Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Melih AŞIK

TBMM Başkan yardımcılarından DSP Milletvekili Uluç Gürkan, dün bu sütunda yer alan Meclis Skandalı'nın unutulma yolunda olduğuna ilişkin satırlara itiraz etti:
- Kimse merak etmesin bu konuyu unutturmayacağız, dedi..
Ve çok ilginç bilgiler verdi.
- Meclis'in bu tür konularda doğrudan mahkemeye başvurma yetkisi yok, dedi, o yüzden Maliye Bakanlığı aracılığıyla mahkemeye başvurduk.
- Mahkeme ne yapacak?
- Delil tespiti yapacak. Gerçek fiyatları bulup ortaya çıkartacak.
- Sonra?
- Sonra da biz bu fiyatlara göre ödeme yapacağız...
- Bir ön tahmin yaptınız mı fiyatlandırma konusunda?
- Benim tahminlerime göre Mesa Nurol'a 10 milyon dolar eksik ödeyeceğiz.
- Peki Meclis'in Mesa Nurol'a bu miktarlarda borcu var mı?
- Ödenmeyen miktar hayli yüksek. Zaten bütün ödemeler durduruldu.
- 10 milyon dolar çok yüksek bir rakam...
- Daha önce de söyledim: Planlı ve örgütlü bir soygun bu... Bunu söylediğim için MESA hakkımda hakaret davası açtı ama olaylar bu teşhisin doğruluğunu her adımda gösteriyor...
- Peki mahkeme sağlıklı bir fiyat tespiti yapabilecek mi?
- Elbette... Bütün malzemeler ithal olduğu için hepsinin gümrük belgeleri var. Taşeron firmaların kestiği faturalar var. Mahkeme fiyatlandırmada zorluk çekmeyecektir.
Uluç Gürkan'a ve Başkanlık Divanı'nın diğer üyelerine bu titizliklerinden dolayı teşekkür ediyoruz...

İspanya Kralı Carlos'un Cumhurbaşkanı Demirel onuruna verdiği yemekte bazı protokol yanlışlıkları yaşanmış... Devlet Bakanı Işın Çelebi giydiği `frak'a beyaz papyon takması gerekirken siyah papyon takmış. Cumhurbaşkanı Demirel de akşam yemeğinde frakının içine siyah yelek giymiş. Frak, eğer gündüz giyilirse içine siyah yelek, gece giyilirse beyaz yelek gerekiyor...muş... Hayatı protokol içinde geçen Demirel böyle bir hatayı nasıl yapar? Çevresindekiler nasıl görmez? Hayret...
Gelelim benzer bir olaya...
Zarif bir işadamı haylaz oğluyla resmi bir akşam yemeğine gitmiş. Paltolar çıkınca adam bakmış oğlu, frakının içine siyah yelek giymiş. O an gürlemiş:
- Ulan hala öğrenemedin bu işleri, hiç akşam davetinde siyah yelek giyilir mi?..
Oğlan ilerdekileri işaret etmiş:
- Baba bak, siyah yelek giyen başkaları da var...
Adam iyice sinirlenmiş:
- Garson ulan onlar, demiş, görmüyor musun ellerinde tepsi ile dolaşıyorlar...

Memurları ayağa kaldıran sendikalarla ilgili yasa tasarısı, memur sendikalarına dernekler kadar hak veriyor. Onlara toplu sözleşme ve grev hakkı tanımıyor. Tasarıya göre idare, memurlarla sadece "toplu görüşme" yapacak, uyuşmazlık halinde oluşturulacak "Uzlaştırma Kurulu" kararını bir tutanağa bağlayacak, memurlar toplu görüşme ve uzlaştırma sonuçlarını kabul etmezse gereği için Bakanlar Kurulu'na gönderilecek...
Bakanlar Kurulu istekleri kabul etmezse memurların hiç bir yaptırım hakkı olmayacak...
ANAP'lılar 1995 yılında Anayasa'ya konulan maddenin ancak bu kadar serbestliğe izin verdiğini söylemekteler. Anayasa değişikliğini yapan kendileri.. Şimdi arkasına sığınan kendileri... Kaldı ki Anayasa'yı şimdi tekrar biçimlemek olası...
Hükümet bankacıları ve benzeri para çevrelerini ilgilendiren yasa çıkartırsa ayaklarına kadar giderek onların görüşünü alıyor. Onların isteğini ön planda tutuyor.
Memurlarla ilgili yasa tasarısı ise memurlara sorulmuyor...
Bu arada Dr. Engin Ünsal, bu tasarı sürecinde Bülent Ecevit'in takındığı tavra dikkati çekiyor. Gönderdiği notta diyor ki:
...1961 Anayasası'nda yer alan "çalışanların sendika kurma, toplu iş sözleşmesi ve grev yapmak hakkı" ile ilgili emredici hükmün gereğini yapma 1963 yılında tesadüfen Çalışma Bakanı olarak bulunan Bülent Ecevit'in dönemine rastlayınca Sayın Ecevit'e işçi babası yakıştırması yapıldı.
Son memur eylemleri bu işçi babasının iki ayrı yüzünü ortaya çıkardı. Ecevit, 14 Haziran 1995'te Anayasa değişiklikleri sırasında şu konuşmayı yapmıştı: "Anayası Komisyonu'ndan gelen metinde ne diyor; kamu görevlilerinin sendikaları veya üst kuruluşları idareyle oturacaklar, toplu görüşme yapacaklar. Bu görüşmenin sonuçları bir tutanağa bağlanacak ama o tutanak idareyi de, Büyük Millet Meclisi'ni de bağlamayacak. Bu kamu görevlileri ile alay etmektir..." (TBMM Tutanak Dergisi, Dönem 19 / 4 Cilt 88, s.387)
Ecevit, Refahyol bütçesi görüşülürken 9 Aralık 1996'da da şöyle konuşmuştu: "Kamu görevlilerinin Anayasa değişikliği ile sağlanan sendika ve toplu sözleşme hakları ise son derece yetersizdir; kamu görevlilerine adeta alay edermiş gibi verilmiş sözde haklardır" (Tutanak Dergisi, Dönem 20 / 2 Cilt 15, S.94)
Aynı Ecevit, bugün memurlarla alay eden bir tasarıyı imzalamış bulunmaktadır...

Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr