Melih AŞIK
Enflasyonun yüzde 101'den yüzde 99'a düşmesi hükümet çevrelerinde büyük sevinç yarattı. Purolu ekonomi sihirbazı çevresine:
"İşler iyi gidiyor" diyormuş purosundan iri dumanlar savurarak... Ekonomiden sorumlu bakanlardan
Işın Çelebi de pazar günü Kırmızı Koltuk'da enflasyonu düşürmek için var güçleriyle çalıştıklarını söylüyordu. Nitekim başardılar! Enflasyon yüzde 2 gibi muazzam bir düşme kaydetti...
Peki gerçekten enflasyonu düşürme yönünde bir başarıdan söz edilebilir mi?
Biz buna inansak Koalisyon ortağı
Cindoruk inanmıyor.
- Enflasyon değil Güneş Taner'in çenesi düştü, diyordu dün televizyonda.
Güneş Bey'e geçen Kasım'da Milliyet'in bir davetinde enflasyonun geleceğini sormuştuk.
Güneş Taner cebinden dörde katlanmış bir kağıt çıkardı, özenle açtı, içindeki tabloyu gösterdi. O günlerde komşumuz
Yalçın Doğan'ın aynen yayınladığı bu tabloya göre, enflasyon Mayıs ayında yüzde 81'e, yıl sonunda yüzde 51'e düşüyordu...
Ancak... Yine bu tabloya göre enflasyon Ocak ayında yüzde 93'e, şubat ayında yüzde 89'a düşüyordu.
Şubat enflasyonu yüzde 99 (yani öngörülenin yüzde 10 üstü) çıktığına göre demek ki enflasyon öngörülen plana göre yürümüyor. Yıl sonunda yüzde 51'e varılması bu gidişle hayal...
Hükümetin enflasyon konusunda başarısız olduğu söyleniyor. Halk açısından bakarsanız doğru... Ancak para babalarının cüzdan deliğinden bakarsanız hükümet başarılı. Çünkü enflasyon parayı fakirin cebinden alıp zenginin cebine koyuyor. Parababaları
Mesut Yılmaz'a (Tabii bu arada halkçı lider
Ecevit'e) sabah akşam dua ediyor. Peki bu tabloda memura, işçiye, emekçiye birşey yok mu? Var tabii... Tazyikli su var, gözyaşartıcı bomba var, cop var... Hükümet memurlarla hangi dilden konuşmak eğiliminde olduğunu dün bir kez daha anlattı Ankara'da... Memura şevkat yok, dayak var.
İstanbul Üniversitesi Rektörü
Kemal Alemdaroğlu olay yaratan genelgesini geri aldı. Ancak türbanlı öğrenciler gösterilerini sürdürüyor ve bu defa
"Rektör'ün istifasını" istiyorlar. Daha önce kılık kıyafet genelgesi yayınlayan ancak sonra çarkederek Rektör'ü ortada bırakan Hükümet'e ne düşer? Ortamı sakinleştirmek değl mi? Hayır...
Mesut Yılmaz ve arkadaşları ortalığı sakinleştirecek yerde Rektör'ü sürekli eleştirerek öğrencileri ona karşı kışkırtıyorlar... Nasıl devlet adamlığıysa bu?..
Prof. Zafer Üskül dostumuz telefonda... Bir çözüm öneriyor... Diyor ki:
- Bence kılık kıyafet yasaları kamuda çalışanlara sıkıca uygulanmalıdır. Ancak üniversite öğrencilerinin kamu hizmeti "veren" değil "alan" bireyler oldukları gerçeğinden hareketle başörtüsü üniversitede serbest bırakılabilir. Bu nasıl olur? Hükümetin çıkartacağı yasayla olur. Böylece üniversite yöneticileri mevcut yasayı uyguladıkları için topa tutulma haksızlığından kurtarılmış olurlar. Ne yazık ki hükümetler son yıllarda böyle bir yasa çıkartmak yerine yetkilileri mevcut yasaları uygulamamaya zorluyor ya da onları öğrenciyle karşıya bırakıyorlar.
Neden? Oy avcılığı herşeye ağır basıyor da ondan.
Ankara'da Atatürk Kültür Merkezi yakınındaki metro durağına sadece
"Kültür Merkezi" adı verilmesi bir okurumuzun dikkatini çekmiş;
Atatürk adının durak adına eklenmemiş olması kuşku yaratmıştı. Ankara Belediyesi Basın Danışmanı
Süreyya Oral arayarak kısa bir açıklama yaptı ve
"Bu ad Melih Gökçek'in başkanlığından önce Murat Karayalçın döneminde konulmuştu. Bizimle ilgisi yok" dedi. Açıklama için teşekkür ediyoruz.
Meclis'teki koltuk skandalı bir süre manşetlerde kaldı, sonra indi. Acaba durum şimdi ne merkezde? Kurulan komisyonlar ne yapmakta?..
Meclis Araştırma Komisyonu Başkanı, DSP İzmir milletvekili
Ahmet Priştina'ya soruyoruz:
- Araştırma Komisyonunuz ne yapıyor?
- Her hafta salı ve perşembe günleri toplanıyoruz. Olayla ilgili bilgi ve belge toplama aşamasındayız henüz.
- Başka?
- Sayın
Mustafa Kalemli'den mal varlığını istedik. Bize, olayda adı geçen bürokratlarla dönemin Meclis Başkanlık Divanı üyelerinin tümünün vermesi koşuluyla ben de mal varlığımı size bildirebilirim, dedi.
- İlgili bürokratlar tamam da, bütün Başkanlık Divanı üyelerinden mal bildirimi istenmesinin gerekçesi ne?..
- Bu teklif, Komisyonumuzun ANAP'lı üyelerinden geldi. Ben kendilerine,
"Bakın, geçen yasama döneminde Tansu Çiller'
in mal varlığı araştırılırken DYP'lilerin bastırmasıyla, buna bütün öteki genel başkanlar dahil edilmiş, konu böylece sulandırılmıştı. Lütfen aynı hataya düşmeyelim" dedim, ama sonuç değişmedi.
- Peki, bu konuda bir süre var mı?
- Makul bir süre bekleyeceğiz. Vermezlerse yapacak birşeyimiz yok.
- Aynı konuyla ilgili Meclis Başkanlık Divanı'nın oluşturduğu komisyondan bir haber var mı?
- Aldığım bilgiye göre sonuç aşamasına gelmişler. Rapor yazılır yazılmaz bize aktaracaklar...
- Sizin komisyon çalışmaları ne zaman tamamlanacak?..
- Biliyorsunuz içtüzüğe göre üç ay süremiz var. Bu yetmezse bir ay da ek süre alabiliriz.
Şimdi Mart ayındayız... Üç ay sonra Mayıs sonu... Bir aylık ek süre de alınırsa Haziran sonu... Temmuz'da ya Meclis tatile girer, ya da seçim gündeme gelir...
Uzun sözün kısası... havada bulut sen bu işi unut!..
Mustafa Kalemli, Emlak Konut, MESA'cılar, NUROL'cular,
Necdet Bey ve diğerleri neşeli ıslıklar çalarak tur atıyor olmalı şu sıralarda açık havalarda...
Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr