Alkolle mücadelede örnek aldığımız ülkelerde alkollü içecek firmalarının festivallere sponsor olması engellenmiyor.Konserler, festivaller, sportif aktiviteler, sosyal kampanyalar... Şu anda Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu’nun hazırladığı yönetmelik taslağı hayata geçerse bunların hepsi tarih olacak
Yasaların toplumu kötü alışkanlıklardan koruması ve tehlikelere karşı uyarması başka bir şey, devletin elinde sopayla hayatınızın orta yerine dikilmesi başka. Tütün ve Alkol Piyasası Denetleme Kurulu’nun hazırladığı taslak hayata geçerse Türkiye’nin kültür sanat hayatı büyük bir darbe alacak. Zaten yapması iyice zorlaşan bazı işler tamamen imkansız hale gelebilecek.
Nasıl mı? Bu yönetmelikte “Genç: Dünya Sağlık Örgütü’nün kabulleri kapsamında, onbeş ile yirmidört yaş arası dönem içinde bulunan kişi” diye tanımlanıyor. Ve yine aynı yönetmelikte “Çocukları ve gençleri hedef alan veya bu kişilerin ilgi alanına giren etkinlikler ile bu nev’i etkinliklerin tanıtımında ve etkinliğin gerçekleştirileceği mekanlarda, alkollü içki markaları veya alkollü içki markalarını çağrıştıracak nitelikteki unsurlar kullanılamaz” deniyor.
Yani 24 yaşında kazık kadar insan 18 yaşına
Bu aralar hep aynı soruyla karşılaşıyorum ve peşin peşin söyleyeyim, yanıttan emin değilim. Adayları önümüze dökelim ve neler var, beraber bakalım...
Rihanna, Turkcell Kuruçeşme Arena, 3 Haziran
Yılın konseri adayım bu. Çok mu iddialı? Valla Rihanna’ya rock’çısı, rap’çisi, sosyetiği, popçusu, tikisi, clubber’ı, kadını, erkeği, gay’i, travestisi, bi’si herkes hasta. Orası ana baba günü olacak. Ayrıca son albümü “Rated R” da çok başarılı. Rihanna candır, en ünlü zamanında gelmesi şanstır. Orada olmak lazım.
Massive Attack, Turkcell Kuruçeşme Arena, 13 Temmuz
“O geliyor bu geliyor tamam güzel de hangi festivale nasıl yetişeceğiz?” diyorsunuz. Haklısınız. Bakın bazı festivallerimizde son durum an itibarıyla şöyle
Sonisphere İstanbul 25-26-27 Haziran, İstanbul İnönü Stadı Bu yılın en kalabalık festivali olacak. İki gün boyunca Metallica’dan Mastodon’a Hayko’ya orada olması gereken herkes orada. Bir nevi metalci rüyası. Organizatörler heavy metal dinleyen kitlenin, dinlediği grubu sahiplendiğini, muhakkak bilet alıp konserine gittiğini daha yeni keşfediyor. Yıllardır bu konuda fikir beyan eden ve muhtelif organizatör dostlarımızdan “Aman o demode uzun saçlı adamları ne yapalım” yanıtını alan benim gibiler pek bir neşeli. Sonisphere hiç şüphesiz yılın en büyük festivali. Metal dinleyen biri muhakkak orada olmalı.
Bana göre mi? Giyimde siyah en sevdiğin renkse, dans etmek yerine kafa sallamayı tercih ediyorsan, içinde gitar olmayan müziğe müzik demem diyorsan bu festival sana göre.
Kilit isimler: Megadeth, Slayer, Heaven&Hell, Rammstein, Alice in Chains.
Kaça patlar? Sadece sahneye en uzak bölgedeki kombinelerden kaldı (120 TL). Günlük bilet fiyatları 73 ile 270 TL arasında değişiyor. Tuzlu ama olacak o kadar.
Bahar geldi geliyor, önümüz yaz ve yaz gelince insanlar evlenir. Bundan sonra kim hangi kulüp “in”, hangi bar muhteşem yazarsa yazsın inanmayın. Eğlencenin esas merkezi artık düğün salonu çünkü
Gerçekçi olalım. Zengin-fakir, beyaz Türk-siyah Türk, Kürt Türk-Roman Türk fark etmez, memlekette hele havalar ısınınca cümle alem coşmanın adresi düğün salonu. Hiçbir kulüpte böyle bir rahatlık ve güzellik yok. Bir kere ortada kutlanacak bir olay var. Herkes eğlenmeye hazır. Cool görünmeye çalışan kimse yok. Varsa da hoş karşılanmıyor. Bakın incelemelerim şöyle:
“Her ölümlü gecenin sonunda kendini göbek atarken pistte bulacağından” kasmaya gerek yok. Kendinizi rahat bırakın.
Düğünlerde giyim kuşam çok ilginç. Adamlarda takım elbise standart. Kadınlarda çeşit bol. Ama düğünlerin özelliği herkesin bir garip görünmesi. Normal hayattaki insan değilsin yani. Düğün insanısın ona göre davranıyorsun...
Düğün kesişmesi diye bir şey var. Düğünlerde tanışan ve evlenen o kadar çok insan var ki.
Sanki 90’lar Türkiye’sinin rock’çıları 2010 itibarıyla bir araya gelmiş “Bir dakika bizim de diyeceklerimiz var” demişler
Önce Grizu’nun albümü geldi. Allah Allah dedik, 90’lardaki Grizu albüm çıkarmış yıllar sonra. Kargo tekrar ortaya çıktı Mirkelam ile birleşip albüm yaptı. Derken bir adet Türkçe 90’lar derlemesi yayımlandı iki CD bir arada. Ardından 90’ların Beyoğlu camiasının adını iyi bileceği müzisyen Tanju Aşanel’in albümünün çıktığını öğrendik.
Sonra RASHİT... 90’ların punk klasiği “Dinozor”u yorumladıkları bir albüm yaptılar. Gazeteleri açtık “90’ların efsane grubu Ünlü geliyor” haberini okuduk. Ve en son Acil Servis’in yeni albümü piyasaya çıktı. Bunlar benim takip edebildiklerim.
Sanki 90’lar Türkiye’sinin rock aleminin kahramanları 2010 itibarıyla bir araya gelmiş “Bir dakika bizim de diyeceklerimiz var” demişler gibi bir durum var. Karmaşık duygular içindeyim:
-Acil Servis 90’ların en fazla hayranı olan bar gruplarındandır. Gitar ve Kemancı’da çaldıklarında izdihamdan millet kapıları kırardı. Bir de adamlar çaldı mı yer sallanırdı. Gitar’a o dönem takılanlar ne demek istediğimi anlamıştır.
-Tanju Aşanel’i ilk kez şimdiki Mini Müzikhol’ün
Hafta sonu falan demedik Beyoğlu’na çıktık. Asmalımescit dışında hayat var mı onu araştırdık. Elimizde önemli bulgularla geri döndük. Sonuç pozitif ve umut verici
Geçen cumartesi Beyoğlu’na çıktım. “İşi bilen hafta içi çıkar” lafını elbet biliyorum, ama hafta sonu kalabalığa ve keşmekeşe dalmanın da ayrı bir kafası var.
Bir kere izlemek istediğiniz bir şeyler varsa güne bakılmaz ki. Mesela bu akşam Maçka Küçükçiftlik Parkı’nda David Guetta var. Acayip bakkal da olabilir, şahane de. Maç ortada. Ama “Pazartesi gelsin öyle gideyim” dersen göremezsin. Evde oturur Okan Bayülgen falan izlersin. Cumartesi Beyoğlu mu, Okan Bayülgen mi? Ben düşünmeden kalabalığa dalarım.
