Malt’ın yeni albümü “Arıza”yı takdimimdir

22 Mayıs 2010




Bugünlerde içinde yalnızlık, sensizlik, karanlık, yürek falan olmayan bir şarkı dinlemek neredeyse imkansız hale geldi. Pop müzikte, fantezide, arabeskte sözler alıp başını gitmiş, alemler kopmuş, mizahsa mizah, damarsa damar. Ama rock’çılar hâlâ “sensizlik yalnızlık” diye klişe üzerine klişe patlatıyor, dost acı söyler.
Malt’ı dinlemek çok hoşuma gitti çünkü bu klişeler bu albümde yok. Cenk Durmazel sürüden ayrılmayı ve kafasına göre takılmayı iyi biliyor. Üstelik işin iyi tarafı bunu kendini kasmadan yapıyor. Adamın doğal hali böyle...
Aşka dair “Evdeymiş” (“Harıl harıl aranırken aşkımız evdeymiş”), ölümle ilgili “Kapıya Yazdır” (“Yazdır bizi de kapıya gelicez yakında oraya”), orta yaşa dair “Önemsiz” (“Önce üzüldüm sonra kızdım şimdi kabullenme zamanı, artık en sevdiğim şey orta yaş bunalımı”) insana kendini dinleten sözler. 10 şarkı var. Bir de albüme adını veren “Arıza”nın piyanolu versiyonunu koymuşlar en sona.
Cenk Durmazel dünyanın en iyi solisti değil ama kendine has tarzı, kişiliği ve yazdığı sözlerle insanı etkilemeyi biliyor.

Yazının Devamı

Bu yılın en iyi rock konseri Rihanna olabilir

16 Mayıs 2010




3 Haziran’da Türkiye’ye gelecek Rihanna’yı izlemek için Londra’daydım. Rihanna’nın “sahnesi” iyi, şovu mükemmel. Son yıllarda izlediğim en etkileyici rock konseriydi

Rihanna resmen köküne kadar rock çalıyor. Bazen acaba şu anda Whitesnake konserinde miyim diye düşünmedim değil. Gitaristin Extreme’dan tanıyıp sevdiğimiz Nuno Bettencourt olduğunu anlayınca bende jeton düştü. Rihanna’ya albümde de “Rockstar 101” isimli şarkıda Slash eşlik etmişti.
- Konseri 23 bin kişi izledi. Her rock grubu, her rock’çı, her rock müzik dinleyicisi Rihanna gibi bir solist ile çalacak bir rock grubunu hayal etmiştir. Bunun ne kadar müthiş bir şey olabildiğine ben geçen hafta Londra O2 Arena’da tanık oldum. Sonuç: Rihanna gibi solistim olsun, 100 milyar borcum olsun.

Yazının Devamı

Tarkan bu sefer kimyayı tutturmuş

15 Mayıs 2010

Evet, albüm daha piyasaya çıkmadı. Evet, elimizde sadece “Sevdanın Son Vuruşu” isimli bir şarkı ve bir de albüm kapağı var. Yine de işin içinde Tarkan olunca yazmadan edemiyor insan...

Yakın bir arkadaşıma Tarkan’ın şarkısını nasıl bulduğunu sordum. “Abi 15’inci saniyede amele ritim başlıyor” dedi. “İlginç” dedim. Dinledim. Bir daha, bir daha dinledim. Ve beğendim. “Sevdanın Son Vuruşu” (isim bir acayipmiş) 90’lardaki Tarkan’ı hatırlattı bana. Tarkan’ın ortalığı kasıp kavurduğu zamanlardaki hitleri yani. Bu şarkı iyi. İnsanın eşlik etmek istediği, tam Tarkan’ın sesine, huyuna suyuna yakışan bir şarkı. Damar da var, dans da var. Türk halkı olarak perişan olmayı severiz. Bu şarkı perişan bir Tarkan’ın aşk yakarışlarından ibaret. Daha ne olsun? Biraz kendinden remiksli gibi duruyor ama Ozan Çolakoğlu’nun vardır bir bildiği. Bellik dans pistleri hedeflenmiş.
Biz yıllardır Tarkan’a bakınca Justin Timberlake, Robbie Williams falan görüyoruz. Çünkü Tarkan her albümünde yeni bir trend patlatmak, giyim kuşamıyla saçıyla başıyla moda yaratmak zorunda. Hani “Boş ver Tarkan. Sen kafana göre takıl” demek ister ya insan. Artık gerek kalmayacak galiba.
Çünkü Tarkan özüne dönmüş. Avrupa’ya

Yazının Devamı

Telefon acı acı çaldı, arayan Ozzy Osbourne’du!

9 Mayıs 2010

30 Eylül’de İstanbul’a gelecek olan Karanlıklar Prensi Ozzy Baba aradı, “Orada beni tanıyorlar mı?” diye sordu, “Tanıyorlar” dedim. Mesajın var mı diye sordum: “Onlara söyle konsere gelsinler ve bağırsınlar, gerisini ben hallederim” dedi

Telefon melefon ama olsun. İnsan gene de bir acayip oluyor. Karanlıklar Prensi sizi cepten arıyor ne de olsa. “Bark at the Moon” zamanlarını, Diary turnesi videolarını, çılgın Los Angeles partilerini, dünyanın en manyak sahne şovlarını bir bir hatırlamaya çalışıyorum. İzlediğim belgeseller, okuduklarım, dinlediklerim, bir ton şehir efsanesi. 2005’te izlediğim Black Sabbath konseri, gözümün önünden film şeridi gibi geçiyor. Ve tam telefon çaldığında “The Osbournes” gösterilirken, MTV’nin Amerikalılar anlayamayabilir diye, Ozzy’nin konuştuğu bölümlerini altyazıyla verdiğini hatırlıyorum.
Ben Türküm. Konuşmayı öyle hayal edin.

Merhaba nasılsınız?
İyi.

Yazının Devamı

Arabesk böyle dönecekse hiç dönmesin daha iyi

8 Mayıs 2010

Işın Karaca “Arabesque” diye albüm çıkardı dediler, mutlaka dinle dediler, arabesk geri döndü dediler, hatta geri dönüşü muhteşem olacak dediler. Tamam dedik, oturduk dinledik


Albüm kitapçığında menajerin cep telefonu yazan abümlere eskiden beri mesafeli yaklaşırım. Işın Karaca’nın “Arabesque”sine (Arabeskue diye Türkçe okumayı tercih ediyorum) karşı da mesafeliyim. Hatırladığım kadarıyla en son “Uyanış”lar içindeydi. Deriler meriler, acayip tanıtım fotoları çektirmişti. En eskiden de disko, soul, blues şarkıları söylediğini hatırlıyorum. 7 Temmuz 1999 James Brown İstanbul konseriydi. Ön grup çıkmışlardı. Panic Attack grubunu solistiydi o zaman ve çok iyiydi. Daha ziyade Donna Summer ya da Aretha Franklin’i hatırlatan bir hali vardı. Sesi de onlar kadar iyiydi. Sesi hâlâ iyi Karaca’nın. Ve şimdi arabeske merak sarmış. Cidden merak ettim.
Arabesk son zamanların yükselen değeri. Son birkaç yılda insanların aniden bir aydınlanma yaşayıp içindeki muhafazakarı keşfetmesi gibi şimdi de herkes içindeki arabeskçiyi keşfediyor.
Ben arabeskin yeni kuşak gruplarda farklı tarzlarla karışarak yeniden üretilmesini destekliyorum. İroni falan da değil. Bu insanın kendiyle barışması

Yazının Devamı

Müzik dünyasının en etkili ismi kim?

2 Mayıs 2010

Time’ın yaptığı dünyanın en etkili isimleri listesinde Lady Gaga’nın Barack Obama’dan önde olması şaşırtıcı değil. Yine de listeye itirazlarım var

