Asıl Polat’ı, lise seçti

30 Mart 2010

“Adnan Öztürk Liseli olmasaydı 2200 oy alır mıydı?” Kime rastlasam bunu soruyor.
Akla yatkın mantıklı bir soru. Tabii bir yere kadar.
Çünkü hemen ardından şunu da sormak gerekiyor: Adnan Polat yönetiminden memnun olmayan 2200 kişi olması anormal mi?
Sportif açıdan son 5 yılın en kötü sezonu Adnan Polat’ın başkanlığındaki ilk tam sezonunda, geçen yıl geldi.
Polat Avrupa’da başkan olarak Şampiyonlar Ligi’ni görmüş değil.
Birinci hedef olarak seçilen Europa Lig’deki kilit Atletico maçına, eldeki tek santrforu göndererek çıkıldı.
Biliyorum, bir dolu ‘ama’yla Polat’ın yaptıkları iyi işler anlatılabilir. Yine de sonuç değişmeyecektir. Polat başkan olduğundan bu yana sadece TFF Süper Kupa kazanıldı. Sportif olarak elde koskocaman bir başarısızlıktan başka bir şey yok.

Yazının Devamı

Rijkaard tartışılır

29 Mart 2010

Galatasaray arkada 5 adam bırakıp 5 kişiyle 9 kişilik Fenerbahçe arka takımının kucağında oynuyor. Böyle bir dengeden ne çıkar ki!

Dünkü kadrolar ve oynanan oyun iki takım hakkında temel olarak şunu anlatıyordu: Sahadaki Emre’siz ve Semih’siz Fenerbahçe’nin bir yetenek sorunu var. Ama durumun farkındalar. Bu eksikliği giderme peşindeler.
Galatasaray’da ise yetenek var. Ama bunun farkında değiller. Çünkü bunu kullanacak bir organizasyon sergileyemiyorlar.
Misal sadece Güiza’yı ileride bırakmış bir rakibe karşı savunmaları olmayacak şekilde geride. Orta sahalarını tamamlayamıyorlar. Dolayısıyla idealin tamamen dışına çıkmış eksik Fenerbahçe orta sahasını hata yapmaya zorlayamıyorlar. Selçuk kariyerinin en rahat maçlarından birini oynuyor. Neredeyse sıfır top kaybıyla... Savunmanın çok geride olmasına Topal’ın, Alex’le bire bir oynaması da eklenince Fenerbahçe orta sahasının rahatlığı daha da artıyor.
Topa sahip oluyor. İstedikleri gibi çeviriyorlar. Ama ileri gidemiyorlar. Çünkü gerçekten hem yetenek sorunları var, hem de bu yönde iyi bir takıma dönüşebilmiş değiller. Güiza’nın sadece varlığı ve Galatasaray savunmasının onu algılayış şekliyle bir değeri var. Performans

Yazının Devamı

Yine Avcı

27 Mart 2010

Abdullah Avcı devrimi kendisine saklıyor sanırım. ‘Birisi başka bir takımla şampiyonluk yaşayacaksa o ben olmalıyım’ diyor herhalde. Geçen yıl Bülent Uygun’a izin vermemiş, Sivas’ı deplasmanda devirerek şampiyonluk yoluna taş koymuştu.
Bu yıl aynı engeli Ertuğrul Sağlam’ın Bursasının yoluna diktiler.
Belediye, büyüklere karşı sahaya koyduğu diri, çok kademeli, çok paslı, yüksek pas yüzdeli, sabırlı ve soğukkanlı oyunu dün akşam da ortaya koydu. Naklen yayın maçlarının lideri, şampiyonu hep onlar zaten.
Sercan’ı sindiren bir ofsayt organizasyonuyla oyuna başladılar. Ozan, Volkan ve Turgay’ı hep 2’li, çoğu zaman da 3’lü kademelerle boğdular. Duran topla öne geçtikten sonra sergiledikleri alan oyunu Fenerbahçe maçında gördüğümüzün aynısıydı. Orta sahada topa sahip olan oyuncuya saha yüzünü kaleye dönmeden erken basıp topu kullanmasını engellediler. Göbekte iyi yayılıp, yığıldılar. Kanada açılan toplara da önlü arkalı kademe yaptılar. Bursa bunu aşacak bir top çevirme süratine ulaşamayınca ev sahibinin güveni arttı, lider ise belki ilk kez panikledi.
Can sıkıcı belediye bürokrasisi gibi vurdumduymaz, paniklemez, yavaş yavaş, ama kendinden emin top çevirdiler.
Bu duruma isyan

Yazının Devamı

Saygı patlaması

25 Mart 2010

Tribüne oynamak kolay, tribünü oynatmak zordur. Manipüle etmeye çalışanlar çıkar. Bir maç, iki maç bin kişiyi bağırtırsınız belki. Ama bunu sürdürmek imkansızdır.
Tribün ‘dna’sını çözmenin olanaksız olduğu bir organizmadır.
İçten, gerçek ve engellenemez tepkiyi anında verir. Çoğu zaman vahşidir. Net, sert, kesindir.
Beğenmezse, istediğin kadar anlat, istediğin kadar kazan anlamaz, kabul etmez.
Kanı ısınmazsa dönüşü yoktur.
Severse tam sever. 10 sezon oynamasa yıldızı, ses çıkarmaz. Yine bağırır, yine adını yazar bulutlara.
İrrasyoneldir. Karşılıksızdır aşkı ama platonik değil. Sahiplenir... Hatta daha da ötesi o olur.

Yazının Devamı

Favori Bursaspor

23 Mart 2010



Bursaspor maç oynamadığı bir hafta şampiyonluk turu atabilir. Süper Lig’de ilk Anadolu şampiyonu, şampiyonluk turunu Ankaraspor’un yokluğundan kaynaklı ‘bay’lığında kutlayabilir.
Bu yazıyı Denizli maçı oynanmadan önce yazıyorum. Eğer kazandılarsa 5 puan öndeler. Bir 3 puanları hem de ligin 33. haftasına vadeli bir çek olarak ceplerinde ve ligin en iyi iki yönlü futbolunu oynuyorlar.
Diyarbakır maçına, beklenen cehennemi atmosfere soğukkanlılıkla çıktılar. Taşların altındaki 17 dakikada bile top oynadılar, pozisyona girdiler. Kasımpaşa ve Manisa maçlarında sabırlı ve soğukkanlı bir şampiyon gibi oynamayı bildiler. Çoğu kez İstanbul’un büyüklerinin yapamadığı bir şekilde. Manchester United’da gördüğümüz bir rahatlıkla aldılar maçları.
Bundan sonra oynayacağı rakipleriyle ilk yarıda oynadıkları maçlarda 2 kez kaybetmişlerdi. Gençler ve Kayseri’ye. İki rakip de ilk yarıdakinden çok uzak bir form durumunda.
Evlerinde yendikleri Galatasaray’ın zaafını değerlendirebilecek bir oyun yapıları var. Bunu Beşiktaş ve Fenerbahçe’ye karşı deplasmanda gösterdiler. Önde basmaya, rakibi 90 dakika zorlamaya ve maçı çevirmeye güçleri yetiyor. Bunu Galatasaray’a karşı yapamayacaklarına dair

Yazının Devamı

Gücünün farkında değil

22 Mart 2010

Maçın en kritik anına bakmalı önce. Lucas Neill’in yan pasında Emre topu ayağına alıyor. Klasik bir savunmacı hamlesiyle terse dönmeye ve sağ bekine topu yollamaya niyetlendiğinde iki Trabzonlu’nun üzerine koştuğunu görüyor. İşte bundan sonrası önemli...
Emre’nin orada yaptığı risk almak değil. Emre orada paralize oluyor. Panikliyor. Çünkü top ona gelmeden önce sağını kontrol etmeyi muhtemelen ıskalamış. Baskıyla topu rakibe veriyor.
Bu seviyedeki oyuncular risk alabilirler. Ve bazen çok büyük hatalar da yapabilirler. Bu garip olsa da, normaldir. Ama Emre’nin içine düştüğü hata bu seviyede, bir milli oyuncuda normal değil. Maç boyunca takımının en iyilerinden bir olan Emre böyle bir pozisyonda risk alacak kadar akıldan yoksun değil. Ancak bazen bu mantıksız panikleme haline yakalanıyor ki, dün en kritik anda bu oldu. Şimdi iki hafta öncesine gidin ve yine milli oyuncu Topal’ın, Eskişehir maçında kaptırdığı topa bakın. Fark var mı? Temel olarak aynı...
Bu önemli bir pozisyon. Kritik bir pozisyon. Ama Galatasaray’ın kaybının temel nedeni bu değil. Maçın ilk 15 dakikasına ve ikinci yarının belli bölümlerinde kaleci Onur’u maçın adamı yapacak kadar şans buldular. Net şanslar.

Yazının Devamı

Kaş yaparken

20 Mart 2010

Mustafa Denizli’nin maç öncesinde iki temel endişesi vardı. 1-Stadın zemini... Ki gerçekten de çok kötüydü.
2-Yılmaz Vural’ın genel tavrının tersine bu maçta defansif bir oyunu benimseme ihtimali. Ki, tam aksi oldu.
Geçen hafta Denizli’de, Angelov’un ekstra bir hücumcu olarak sahada olduğunu görünce maç öncesi stadda kadroyu değiştirip Necip’in yerine İbrahim Toraman’ı sahaya süren ve savunma göbeğini üçleyen Mustafa Denizli, bu sefer Kasımpaşa’da Moritz, Gökhan, Cenk, Yekta dörtlü tehdidine benzer bir tepki vermedi. Necip, savunmasına yakın bir oyun oynasa da bu kez rakip ceza sahalarına girme ve savunmayı açmada başarılı oldu. İki kanadı birden kullanarak, hücum alanını genişleterek Beşiktaş savunmasının işini mümkün olduğunca zorlamaya çalıştılar. Bu yönleriyle, ligin en iyi savunmasını aşma becerileriyle övgüyü hak ediyorlardı.
Ancak sonradan başlarına iş açacak iki zaafları vardı. Modern futbolun emrettiği üzere savunmalarını ileri çıkarıyorlardı. Ama hiç beceremedikleri bir ofsayt taktiğine de takılmışlardı. İlk yarıda Holosko iki kez bundan, hem de yüzde yüzlük pozisyonlarda yararlanamadı. Diğer sorunları ise ligin en garanti golcülerinden Cenk’in birkaç haftadır

Yazının Devamı

Peki ya ürünün değeri

16 Mart 2010



Ülkenin başkentinin ismini almış takım küme düştü. Uzun süredir, her hafta bir takımımız ‘bay’...
Daha sezon bitmeden diğer bir takım daha bu şerefe erişti... Normal prosedür işlese ‘bay’lar ikileyecek... Yani bayları çok, beyleri az bir ligimiz var.
Biliyorum, tabii ki Diyarbakıspor kümede tutulacak. Büyük ihtimalle Belediye maçı yarıda kaldığı skorla tescil edilecek. Tabii böyle olunca Bursa maçı için alınacak karar ne olacak diye düşünmeden edemiyor insan!
Ancak bu durum bir tarafa, her ne olursa olsun aslında Turkcell Süper Lig’de 2 kulüp küme düşmeye hak kazandı (!)
Başka başka sebeplerle, ayrı tarihlerde ama aynı sezonda. Yani, misal, yapılan bir şike soruşturmasında hep birlikte değil. Ortada 2 olay var. 2 ayrı olayda 2 takım küme düşme haline ulaştı.

Yazının Devamı