Rüya!

17 Mart 2019

Rüya. Henüz 9 yaşında. Bu toprakların Greta’sı olmaya namzet bir çocuk. “Nina ve Radyonun Maceraları” adlı bir masal kitabı var

Geleceği Z kuşağı inşa edecek. Nüfustaki oranları şimdiden diğer kuşakları aştı. Dünyanın gidişatına dair kritik kararları onlar alacak. Önlerindeki en yıkıcı sorun ise küresel ısınma. Etkilerini, daha çok onlar hissedecek. O yüzden, küresel iklim hareketi başlattılar. 70’den fazla ülkede meydanlarda, politikacılardan geleceklerini talep ediyorlar. İsveçli 16 yaşındaki Greta Thunberg’in başını çektiği bu harekete, Türkiye’nin Z kuşağından da destek var. O destek, cuma günü Bebek Parkı’nda görünür oldu. Gezegenin umudu Z kuşağında ve onlar da durumun farkında.

İşte Rüya. Henüz 9 yaşında. Bu toprakların Greta’sı olmaya namzet bir çocuk. Evinde Tv olmadan büyüdüğü için tam bir radyo sevdalısı. Bu sevdası onu, Türkiye’nin en genç yazarlarından biri yapmış. “Nina ve Radyonun Maceraları” adlı bir masal kitabı var. Kitap, çöpte bulduğu eski radyoyla dostluk kuran küçük bir kızı anlatıyor. Radyonun çaldığı müziklerle hayal dünyasına yolculuk yapan Nina, sakin bir denizde kürek çekerken, radyo bir anda müziği değiştiriyor. Müzikle birlikte iklim de değişiyor ve Nina

Yazının Devamı

Üreticiden tüketiciye İzmir modeli

10 Mart 2019

Üreticiden tüketiciye aracısız ulaşan gıda ürünleri son yıllarda şehirlerde yaygınlaşmaya başlamıştı. Bu sürecin iki güzel ve başarılı örneği var. İkisi de İzmir’den. İkisi de ürettiği ürünlerle ‘Tarım Oscarı’ almış.

Şehir insanının tarımsal üretimle bağı koptu. Artık, tarım ürünleriyle süpermarketlerde görüşüp, tanışıyoruz. Yaşanan bu kopuş, gıda sağlığı endişesi ile pahalılığı beraberinde getirdi. Mevcut tabloda gıda, tarladan rafa ulaşana kadar birçok kez el değiştiriyor. Her elini süren de kâr payı koyunca, en temel gıda ürünleri dahi cep yakıyor.

Tanzimler malumunuz. Bu süreci tersine çevirmek için atılan bir adım. Tarladan aracısız satış yöntemi. Ancak uzun sürmeyecek. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin açıklamalarına göre, dizginlenemeyen gıda fiyatlarına çare, kooperatifçilikle aranacak. Yani tüketici ile çiftçi yeniden tanışacak. Bu zaten yıllardır özlenen tablo. Hatta son yıllarda şehirlerde yaygınlaşmaya başladı bile. Özellikle gıda toplulukları ve kooperatiflerin başı çektiği bu sürece, artık belediyeler de destek verecek. Aslında bu sürecin iki başarılı örneği de var. İkisi de İzmir’den. İkisi de ürünleriyle ‘Tarım Oscarı’ almış.

5 köylü tarafından kurulmuş

Organ

Yazının Devamı

Böcekler giderse!

3 Mart 2019

Böcekler her yıl yüzde 2.5 oranında yok oluyor. Oran çok yüksek. Adeta böcek aleminin çöküşüne işaret ediyor. Peki böceklerin katili kim?

Bir tırtılın üzerine basan bir kırlangıç öldürmüş demektir... Erik Wickenburg’un bu ifadesi; ekosistemdeki canlı zincirinin tek cümlelik özeti adeta. Doğadaki her canlı birbirine bağımlı. Ne arı çiçeksiz yaşayabilir ne de çiçek arısız çoğalabilir. Zincirden bir halka eksildiğinde diğer halkalar da tehlikeye giriyor. Belki birçoğumuz bunun farkında değiliz ama kaderimiz diğer canlıların elinde. Varlığından haberdar bile olmadığımız ya da hiç önemsemediğimiz canlı türleri yok olduğunda, bizim kıyametimiz de başlamış oluyor.