Babylon’da Parov Stellar Band var. Eğlence garanti. Babylon hafif sıkıntılı olabiliyor izdihamdan kalabalıktan, ama değer... Peyote’de Softa’nın albüm lansmanı var, gitmeyecek miyiz yani cumartesi diye? Ankara’dan gelmişler, Roxy Müzik Günleri’ni kazanmışlar. Albümlerini çıkarmışlar. Çok da iyi grup.
Yani “Cumartesi de çıkılır mı?” geyiği yapanlara yanıt: Cumartesi çıkılır. Notlarımız şöyle:
-Çok kalabalık. Çok insan var. İstiklal’de yürümeyin. Mümkünse gideceğiniz yere Tarlabaşı’ndan falan gidin. En fazla
Dünyanın en büyük elektronik müzik etkinliklerinden Winter Music Conference’ın 25’incisi Miami’de gerçekleşti. Türk DJ Junior (Serhan Kasımpur) iki farklı partide çaldı. Ve daha neler neler...
Önce Miami’nin tarihi zenginliğine şöyle bir göz atalım: Yahudi soykırım anıtı, Güzel Sanatlar Müzesi, içinde yılanlar ve timsahlar olan bir hayvanat bahçesi (burada evlenmek çok modaymış), Gianni Versace’nin aynı zamanda öldürüldüğü evi (burada da evlenmek moda). Gloria Estefan’ın evi (burada evlenilmiyor, ev), South Beach’e giderken görülen Star Island (üzerinde starlar yaşıyor. Sibel Can da burada mı diye sorduk tanımadı rehberimiz).
Bunun yanında “Scarface”, “Miami Vice”, “CSI Miami”nin çekildiği yerler var. “Dexter”ın önceden parçalayıp torbalara koyduğu cesetleri denize salladığı bölgeyi göremedik (tüh).
Miami elbette kocaman yer, kim bilir neler neler vardır. Ben size South Beach denen turistik sahilde ve şehrin muhtelif yerlerinde bir hafta boyunca devam eden Winter Music Conference’tan bahsedeyim. Ben bu haftanın sponsorları arasında bulunan ve bu çerçevede muhtelif partiler düzenleyen Miller’ın konuğu oldum. Partiden partiye koştum, muhtelif temaslarda bulundum,
Kurban (soldan sağa) Özgür Kankaynar, Deniz Yılmaz, Burak Gürtuna ve Kerem Tüzün.Kurban’ın yeni albümü “Sahip” adamı cehenneme sokup çıkarıyor. Üstelik Dante’nin “İlahi Komedya”sındaki gibi yanınızda kılavuz olarak şair Vergilius da yok. Ama değer, iyi müzik var işin ucunda
İyi bir albüm dinlediğimde kalbim hızlı atmaya başlar. Dişlerimde hafif bir kamaşma olur. Bir anda dinlediğim şeye dikkat kesilir etrafta konuşulanları ve olan biteni anlamamaya başlarım. Dudaklarımı buruşturup ileri doğru uzatıp bilinçsizce “vay be” anlamında başımı salladığımı söylerler. Sessizleşirim. Sorulara yanıt vermem. Kendi içime kapanır dinlediğim şeyin tadını çıkarmaya çalışırım.
Ve elbette iyi bir albüm dinleyince bu hazineyi önce kendime saklamak isterim. Bir anda ortaya çıkarıp insanların yüzündeki şaşkınlığı izlemeyi severim. “Bu çalan ne?” derler ve ben gururla, biraz da kibirle gülümseyerek söylerim adını sanını. Bunlar da benim günahlarım işte.
İnanın ben hepinizle birebir oturup baştan sona tek tek Kurban’ın “Sahip” albümündeki bütün şarkıları dinlemek isterdim. Hepsi hakkında tartışmak ve yorumları paylaşmak.
Çünkü bu albüm bende şimdi bahsettiğim bütün aşamalardan