Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Arabesk böyle dönecekse hiç dönmesin daha iyi


Işın Karaca “Arabesque” diye albüm çıkardı dediler, mutlaka dinle dediler, arabesk geri döndü dediler, hatta geri dönüşü muhteşem olacak dediler. Tamam dedik, oturduk dinledik



Albüm kitapçığında menajerin cep telefonu yazan abümlere eskiden beri mesafeli yaklaşırım. Işın Karaca’nın “Arabesque”sine (Arabeskue diye Türkçe okumayı tercih ediyorum) karşı da mesafeliyim. Hatırladığım kadarıyla en son “Uyanış”lar içindeydi. Deriler meriler, acayip tanıtım fotoları çektirmişti. En eskiden de disko, soul, blues şarkıları söylediğini hatırlıyorum. 7 Temmuz 1999 James Brown İstanbul konseriydi. Ön grup çıkmışlardı. Panic Attack grubunu solistiydi o zaman ve çok iyiydi. Daha ziyade Donna Summer ya da Aretha Franklin’i hatırlatan bir hali vardı. Sesi de onlar kadar iyiydi. Sesi hâlâ iyi Karaca’nın. Ve şimdi arabeske merak sarmış. Cidden merak ettim.
Arabesk son zamanların yükselen değeri. Son birkaç yılda insanların aniden bir aydınlanma yaşayıp içindeki muhafazakarı keşfetmesi gibi şimdi de herkes içindeki arabeskçiyi keşfediyor.
Ben arabeskin yeni kuşak gruplarda farklı tarzlarla karışarak yeniden üretilmesini destekliyorum. İroni falan da değil. Bu insanın kendiyle barışması gibi bir şey. Orijinal bir “urban” müzik üretmişsin, değerini bileceksin. Batı özentisi olmayacaksın, ondan sonra taşlar yerine oturacak. Duman’ı bu yüzden seviyoruz. İki hissi birleştirip orijinal bir şey ortaya çıkardığı için.
Ama bu albümde böyle bir sentez, orijinallik falan yok. Şarkılara müzikal açıdan hiçbir katkıda bulunulmamış. Orkestra dümdüz çalmış. Işın Karaca da yorumlamak yerine sesinin gücünü sergilemekle yetinmiş.
Bir de bu hayatımda gördüğüm en anlamsız albüm kapağı. Karaca muhtelemelen Denizbank reklamında oynamaya gitmişken bir de fotoğraf çekimi yapayım demiş. Sevgilisini, fotoğrafçısını ve stilistini de (hepsi aynı insan) alıp Beyaz’la Erdal Özyağcılar’ın ıssız adasına gitmiş. Bir taşla iki kuş vuralım denmiş ama ıska... Herhalde “Arabesque” isimli eski arabesk şarkılarını söylediğin bir albümün kapağını çekmek için cepten para verip Maldivlere gitmezsin gerçek hayatta.
Güzel bir proje olabilecekken kapağında menajerin cep telefonu, fotoğrafçının web sitesi falan yazan, ticari ve özensiz bir albüm olmuş. Eminim çok satar çok dinlenir ama arabeskin muhteşem dönüşü dedikleri bu değil.


CUMARTESİ ALBÜMÜ
“Tourist History”
Two Door Cinema Club

“Something Good Can Work” isimli şarkılarına The Twelves’in yaptığı remiksi dinlediğimden beri hastası oldum. İrlandalı üç eleman grup müziği sound’unda dans müziği yapıyorlar. Bloc Party’nin daha melodik, pozitif ve dans ettireni gibi bir şey. Şirketleri Fransa alternatif aleminin yeni yükselen değeri Kitsune, prodüktörleri Cassius’un (Hatırlayın “1999” albümü) arkasındaki isim Philippe Zdar. Yani referanslar sağlam. Kanye West “I Can Talk” şarkısına çektikleri klibi bloguna koyunca ünlü oldular (artık böyle bu işler). Kesinlikle enerjik, insanı ayağa kaldıran bir albüm. Kahvaltıda, ikindide, kafanıza göre...

Bunları biliyor muydunuz?
-19-20 Haziran’da yapılacak Efes Pilsen One Love’da sahneye çıkacak De La Soul’un gelemeyeceğini; festivalin kadrosuna katılan yeni ismin Sophie Ellis-Bextor olduğunu;
-Kalamış’taki Divan’da Fenerbahçe maçları öncesinde milletin “Braveheart” filminin müziklerini dinleyip bira içtiğini (dünyanın en saçma görüntüsü);
-Van’da Vanpir isimli bir rock bar olduğunu, bölge gruplarının mini turnelerde burada çaldığını;
-Nokia’nın iTunes benzeri Ovi isimli bir müzik altyapısı yatırımını Türkiye’de kullanıma açtığını, arşivin çok iyi olduğunu ve iTunes’a girilemeyen memleketimizde buraya girilebildiğini;
-Masamda şu anda dinlenmeyi bekleyen ve içerikleri hakkında en ufak fikrim olmayan 48 adet albüm bulunduğunu biliyor muydunuz?


İTİRAF EDİYORUM
-Ne zaman Facebook’a girsem İsmail YK’nın “Facebook” isimli şarkısını söylemeye başlıyorum.
-Athena’nın yeni albümünü dinlerken bir an Duman dinliyormuş gibi oldum ama ayıp olur diye yüzlerine söyleyemedim.
-123’ün Ghetto’daki konserini kaçırdığıma çok üzüldüm. 13 Mayıs’ta İTÜ Taşkışla konseriyle telafi etmeyi düşünüyorum.
-Küçük “fifi” köpekleri seviyorum (Terrier miydi neydi?)
- 40 yaş rejimine girdim. Spora da başladım. Üçüncü günün akşamı gizlice dürüm söyledim. Kahrolsun 24 saat açık dürümcüler.