Bugün bu riski, gezegende birlikte yaşamaktan hiç de keyif almadığımız böcekler için fazlasıyla hissediyoruz. Çünkü yapılan bir araştırma, böcek popülasyonunun dramatik bir şekilde azaldığını ortaya koyuyor. Biological Conservation dergisinde yayımlanan çalışmaya göre, böcekler her yıl yüzde 2.5 oranında yok oluyor. Oran çok yüksek. Adeta böcek aleminin çöküşüne işaret ediyor. O alem ki, yeryüzündeki insan ağırlığının 17 katı. 30 milyon tür böcek yaşıyor evrende ve gördüğümüzde ‘Iyyy’ dediğimiz o böceklere göbekten bağlıyız.

Yazının Devamı

Bir fincan kahvenin ikinci bir ömrü vardır

17 Şubat 2019

‘Sıfır atık’ hedefindeki Türkiye’nin en güncel meselelerinden biri; kompost. Yani organik atıkların, çöp olmaktan çıkarılıp gübreye dönüştürülmesi. Maalesef Türkiye’de bunun oranı yüzde 0,5’lerde. Oysa, çöpe giden gıda atıklarının önemli bir kısmı aslında doğaya besin olarak dönebilir .

Mesela kahve. Her gün ortalama 2 milyar fincan kahve tüketiliyor. Bu, binlerce ton kahve posası atığı demek. Ve kahve posası aslında ciddi bir metan kaynağı. Metan, küreyi karbondioksitten 86 kat daha fazla ısıtan bir gaz. Ama toplumun neredeyse tamamı bu posayı direkt çöpe atıyor. Oysa, alternatifi yok değil. Kompost yönetimi devrede olduğunda çöpe giden o posa değerli bir atığa dönüşebiliyor. Çünkü içeriğinde zengin doğal yağlar var. Hepsi kahveye geçmiyor ve bir bölümü posada kalıyor.

Ve o yağlar kolaylıkla biyodizel yakıt oluyor. Hem de biraz alkol biraz gliserinle. Ayrıca biraz bekletildiğinde de iyi bir gübreye dönüşebiliyor. Zaten epeydir, bazı kahve zincirleri gübre olsun diye, telvelerini paketleyerek müşterilerine veriyor. Böylelikle atmosfere metan salacak o atık, toprak için besin haline geliyor. Kahve atığının bir diğer kullanım alanı da ‘kahve kütükleri’. İngiltere’deki kahve geri

Yazının Devamı

Pestisit çılgınlığı

10 Şubat 2019

Uludağ Üniversitesi’nden 2 bilim insanı Bursa’nın Gürsu ve Kestel ilçelerindeki meyve üreticilerinin kapılarını çalıp, pestisit kullanımına dair tutum ve davranışlarını ölçtü. Sonuçlar ürkütücü.

Mesela bizim burada Tuta diye bir zararlı çıktı. Buna karşı yılda 12 kez ilaçlama yapan çiftçi gördüm. Çılgın bir ilaçlama yapıldı. O ürünü yiyemezsiniz”... Bu ifadeleri yazdığımda yıl 2012’ydi. Manisalı bir çiftçi kadının ağzından, bölgesindeki pestisit kullanım alışkanlığını aktarmıştım. Aradan 7 yıl geçti. Maalesef değişen hiçbir şey olmadığını bilimsel araştırmalarla görüyoruz. Geçtiğimiz günlerde bir akademik çalışma gözüme ilişti. Bu hafta sizlerle de paylaşmak istiyorum. Zira çalışma, soframıza gelen meyve-sebzeyi üreten çiftçilerin, tarım zehirleri hakkında nasıl bir bilince sahip olduğunu göstermesi açısından oldukça çarpıcı.

Uludağ Üniversitesi’nden iki bilim insanı yapmış araştırmayı. Bursa’nın Gürsu ve Kestel ilçelerindeki meyve üreticileriyle yapılmış çalışma. Üreticilerin kapılarını çalıp, pestisit kullanımına dair tutum ve davranışlarını ölçmüş bilim insanları. İki bölgedeki toplam 9 mahallede armut, elma ve şeftali üreten 75 çiftçiyle yüz yüze görüşmeler yapılmış. Ne kadar

Yazının Devamı

Türkiye’nin Kamikatsu’su neresi olacak?

3 Şubat 2019

Türkiye, yerel düzeyde çöpsüz yaşamı mümkün kılmak üzere 951 ilçede ‘Sıfır Atık Kasabası’nı arıyor.

Kullan-at bebek bezlerinin yarattığı kirliliğe değinmiştik geçen hafta. Daha önce de bu köşede, tek kullanımlık plastiklerin yarattığı tehlikeyi yazmıştık. Ama çöp sorunumuz yazmakla bitecek gibi değil. Maalesef çöple imtihanımız çok kötü. Türkiye’nin köklü bir çözüme ihtiyacı var. ‘Sıfır Atık Projesi’ bu açıdan oldukça önemli.

