Galatasaray arkada 5 adam bırakıp 5 kişiyle 9 kişilik Fenerbahçe arka takımının kucağında oynuyor. Böyle bir dengeden ne çıkar ki!
Dünkü kadrolar ve oynanan oyun iki takım hakkında temel olarak şunu anlatıyordu: Sahadaki Emre’siz ve Semih’siz Fenerbahçe’nin bir yetenek sorunu var. Ama durumun farkındalar. Bu eksikliği giderme peşindeler.
Galatasaray’da ise yetenek var. Ama bunun farkında değiller. Çünkü bunu kullanacak bir organizasyon sergileyemiyorlar.
Misal sadece Güiza’yı ileride bırakmış bir rakibe karşı savunmaları olmayacak şekilde geride. Orta sahalarını tamamlayamıyorlar. Dolayısıyla idealin tamamen dışına çıkmış eksik Fenerbahçe orta sahasını hata yapmaya zorlayamıyorlar. Selçuk kariyerinin en rahat maçlarından birini oynuyor. Neredeyse sıfır top kaybıyla... Savunmanın çok geride olmasına Topal’ın, Alex’le bire bir oynaması da eklenince Fenerbahçe orta sahasının rahatlığı daha da artıyor.
Topa sahip oluyor. İstedikleri gibi çeviriyorlar. Ama ileri gidemiyorlar. Çünkü gerçekten hem yetenek sorunları var, hem de bu yönde iyi bir takıma dönüşebilmiş değiller. Güiza’nın sadece varlığı ve Galatasaray savunmasının onu algılayış şekliyle bir değeri var. Performans olarak bir tehdit oluşturmuyor. Top tutamıyor, dripling yapamıyor, ofsayt sorunu yaşıyor. Ancak buna rağmen Galatasaray oyunun boyunu daraltmak konusunda bir şey yapmıyor.
Dolayısıyla Galatasaray arkada 5 adam bırakıp 5 kişiyle 9 kişilik Fenerbahçe arka takımının kucağında oynuyor. Böyle bir dengeden ne çıkar ki!
Ara sıra sadece yetenek kaynaklı pozisyon girişimleri (maç boyunca 3 kez) de sonuçsuz kalınca oyun Fenerbahçe’nin istediği gibi oynanmaya devam ediyor. Fenerbahçe bu durumdan memnun... İstedikleri bu...
Savunmalarını açacak bir organizasyonu kuracak kadar adamı Galatasaray rakip alana hiç getirmiyor. En azından Selçuk’un sayısına kadar. Fenerbahçe zaten buna hiç yeltenmiyor. Sanki ‘rakip yarı sahaya geçelim bir faul ya da korner alalım, organizasyonu sonra kurarız’ deyip Güiza dışında tamamen topun gerisinde kalıyorlar. Bu oyun gol de çıkarınca iyice güvenleri artıyor.
Bundan sonra Galatasaray’ın aldığı riski başka herhangi bir takım çok kötü cezalandırabilir. Ama Fenerbahçe yine yoluna devam ediyor. Çünkü dedim ya, onların ‘kafaları da biz ancak bu kadarını yapabiliriz’e kilitlenmiş.
Böyle bir maçtan ya 0-0 çıkar, ya da bir topa vurursunuz girer. Selçuk vuruyor, Leo Franco yiyor. Maç bitiyor. Bitiyor bitmesine de biten daha çok Rijkaard gibime geliyor. Artık onu savunmak çok zor.
Son olarak derbiyi cumartesi, seçimi pazara koysalardı, ne olurdu? Düşünmek lazım.