İKİ liraya döner-ekmek, üstüne bir de ayran ya da kola olur mu?
Olmaz ama satılıyor!..
Hem de dükkanların camlarına koca koca yazılarla asılan duyuru ilanlarıyla...
Millet de afiyetle yiyor!..
“Ne yapsınlar” diyeceksiniz. Haklısınız...
Ama, en azından tavuk ya da et döneri yemediğini bilmesi hakkı değil mi?
Mesleği inşaat mühendisi olmakla birlikte 18 yıldır yemek ve gıda sektöründe iş yapan bir dostumun, bu süreçte öğrendiklerini ve bilgisini paylaşarak “Döner-ekmek+ayran = iki lira”nın nasıl olduğunu anlatmaya çalışacağım.
İLKLER hep zordur...
Başarılırsa, gerisi gelir, hatta çığ gibi büyür ve konulan hedefe mutlaka ulaşılır.
ANAVATAN’la birleşerek merkez sağın “tek sesi”, “tek partisi” haline gelen Demokrat Parti de bugün bir ilke adım atacak; Manisa’da ilk açık hava mitingini yapacak. Neden İzmir, İstanbul, Ankara ya da Adana, Denizli değil de Manisa?
Türk siyasetinin “akil adamı” DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk akıllı, zeki bir politikacıdır. Manisa’yı seçmesinin tek nedeni, sanayi ve tarım gibi Türk ekonomisinin iki itici gücünün bu ilimizde birleşmiş olmasıdır.
Çünkü bugünkü iktidarın uyguladığı politikalar nedeniyle sanayimiz de, tarımımız da yerlerde sürünüyor.
Ve Cindoruk, Manisa’da meydana çıkıp, önce bir durum tesbiti yapacak. Sanayimizin ve tarımımızın nerelerden nerelere geldiğini anlatacak, sonrasında ise partisi DP’nin bu iki lokomotif sektör hakkındaki açılımını seslendirecek.
Manisa’ya Mesut Yılmaz da gelecekti.
HEPİMİZİN kafası karışık...
Ne yapacağımızı, neye karar vereceğimizi bilemiyoruz.
Sağlık Bakanı, ısrarcı; “Özellikle çocuklar ve risk grubuna girenler mutlaka yaptırsın” diyor.
Ama Başbakan, “Ben aşı olmayacağım” dedi, “şok” yarattı.
Ardından ekledi: “Mecburiyet yok; kimse kimseyi zorlayamaz, isteyen olur, isteyen yaptırmaz” demekle kalmadı; ailesini de karıştırdı, son kararını açıkladı: “Onlar da olmayacaklar!..”
N’olcak şimdi?
Yaptıralım mı, yaptırmayalım mı?
Saçma bir soru belki ama;
Hiç geceyarısından sonra Alsancak, özellikle de Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde şöyle bir uçtan diğer uca yürüdünüz mü?.
Hayır diyorsanız, hiç tavsiye etmem!..
Çünkü aklı başında bir insanın, başı-gözü yarılmadan, karakolluk olmadan bu caddeyi geçmesi zor, hatta olanaksız...
Yan sokakları ile; özellikle de gece saat 02.00-04.00 arasında, İzmir’in bu bölgesi Allah’a emanet!..
Zabıta aradım, göremedim...
Gözlerim polisi aradı, bulamadım...
TAKVİM yarın sabahtan itibaren işlemeye başlayacak ama ben yine yadırgıyorum.
Rahmetli Ahmet Piriştina’da da aynı sıkıntı yaşanmıştı.
Toprağa veriyorsunuz, hoca mezarının başında Kur’an okuyup “El Fatiha” derken, ellerinizi açıp dudaklarınız duayı mırıldanırken, aklınız da fikriniz de kefeni içinde yatan merhumun koltuğunda(!..)
Ne acımasız dünya bu böyle...
Ya geride kalanların hırsı, “ikbal” arzusu!..
Ayıp değil mi efendiler; ölene hiç mi saygınız kalmadı, hiç mi Allahtan korkmuyorsunuz?
* * *
29 Mart yerel seçimlerinden önce; “Belediyeye gelmiyor, böyle şey olur mu? Bir belediye Balçova Termal Tesisleri’nden yönetilir mi?” diye eleştirmiştim.
Seçimi kazandı, beş-10 gün ortalıkta göründükten sonra yine kayıplara karıştı.
Yine yazdım; “Madem belediyeye gelmeyecektin, niye aday oldun?” diye...
Sağlığının iyi olmadığını duyuyor, ama “çok kötü” olduğu hiç aklıma gelmiyordu.
Çünkü O bunca yıl neleri yenmemişti ki; kendi deyimiyle “Dokuz Canlı” idi.
İlk kötü haberini CHP İzmir Milletvekili Abdülrezzak Erten’den aldım.
“Hiç iyi değil. Çok kilo kaybetti. Yılbaşı hatta Kurban Bayramı bile zor deniyor. Yarın eşiyle İstanbul’a gidecek!..”
BİTİŞ tarihi Temmuz 2008 idi...
Bitmedi...
Başkan Kocaoğlu, yerel seçimler öncesi 2009 Mayıs’ta bitecek, dedi...
Bitirilemedi...
Seçim geçti, Aziz Bey farklı kazandı, tarih yine değişti...
Bu kez Başkan “2009 sonunda” sözü verdi.
Yine bitmiyor!...
İZMİRLİ siyasetçi, eski Sağlık Bakanı Rifat Serdaroğlu, böyle giderse, bizim mesleği elimizden alacak.
Çok güzel yazılar yazıyor...
Hem esprili hem de güldürürken, düşündüren türden..
Son yazısını “Denizlili Hatçe Teyzeden öğütler” başlığıyla kaleme almış.
O yörenin şivesiyle kaleme alınmış.
Eminim okuyunca siz de hem hak verecek hem de çok beğeneceksiniz:
“İrecep bey...