ve doyurucu izah Selahattin Duman'dan geldi. Sevgili kardeşimiz Selahattin, aynı derginin kendisini de havuza sokup çıplak fotoğraflarını çektiğini anımsatarak dedi ki:
- Adım gibi biliyorum, fotoğrafları çeken Muzaffer, "Çamaşırlarınızı siz mi yıkarsınız Nevval Hanım?.." diye sordu. Kadıncağızdan "Evet" cevabı alınca, "Nasıl yıkadığınızı bir göstersenize!" dedi. O da eteğini yukarı çekip bacaklarının arasına sıkıştırdı. Biraz da öne eğildi, haliyle ortaya kafa karıştıran bir görüntü çıktı...

Baba'ya sıcak karşılama..."
"Demirel'e kral ağırlama..."
"İspanya Kralı'ndan Türkiye'nin AB üyeliğine tam destek!.."
"Nazmiye Hanım'a jest, Demirel'e Senato nişanı!.."
Baba'
nın İspanya gezisiyle ilgili bu ve benzeri gazete başlıklarını görüp de göğsü gururla kabarmayan... Kendi kendine de olsa, "Helal olsun be Baba! Fransa'dan sonra İspanya'yı da fethettin!.. Türkiye seninle gurur duyuyor!" diye düşünmeyen bir Türk düşünülebilir mi?..
Öyle ya... Ülke olarak Avrupa'da saygınlığımızın yerlerde süründüğü... İşkenceci - eroinci ülke damgası yediğimiz... Avrupa Birliği'nden dışlandığımız bir dönemde Cumhurbaşkanımızın böylesine ilgi ve itibar görmesi az şey mi?..
Pekiii... Nasıl oluyor da böylesine itibar erozyonuna uğramış bir ülkenin Cumhurbaşkanı, aynı coğrafyada, aynı dönemde bunca ilgiye, bunca sevgiye mazhar olabiliyor?.. Bu garabetin yanıtını düşünürken gözümüz önce, geziyi Dünya gazetesi adına izleyen meslektaşımız Lütfi Tokatlıoğlu'nun notlarına sonra da Ali Rıza Kardüz'ün Sabah ve Yeni Yüzyıl gazetelerindeki yazılarına ilişiyor. İlişiyor da ne mi görüyor?..
"...Şimdi gelelim İspanyolların Baba'ya sıcak ilgisine... Yollara asılan bayraklara, Türkiye sevgisine... Durup dururken ne oldu?.. Çok şey oldu. Türkiye İspanya'dan 2 milyar dolarlık silah alıyor. İspanyollar paranın uğruna göz boyuyor...
Türkiye 1990 yılında İspanya'dan aldığı CASA nakliye uçaklarıyla o dönemde İspanya uçak sanayiini iflastan kurtarmıştı. İspanyollar, Türkiye'nin 2 milyar dolarlık yeni silah siparişi nedeniyle kapanma tehlikesiyle karşı karşıya olan tersane ve fabrikaları en az iki yıl süreyle derin nefes alacağı için bayram yapıyor..."
Ya aynı ülkenin, Avrupa Birliği'ne tam üyelik konusunda bize verdiği destek?.. Onun da yanıtı var...
"İspanya, Avrupa Birliği konusunda bugüne kadar Türkiye'ye devamlı destek vaadinde bulunduğu halde hiçbir konuda, hiçbir zaman arka çıkmamış bir ülkedir. Avrupa Birliği politikalarında İspanya, Almanya'nın politikası dışına çıkamaz. Şimdi Almanya'nın, Helmut Kohl'un talimatı doğrultusunda Demirel'i ve İsmail Cem'i Cardiff'de yapılacak Dönem Toplantısı'na katılmaya ikna etmek için destek vaadini tekrarlamaktadır...
Olan biten budur... İspanya, Baba için değil, aldığı 2 milyar dolarlık silah siparişi için düğün bayram yapmaktadır..."
Hay Allah... Biz de ne sanmıştık...

Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr