Abdullah Avcı devrimi kendisine saklıyor sanırım. ‘Birisi başka bir takımla şampiyonluk yaşayacaksa o ben olmalıyım’ diyor herhalde. Geçen yıl Bülent Uygun’a izin vermemiş, Sivas’ı deplasmanda devirerek şampiyonluk yoluna taş koymuştu.
Bu yıl aynı engeli Ertuğrul Sağlam’ın Bursasının yoluna diktiler.
Belediye, büyüklere karşı sahaya koyduğu diri, çok kademeli, çok paslı, yüksek pas yüzdeli, sabırlı ve soğukkanlı oyunu dün akşam da ortaya koydu. Naklen yayın maçlarının lideri, şampiyonu hep onlar zaten.
Sercan’ı sindiren bir ofsayt organizasyonuyla oyuna başladılar. Ozan, Volkan ve Turgay’ı hep 2’li, çoğu zaman da 3’lü kademelerle boğdular. Duran topla öne geçtikten sonra sergiledikleri alan oyunu Fenerbahçe maçında gördüğümüzün aynısıydı. Orta sahada topa sahip olan oyuncuya saha yüzünü kaleye dönmeden erken basıp topu kullanmasını engellediler. Göbekte iyi yayılıp, yığıldılar. Kanada açılan toplara da önlü arkalı kademe yaptılar. Bursa bunu aşacak bir top çevirme süratine ulaşamayınca ev sahibinin güveni arttı, lider ise belki ilk kez panikledi.
Can sıkıcı belediye bürokrasisi gibi vurdumduymaz, paniklemez, yavaş yavaş, ama kendinden emin top çevirdiler.
Bu duruma isyan edebilen az Bursalı vardı. Volkan ve Ali Tandoğan misal. Golü de bildik soğukkanlı bir Bursa organizasyonuyla buldular. Denemekten vazgeçmediler, ama ilk yarıdaki 6-0’lık hezimetin motive ettiği rakiplerini dağıtamadılar. Savunma organizasyonunu bozamadılar. Ne olursa olsun sonuna kadar boğuşmaktan vazgeçmediler. Battalla oyuna girdikten sonra biraz daha delici, biraz daha baskıcı oynadılar, ama yeterli olmadı.
Belki biraz daha karambol aramaları, sistemlerinden uzaklaşmaları lehlerine olabilirdi. Belediye’nin delinmez savunma yapısını böyle şaşırtabilirlerdi, ama olmadı.
Büyük bir avantajı kazanamadılar. Derbiyi manasız kılabilirlerdi. Şimdi onları en önemli, şampiyonluk sınavı bekliyor. Toparlanma...