B ir kere bu liste sadece oy çokluğuna göre yapılmış. İnternetten aban abanabildiğin kadar. Zaten eskiden beri bu listelerin hafif “tırt” olduğu, derginin reklamı olsun, adı geçsin diye yapıldığı bilinen bir gerçek. Bu liste sadece kimin daha fazla hayranı olduğunu gösterir. Etkili olmak başka bir konu. Tayyip Erdoğan’ın da içinde bulunduğu kategoride neden Houston belediye başkanı var ve düşünürler (!) kategorisinde neden Steve Jobs Singapur eski başbakanından daha önemsiz veya Bill Gates’in adı neden hiçbir yerde geçmiyor anlayamadım. Gelin ben size az çok anladığım konudan bahsedeyim, müzik sektöründe şu an dünyanın gerçekten en etkili isimleri listesi için adaylarımı açıklayayım.
Jay-Z
Şu anda ABD’nin ve dolayısıyla dünyanın hem yapımcı, hem yatırımcı, hem müzisyen hem de yeni isimler üretmek açısından en güçlü adamı. Kısa süre Def Jam’in başkanlığını bile yaptı.
Lady Gaga
Madonna’nın artık pek dolduramadığı ikon kadın sanatçı koltuğuna aday. Kılık kıyafet tamam ama felsefede Madonna’nın henüz yanına bile yaklaşamaz.

Yazının Devamı

Kahvaltı sanatçıları

1 Mayıs 2010

Romain Gavras’ın yönettiği tartışma yaratan filmde sekiz dakikalık filmde kızıl saçlı çocuklar toplanıp katlediliyor.Bizim sanatçıların herhangi bir konuda tavır alamayacağı kahvaltılar sonrasında belli oldu. Oysa M.I.A.’in yeni klibi sosyal bir meseleye nasıl dikkat çekileceği konusunda ders gibi

Sanatçı arkadaşlar, bırakın dağınık kalsın! Vazgeçtik. “Sanatçı memleket meselelerine duyarlı olmalı” diyen, sesini çıkartmayanı eleştiren ben, pes ediyorum. Bırakın dağınık kalsın. Size göre değil bu işler.
“Bize para verin Ermeni filmi çekelim” diyen mi istersiniz, “Neden devlet sinema sanatçısı yok?” diye hesap soran mı (artık “kahvaltı sanatçısı” var onun yerine), askerlik harçlığı isteyen mi, “Bizim telifler ne olacak başbakanım?” diye eller önde ezilip büzülen mi?
Değerli sanatçılar; anlatsanız da öğrensek, hangi açılımın hangi bölümüne vakıf oldunuz da kamuoyuna bilgi aktardınız? Hangi konularda hangi düşüncelerinizi ifade ettiniz de kitlenize mesaj verdiniz? Aradan bu kadar zaman geçti, meraklısının başbakanla tanışıp elini sıkması dışında bir işe yaramadı bu toplantılar?
Başbakanlık ya da bu fikrin sahibi her kimse son derece akıllıca bir iş yapıyor. Kendi halkla

Yazının Devamı

Kültürel kıyamet yasa tasarısı!

25 Nisan 2010

Alkolle mücadelede örnek aldığımız ülkelerde alkollü içecek firmalarının festivallere sponsor olması engellenmiyor.Konserler, festivaller, sportif aktiviteler, sosyal kampanyalar... Şu anda Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu’nun hazırladığı yönetmelik taslağı hayata geçerse bunların hepsi tarih olacak


Yasaların toplumu kötü alışkanlıklardan koruması ve tehlikelere karşı uyarması başka bir şey, devletin elinde sopayla hayatınızın orta yerine dikilmesi başka. Tütün ve Alkol Piyasası Denetleme Kurulu’nun hazırladığı taslak hayata geçerse Türkiye’nin kültür sanat hayatı büyük bir darbe alacak. Zaten yapması iyice zorlaşan bazı işler tamamen imkansız hale gelebilecek.
Nasıl mı? Bu yönetmelikte “Genç: Dünya Sağlık Örgütü’nün kabulleri kapsamında, onbeş ile yirmidört yaş arası dönem içinde bulunan kişi” diye tanımlanıyor. Ve yine aynı yönetmelikte “Çocukları ve gençleri hedef alan veya bu kişilerin ilgi alanına giren etkinlikler ile bu nev’i etkinliklerin tanıtımında ve etkinliğin gerçekleştirileceği mekanlarda, alkollü içki markaları veya alkollü içki markalarını çağrıştıracak nitelikteki unsurlar kullanılamaz” deniyor.
Yani 24 yaşında kazık kadar insan 18 yaşına

Yazının Devamı