“Twitter, Facebook! Adamın asabını bozmayın, sökülün paraları”

13 Haziran 2010




Adamı hasta etme Facebook, öde şu hesabı yoksa kapatırım” derse biri şaşırmam artık. Videoysa her sitede var. Şarkıysa türküyse gırla. Para veriyo mu bize? Hayır. E kapatmamak için bir neden söyleyin bana. Bülent Forta çoktan hesaplamıştır telif borcunu... Gelin madde madde devam edelim.
-Myspace yasaklandığında ne demişti Bülent Forta? “Bizi adam yerine koymuyorlar. Üçüncü dünya muamelesi yapıyorlar. Telif vereceksiniz dedik. Vermediler, kapattırdık.” Tüyü bitmemiş yetim edebiyatı. Youtube sansürü için ne diyor Binali bey? “Paralarını versinler, ülkeyi onlar mı yönetiyor?” Demek ki neymiş? Sansürcünün jargonu aynı.
-Trenlere, gemilere ve internete aynı adamın bakması sadece bana mı garip geliyor?
-Şimdi Youtube yasaklı ya. Kim tarafından yasaklandı? Mahkeme tarafından. Hangi yasaya göre? 4/5/2007 tarihli 5651 sayılı yasaya göre. Peki bu kanunu kim çıkardı? Meclis. Kim çoğunlukta? Ak Parti. Siyasetçilerin anlaştığı tek nokta ne? Sansür.

Yazının Devamı

Bir Mor ve Ötesi albümü dinleyecekseniz bu yazıyı okuyun

12 Haziran 2010



Bir Mor ve Ötesi albümü dinliyorsanız şundan emin olabilirsiniz: Burada iyi hazırlanmış, iyi kaydedilmiş, üzerinde hayli iyi çalışılmış şarkılar var. Ve bunda prodüktör Tarkan Gözübüyük’ün emeği büyük. Genellikle bu kadar “batılı” ama bu kadar “yerli” bir müzik üretmeyi başaran başka grup pek yok. Çünkü bu kadar batılı ama bu kadar yerli başka grup pek yok. Zaten böyle bir trend de artık kalmadı. Şimdi gitarla çalınan arabesk şarkılar var. Mor ve Ötesi 10 yıl önce yükselen değerdi. Bugün artık trendin dışında. Ve bu durum onları giderek daha fazla özgürleştiriyor, bunu albümde görmek mümkün.
Bir Mor ve Ötesi albümü dinliyorsanız şundan emin olabilirsiniz. Sözler sıradan değil. Türkiye’de iyi söz yazan az insan var. Harun Tekin bunlardan biri. Gerçi zamanında “Bir Derdim Var” dediğinde gerçekten derdinin ne olduğunu anlayan kaç kişi oldu emin değilim. Zaten başarısı da buydu şarkının, herkesin kendi derdini düşünmesi söylerken... Mor ve Ötesi başarılı olduysa sözler sayesinde oldu. Bu albümde de iyi sözler var.
Bir Mor ve Ötesi albümü dinliyorsanız şundan emin olabilirsiniz: Şarkıları beğeneceksiniz. “Dünya Yalan Söylüyor” gibi patlamayacak belki ama bu albümde kötü şarkı

Yazının Devamı

Şu ara dinlemeniz gereken 6 albüm

7 Haziran 2010

“LP4”-Ratatat
New Yorklu Ratatat iki kişiden oluşuyor. Elektronik zımbırtıları, hazır altyapıları gitar ve baslarla birleştirip bu kadar orijinal bir şey yapmak maharettir. Ne desem boş dinlemeniz lazım. Tanışmıyorsanız tam zamanı. Hele “Mandy” diye bir şarkı var ki...
Kilit şarkı: “Bob Gandhi”
(CHP’ye seçim şarkısı da olur mu? Zor.)

“Infinite Arms” - Band of Horses
America, Fleetwood Mac...

Yazının Devamı

Şu ara dinlemeniz gereken 6 albüm

6 Haziran 2010

“LP4”-Ratatat
New Yorklu Ratatat iki kişiden oluşuyor. Elektronik zımbırtıları, hazır altyapıları gitar ve baslarla birleştirip bu kadar orijinal bir şey yapmak maharettir. Ne desem boş dinlemeniz lazım. Tanışmıyorsanız tam zamanı. Hele “Mandy” diye bir şarkı var ki...
Kilit şarkı: “Bob Gandhi”
(CHP’ye seçim şarkısı da olur mu? Zor.)

“Infinite Arms” - Band of Horses
America, Fleetwood Mac...

Yazının Devamı

Konserlere gitmek lazım çünkü

5 Haziran 2010




Yardım konvoyuna saldırı olduğu akşam Bob Dylan konseri vardı. Herkes gidip gitmemeyi konuşuyordu. Sebep elbette tepkilerden çekinmek. Ben çekinmiyorum. Söyleyeceklerim var.
Bir keresinde Rock’n Coke festivali yapılırken bir yazar “Şehit cenazeleri kalkarken bu baldırı çıplaklar eğleniyor” diye yazmıştı. Sanki o baldırı çıplaklar askere gitmiyor, şehit olmuyor, sanki oradakilerin yakınları cephede ölmüyor. Sanki saldırıyı Rock’n Coke’ta eğlenen gençler yapmış. Sanki bütün Güneydoğu politikalarından onlar sorumluymuş gibi. Bu insanlar gençleri sadece öldükleri zaman sevip ciddiye alıyor. Eğlenen genç ise iğrenç bir şey. Oysa bir memleketi yaşanabilir kılan top tüfek değil keyfince, tasasızca eğlenebilen insanların olmasıdır.
Ve elbette bu tip trajik olayların ardından birilerine vurmak lazım ki alkış alasın. Popülizm ince zanaat. Ben beceremeyenlerdenim.
Bob Dylan konserine gittiğimizi duyan en aklı başında dostlarımız bile “Ne işiniz var orada?” diye azarlamaya kalktı bizi. Herhalde ellerimizde taşlar ve sopalarla intifadaya katılmamız gerekiyordu. İsrail Konsolosluğu önünde bayrak yaksak bunu normal karşılayacak gibiydiler.

Yazının Devamı

MESAJ VERMEDİ, SADECE ÇALDI!

2 Haziran 2010

Eski ve yeni hippiler, mesaj bekleyenler, protesto endişesi taşıyanlar, karaborsacılarla pazarlık edenler, sigara dumanı, sucuk kokusu, alkışlayanlar ve erkenden kaçanlar... Açıkhava’dan Bob Dyan geçti.
Önceki akşam Açıkhava’daki (kusura bakmayın Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi demeye hâlâ alışamadım) Bob Dylan konseri sadece bir Bob Dylan konseri değildi. Aynı zamanda insanların Filistin’e yardım konvoyuna İsrail’in yaptığı saldırıdan dolayı gidip gitmemeyi tekrar tekrar düşündüğü bir etkinlikti.
Kritik bir eşiği simgeliyordu. 20.30’da kapıya vardığımda biriken insanlar uzun kuyruklar oluşturmuştu, kimse geri adım atmamış, karanlığa, teröre ve korkuya yenilmemişti. Ben bunu olumlu bir gelişme olarak algıladım, kimilerinin düşünmesi muhtemel “vay duyarsızlar, nasıl da eğleniyorlar” görüşüne rağmen...
Konser tam zamanında yani 21.00’de başladı. İlan edilen saat belli, kapının açıldığı saat belli, trafik falan da yok. Peki neden insanlar ikinci şarkıda hâlâ orası kaç, “Ahmet abi nerde”, “Nerimanları da çağıralım”, “Aloooo burdayız” diye bağırdı, bilemiyorum. Heyecan herhalde.
Bob Dylan’ın ilk konseri 1989 yılındaydı. Ben lisedyedim, Metallica dinliyordum ve o konsere

Yazının Devamı

Apolitik nesilmiş!

30 Mayıs 2010




Bitmedi arkadaş. 12 Eylül’den sonra yetişen bizim kuşaktan bu yana bu geyik bitmedi. O yüzden bu pazar “Başka şeyler” kontenjanından açalım Hafif Müzik”i. Başımıza ne geldiyse “politik” olanlar değil de “apolitik” olanlar yüzünden geldi.
Sağcısı geldi, apolitikler yüzünden. Solcusu geldi apolitikler yüzünden. Dolar yükseldi, apolitik gençlik yaptı. Terör azdı, apolitikler azdırdı. İrtica hortladı, apolitik gençlik hortlattı. Pancar fiyatı düştü, apolitik gençlik var ondan. İşsizler ordusu var, apolitik gençlerin işi. Üniversite sistemi berbat, e apolitikler ondan. Erdoğan geldi, apolitik gençlik getirdi. Cümle alem cebini doldurdu, her ay kaldırım taşları baştan yapıldı, ihaleler, gemicikler, tayyareler, hep apolitik gençlik yaptı. Baykal gitmek bilmedi apolitik gençler yüzünden. Baykal gitti, apolitik gençlik yüzünden.

Evet, apolitiğim!

Yazının Devamı

Kargo’dan sonra hayat var mı?

29 Mayıs 2010

İstatistiklere göre büyük bir grubun solistinin o grubu dağıtıp yeni bir grup kurduktan sonra başarılı olma şansı kaç? İstatistikleri bilmem ama Koray Candemir ve Serkan Çeliköz’ün Maskott’unun bir geleceği var

Kargo ikiye bölündüğü günden beri bu albümün neye benzeyeceğini merak ediyordum. Kargo’nun bir kısmı Mirkelam’ı solist alarak yoluna devam etti. “RRDP” (Rakın Rol Disko Parti) adında bir albüm yaptı. İki üye Koray Candemir ve Serkan Çeliköz ise ortadan yok olup ABD’ye gittiler. Maskott adında bir grup kurdular ve albümleri şu anda önümde.
Bir kere Koray’ın sesi çok kendine has ve kulağımızda yer etmiş bir ses. Sırf bu yüzden bile Maskott tanıdık ve hoş geliyor.
“Nadas” çok iyi bir rock şarkısı olarak açılışta etkileyici ve dikkat çekici. Albümde gitar kadar piyano sesi duymak çok iyi geliyor. “Yalnız Ben” böyle bir şarkı. “Tuval”ın Van Halen’vari piyano introsu devamında gitarlarla etkileyici olmuş.
“Melekler Şehri” Los Angeles falan mı bilmiyorum ama tarzı olan, ince işlenmiş bir şarkı. “Nefessiz” depresif ama sıkıcı değil (Koray burada kan revan içinde ölüyor). Kişisel favorim “Mum Gibi” oldu. Bence zaten onlar da tatlıyı sona saklamışlar. Şarkının sonunu

Yazının Devamı