Komedinin son perdesi önceki akşam ATV ekranında izleniyor. Ekrana Fener - G.Saray maçının olayları geliyor. 22 futbolcu birbirine girmiş. Kaleci
Rüştü ile GS'lı
Bülent yumruklaşıyor. Gözlemci
Özcan Oal bütün bunları bırakmış, raporuna sadece G.S'lı
Fatih'in tekme attığını yazmış.
Fatih'e çok kritik Rapid maçı öncesi 2 maç ceza veriliyor bu yüzden. G.Saray'ın bu yüzden doğan müdafaa zaafı nedeniyle G.Antep maçını kaybetmesi önemli değil. Daha önemli olan takımın Rapid maçı öncesi bozulması. Gözlemci
Özcan Oal diğer olayları nasıl olup görmemiş de
Fatih'in tekme attığını görmüş? Verdiği yanıt tam bir komedi:
     Â
- Onu da görmedim. Hakeme sordum, onun söylediklerini yazdım.      Gözlemci'nin görevi, hakemin görmediklerini görmek. Hakemin hatası varsa onu da ortaya çıkartmak. Hiçbir şey görmemiş
Özcan Bey. Hakeme sorup rapor yazmış. Federasyon da bunu bile bile cezayı bastırmış.
      Stüdyoda bulunan değerli spor yazarı arkadaşımız
Kazım Kanat isyan ediyor:
     Â
- Görmedinizse neden raporunuza görmedim diye yazmıyorsunuz?      Özcan Bey'den yanıt yok.
      Beşiktaşlı yazar
Kazım Kanat yapılan haksızlığa tepki gösteriyor.
     Â
- Galatasaray Rapid'i elerse Şampiyonlar Ligi'nde 7 içerde 7 dışarda 14 maç oynayacak. Dünyanın en ünlü ekipleri Türkiye'ye gelecek. Bu maçların ülkeye bırakacağı 20 - 25 milyon dolar döviz bir yana... Ünlü takımların trafiği turizme yönelik boykotun kırılmasına yardımcı olacak.      Fatih Terim günlerdir Gözlemci'yi ve Federasyonu protesto ediyor bu yüzden. Takımın saha içindeki oyunundan sorumlu olan
Fatih Terim saha dışındaki oyunlara karşı da tek başına mücadele ediyor. Kulübün kişiliksiz ve sünepe yöneticilerinden tek söz çıkmıyor. ATV'deki programda G.S'ın sözcüsü
Ateş Ünal Erzen de var. Spor yazarı
Kazım Kanat yapılan haksızlığa tepki gösterirken
Erzen'in ağızından gık çıkmıyor. Pes...
      Dün telefonda
Kazım Kanat'a soruyoruz:
      - Bu olayda Federasyon'un G.Saray'ı çelmelemek için kasıtlı bir operasyonu mu var?
     Â
- Hiç kuşkunuz olmasın, diyor
Kazım Kanat...
      Yazık günah... Spora yazık, bir Türk takımının Avrupa başarısıyla biraz olsun nefeslenecek olan halka yazık.
Emeklinin sonu...
      Kim demiş bu iktidar emekçi ve emeklinin son kuruşunu da almaya yeminli, diye! Bunu söyleyenleri tekzip eden haber dünkü gazetelerde yayınlandı. Buyrun okuyalım:
     Â
"İstiklal madalyası sahiplerine - vatani hizmet- tertibinden bağlanan şeref aylığına zam yapıldı. İstiklal madalyası sahiplerinin ölümü halinde dul eşlere bu aylığın yüzde 75'i bağlanacak"      Gelin de sosyal iyileştirmenin bu yüce örneğine şapka çıkartmayın.
      Her ne kadar İstiklal savaşı gazilerinin en genci bugün 95 yaşındaysa, eşleriyle birlikte sayıları 100 - 150'yi geçmiyorsa da... Jest müthiş!
      ***
      Haberi okuyan ve telefonda
"Bunlar halkla resmen dalga geçiyorlar" diyen 65 yaşındaki hanım okurumuz devam ediyor:
      - Sosyal güvenlik yasasıyla birlikte yetim aylıkları kesilecekmiş. Ben 30 yıl devlete hizmet ettim. 90 milyon emekli maaşı alıyorum. Evli olmadığım için şehit yüzbaşı babamdan kalan 130 milyon lirayı da alıyor, ev kiramı ödüyordum. Şimdi o 130 milyon lira kesilecek. Yeterli bir emekli maaşı verseler kessinler diyeceğim. Ama iki maaş ancak bir emekliyi geçindirmeye yetiyor. Bu parayı kesince ben nasıl geçineceğim?
      Bu yaşlı hanımın yakarışı her vatandaşı düşündürecektir. İktidar hariç. Onlar fakir fukaranın son kuruşunu elinden alıp banka soyguncularının götürdüğü dolarları telafi etmekten başka birşey düşünemez haldeler.
      Türkiye "güneş tutulması turizmi"nden de beklediği ilgiyi görememiş...
      Artık güneşimize bile gelmeyen turist tutulmasına mı gelecek?..
     Â
Cihan DEMÄ°RCÄ°DeÄŸiÅŸim
     Â
Bülent Ecevit'in sergilediği
"deÄŸiÅŸim" i
"devrim" olarak niteleyenler DSP Liderini
"Tony Blair'de değişti" diye savunuyorlar. Liderler değişmez mi? Değişir. Ama bunun da yolu yöntemi var. Cumhuriyet'ten okuyoruz:
     Â
"Batı'da bir siyasi lider deÄŸiÅŸebilir; ama, önce özeleÅŸtirisini yapar, yeni parti programını oluÅŸturur ve yandaÅŸlarına onaylatır; kadrolarını düzenler, bu süreç içinde yeni kimliÄŸiyle iktidara adaylığını ilan eder."     ÂDeÄŸiÅŸim böyle olur. Halktan solcu kimliÄŸiyle oy alıp saÄŸa hizmet etmek ise
"deÄŸiÅŸim" deÄŸil
"kazık atma" dır.
Danışma durumu
      Olayın üzerinden biraz geçmiş. Ancak kulağımıza yeni geldi.
     Â
Erdal İnönü geçenlerde
Hikmet Çetin'le karşılaşmış. Hoşbeşten sonra sormuş:
     Â
- Hikmet Bey, Cumhurbaşkanı Demirel'e danışman olacakmışsınız?      - Öyle birşey var efendim, demiş
Hikmet Çetin...
      - İlginç, demiş İnönü,
acaba Demirel size ne danışacak?
İş dünyasından...
      İşadamını güzel bir kızla evlendirmek istiyorlar. Sonunda uygun bir hanım bulunuyor. İşadamına haber veriliyor:
     Â
- Ben işadamıyım, diyor adam,
numune görmeden böyle bir işe karar veremem.
      Genç kadına durumu iletiyorlar:
     Â- Ben de iÅŸ kadınıyım, diyor hoÅŸ hanım, numune veremem ama istediÄŸi kadar referans gösterebilirim...
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr