İLKLER hep zordur...
Başarılırsa, gerisi gelir, hatta çığ gibi büyür ve konulan hedefe mutlaka ulaşılır.
ANAVATAN’la birleşerek merkez sağın “tek sesi”, “tek partisi” haline gelen Demokrat Parti de bugün bir ilke adım atacak; Manisa’da ilk açık hava mitingini yapacak. Neden İzmir, İstanbul, Ankara ya da Adana, Denizli değil de Manisa?
Türk siyasetinin “akil adamı” DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk akıllı, zeki bir politikacıdır. Manisa’yı seçmesinin tek nedeni, sanayi ve tarım gibi Türk ekonomisinin iki itici gücünün bu ilimizde birleşmiş olmasıdır.
Çünkü bugünkü iktidarın uyguladığı politikalar nedeniyle sanayimiz de, tarımımız da yerlerde sürünüyor.
Ve Cindoruk, Manisa’da meydana çıkıp, önce bir durum tesbiti yapacak. Sanayimizin ve tarımımızın nerelerden nerelere geldiğini anlatacak, sonrasında ise partisi DP’nin bu iki lokomotif sektör hakkındaki açılımını seslendirecek.
Manisa’ya Mesut Yılmaz da gelecekti.
Gelemiyor...
Çünkü bel fıtığı rahatsızlığıyla yatıyor.
Cindoruk, Anavatan Partisi’nin son Genel Başkanı Salih Uzun birlikte kürsüye çıkacak.
Demokrat Parti Genel Başkanı Dr. Aytun Çıray’a benim gibi herkesin merak ettiği bir soruyu sordum: “Cindoruk, geçmişte olduğu gibi DP’de de emanetçi mi?”
Dolu -dolu bir “hayır”, ardından da aynı ses tonuyla “Asla” yanıtı aldım.
Çıray anlattı:
“Hüsamettin Bey, siyasette akil adamdı; yani danışılan, sözü dinlenen, fikir sorulan biriydi. Yaşını da saklamıyor. (76 galiba diye araya giriyorum)Böyle bir misyondan aktif siyasete dönüşünün tek nedeni, bugünkü iktidarın ülkeyi önce zihinsel ardından da fiili bir bölünmeye götürmesini engellemek içindir.
Hüsamettin Bey, devletin, milletin böyle bir sona süreklenmesini engellemek için Demokrat Parti’nin başına geçmiştir. Hedefi, Türkiye’yi kavga eden değil, barış içinde yaşayan, bölünmüş değil, birlik ve kardeşçe birarada yaşayan insanların ülkesi haline getirmek için siyasete dönmüştür.
Ne emanetçidir ne de geçicidir. Merkez Sağ’da iktidara alternatif yaratmak için vardır. CHP gibi, Atatürk ilke ve devrimlerini savunmak ve yaşatmak, en önemlisi de laik Türkiye Cumhuriyeti’nin bekçisi olmak için siyasette geri dönmüştür. Türkiye’yi uçuruma yuvarlanmadan kurtarmak için de DP’nin başına geçmiştir...”
Ben Hüsamettin Cindoruk’un bu misyonuna bir de Türk seçmenini, Türk siyasetini alternatifsiz bırakmamayı ekliyorum.
2002’den buyana Türkiye’de ve Türk siyasetinde bir merkez parti ne yazık ki yok.
Bu boşluğunu son iki seçimdir büyük ölçüde Ak Parti doldurmaya çalışıyor.
Cindoruk belki kendisi “emanetçi” değil ama, DYP ve ANAP’ın, Ak Parti’deki “emanet oylarını” almaya geldiği çok kesin...
CHP, Çiğli’de çok sıkıntılı
ÇİĞLİ’DE Ensari Bulut’un ölümüyle boşalan başkanlık için pazartesi günü seçim yapılacak.
Çiğli’de işleri düğümleyen, CHP’yi zora sıkan tek neden herkesin bir adayı olması. Herkesin kendi adayını seçtirtmek için uğraşması.
Kocaoğlu’nun iki adayı var. Metin Solak ve Veli Kasap. İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu’nun adayı Çetin Yurtsever. Önder Sav ve ekibinin adayı Mahmut Özçift. Bir de mecliste bir gurup üyenin adayı var; Meclis Grup Başkanvekili Ali Karabay...
Bunlara bir de “neyim eksik, ben de adayım” diyenleri ekleyin...
Ortalık karmakarışık...
Bir; öyle herkesin adayı falan olmaz. Burası Yeniçeri Ocağı değil.
İki; kişilerin değil, CHP’nin adayı olur. Bu isim de “o benim, bu senin adamın” mantığıyla değil, Ensari Bulut’un koltuğunu kim hakkıyla doldurabilecekse o aday yapılır.
CHP İzmir’de, bir yandan Çiğli, öte yandan sorunlu delege seçimleriyle “kaynayan kazan” gibiyken, il başkanı, partiyi bu halde bırakıp üç gün mali müşavirler semineri için Kıbrıs’a gidemez, bu da üç!..