Emine Erdoğan’ın himayesinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca yürütülen projenin hedefi, Türkiye’nin çöp sorununu toplumda geri dönüşüm bilinci yaratarak çözmek. Bu amaçla ilk sıfır atık uygulaması Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde hayata geçirildi. Kısa sürede de önemli neticeler alındı. 10 ton metal atık ayrıştırıldı, 30 ton kağıt, çöp yerine geri dönüşüm tesisine gitti. Şimdiki hedef, aynı projeyi küçük bir yerleşim biriminde de uygulamak. Nihai hedef ise, Türkiye’yi Kamikatsu’ya dönüştürmek. Zira, Kamikatsu sıfır atık felsefesinin kıblesi. Kamikatsu, Japonya’da bir kasaba. Yaklaşık 1500 nüfusu var. Ve o nüfus, yıllardır önemli bir hedefin peşinde; çöpsüz yaşam. Çöp kamyonları yok. Atıklarını kendileri ayrıştırıp, geri dönüşüm tesisine götürüyorlar.

Yazının Devamı

Bebek bezine çevreci alternatif

27 Ocak 2019

Tek kullanımlık bebek bezleri tek seçenek değil; çevreci ebeveynler yıkanabilir bebek bezine büyük ilgi gösteriyor.

Bebek bezleri cep yakıyor. Fiyat artışı, ‘change.org’ta kampanya başlatılacak düzeye ulaştı. Bir paket beze 200 lira veren ebeveynler üretici firmadan indirim istiyor. İmzacı sayısının kısa sürede 25 bine ulaştığı kampanyada, tek kullanımlık bebek bezleri için, “temel ihtiyaç maddesi” denilmiş. Evet bebek bezi temel ihtiyaç maddesi. Ancak, kullan-at bezler tek seçenek değil. Eskiden olduğu gibi yıkanabilir bezler pekala kullanılabilir. Böyle bir akım da yavaş yavaş başlıyor zaten. Özellikle de çevreci ebeveynlerde yıkanabilir bebek bezine (YBB) yönelik ciddi bir eğilim var. Sosyal medyanın etkisiyle bu konuda ciddi bir bilinç oluşmaya başlamış. Facebook’taki YBB grubunun, 7 binden fazla üyesi var. Orada ebevynler hem deneyimlerini paylaşıyor hem de yıkanabilir beze geçiş yapmak isteyenlere pratik bilgiler veriyor.

İncelediğim kadarıyla YBB’ye geçiş ilk başta çok ucuz değil. Ama birkaç yıllık kullanım gözönüne alındığında oldukça hesaplı. Yaklaşık 10 YBB ile çocuğunu 2 yaşına getiren anneler var. Asıl önemli yönü ise çevreci ve sağlıklı olması. YBB ile çocuğunuzun

Yazının Devamı

Evrenin muhafızları!

20 Ocak 2019

Yörüklerin ve koçerlerin yüzlerce yıldır yayla ve kışlakları arasında gerçekleştirdikleri göç, küresel ısınmayı azaltıyormuş!

Ekosistem ve biyoçeşitlilik küresel ısınma tehdidiyle yüz yüze. Yerküre, her geçen gün sınıyor. Ve dünya ısındıkça, buna adapte olamayan türlerin soyları tükeniyor. Bu gidişi durdurmak için politik hedef; sıcaklık artışını 2 derece ile sınırlandırmak. Ancak 2 derecelik artış bile, Akdeniz’deki türlerin yüzde 30’unu kaybetmemiz demek.

Aman canım birkaç çeşit ot ve böcek yok olursa olsun deme lüksümüz yok. Zira, türlerin yok oluşu, ekosistem için yıkım anlamına geliyor. Çünkü hepsi birbirine muhtaç. En kaba tabirle; etobur insanı doyurmak için otobur, otoburu büyütmek için de ot gerekiyor. Böyle bir tabloda pek azımızın farkında olduğu bir kesim var ki, süreci tersine işleten çok önemli bir faaliyet yürütüyor. Belki kendileri bile bunun farkında değil.

O kesim göçebe hayvancılar; yörükler ve koçerler. Bilimsel bir rapora göre, dünyanın hâlâ yaşanabilir olmasını biraz da onlara borçluymuşuz. Biz şehirlerde tüketim çılgınlığıyla evrene karbon salarken, onlar yaylalarda karbon salınımını azaltıyormuş. Yolda Girişimi’nin katkı sağladığı uluslararası rapor, böyle

Yazının Devamı