Mayıs ayı enflasyonu yüzde 9.66 olarak açıklandı. Halkı en fazla ilgilendiren gıda maddeleri fiyatlarında yıllık artış yüzde 14.11 oranında. Konut harcamaları yılda yüzde 5.34 oranında, ulaştırma harcamaları yüzde 13.11 oranında arttı.
Enflasyon ve işsizlik halkı en fazla ilgilendiren konulardır.
- Fiyat artışlarının, gelir artışının önüne geçtiği dönemlerde geliriyle hayatını sürdüren kesim fakirleşir. Enflasyon gelir dağılımını bozar. Üst gelir gruplarının servetlerinde artışa, alt gelir grubundakilerin yaşam şartlarının güçleşmesine yol açar.
- İşsizlik demek, insanların yaşamlarını sürdürecek gelire sahip olamamaları demektir.
İşsizliğin ve enflasyonun bir arada olması “sefaleti” artırır.
Son yıllarda konut, işyeri ve otel, okul, hastane binaları yatırımları arttı. Arttı da ne kadar arttı?
Yapı yatırımlarındaki değişimi, inşaat, yaşama ve kullanım ruhsatlarının sayılarından ve ruhsat alınan inşaatların büyüklüğü ve değerinden izliyoruz.
2014 yılının ilk 3 ayında 43 bin yeni yapı ruhsatı, 46 bin tamamlanmış yapılar için yaşama ve kullanma ruhsatı verildi.
İzin belgeleri önemli. İzin belgelerinin arkasındaki büyüklük, yapıların m2 büyüklüğü daha da önemli.
Yılın ilk 3 ayında yeni inşaatlar için verilen yapı izin belgelerine göre bina sayısında yüzde 76, yapılacak inşaat alanının m2 olarak büyüklüğünde yüzde 89, daire sayısında yüzde 71, inşaat için yapılacak harcamalarda yüzde 110 artış var.
Üç ayda ruhsat verilen inşaatlara 48 milyar TL harcanacak.
İnşaat ruhsatı verilen yapıların inşaat alanına göre yüzde 55’i konut yatırımı. İlk 3 aydaki izinlerle 279 bin daire inşa edilecek.
Başbakan faiz indiriminde ısrarında (kendi konumu itibariyle) haklı. Sadece faize karşı olduğu için değil, başında bulunduğu Hazine ülkenin en büyük borçlusu durumunda olduğu için haklı.
Hükümetin (Hazine’nin) son borç raporuna göre, Hazine 2014 yılının son 4 ayında ortalama yüzde 10.8 faiz ile borçlanmış. 2013 yılında Hazine’nin ortalama borçlanma faizi yüzde 7.6 idi.
Başbakan faize karşı. Cari faizin yüksek olduğunu tekrarlıyor. İyi de o zaman Başbakan (Başbakanın Hazine’si) borçlanırken neden yüzde 10.8 oranında faiz ödüyor? Çünkü daha az faiz ödemeye kalkarsa borç para bulamıyor.
Kim istemez ülkede faizin düşük olmasını. Bizim Hazine’nin de 10 yıl vadeli tahvil çıkararak ABD gibi yüzde 2.54 faiz ile, Japonya gibi yüzde 0.6 faiz ile borçlanmasını. Geliniz görünüz ki, diğer birçok etken yanında özellikle iki etken, enflasyon ve cari açık büyüklükleri devletlerin 10 yıllık faiz oranlarının ne olacağını belirliyor.
Hazine ‘zor’ durumda
Bu yazının altında The Economist kaynaklı bir tablo var. Tabloda Türkiye’nin milli gelirine göre cari açık oranı yüzde 6.1 olarak gösterilmiş. Enflasyon yüzde 8.9 olarak alınmış. On yıl vadeli Hazine tahvili faizinin yüzde 9.40
A kdeniz’de 25 Mayıs tarihinde mavi yüzgeçli orkinos avı başladı.
Orkinos, bir çeşit tuna/ton balığı. Ton balıklarının en makbulü. Japonlar tarafından çiğ olarak yeniyor. Akdeniz’de yakalanan mavi yüzgeçli orkinosların tamamı Japonya’ya ihraç ediliyor.
Bizim taze ve konserve olarak yediğimiz ton balıkları mavi yüzgeçli ton balıklarından farklı türde balıklar. Genelde Ege kıyılarında avlanan tombik diye adlandırılan tür ton balıkları.
Uluslararası bir örgüt mavi yüzgeçli orkinos avını sınırlıyor. Düzenliyor. Getirilen sınırlamaya göre Akdeniz’de bir sezon toplam 13.500 ton orkinos avlanabiliyor. Toplam av miktarına göre ülkelerin av kotaları belirlenmiş durumda.
Türkiye’nin kotası yılda 556 ton. AB ülkelerinin kotası 7.938 ton. Fas’ın 1.270, Tunus’un 1.057, Libya’nın 937 ton avlanma kotası var.
Av süresi daha yeni başladı
Merkez Bankası dün 2014 yılının ilk Finansal İstikrar Raporu olan mayıs ayı Finansal İstikrar Raporu’nu yayımladı.
Finansal istikrar deyimi, finansal piyasalarda ve bu piyasalarda faaliyet gösteren kurumlarda ve de ödeme sistemlerinde, istikrarı ve şoklara karşı dayanıklılığı anlatmak için kullanılan bir deyimdir.
Merkez bankaları para politikalarını oluştururken, bir bütün olarak finansal sistemin istikrarını gözetmek ve sistemi etkileyen ve risk yaratan gelişmeleri değerlendirmek zorundadır.
Bizim Merkez Bankamız yılda 2 defa finansal piyasalardaki gelişmeleri ve bu konudaki değerlemeleri gösteren raporlar yayımlıyor. Bu raporlara Finansal İstikrar Raporları deniliyor.
Dün yayımlanan raporda, son altı ayda, finansal sistemimizin içerideki ve dışarıdaki risklere karşı dayanıklı yapısını koruduğu belirtiliyor. Olası riskler konusunda önemli bir değişikliğin olmadığı anlatılıyor.
Ne bilgiler veriliyor?
ABD kaynaklı haberlerden öğreniyoruz ki ABD Kongresi’nin izniyle 179 milyon dolara 48 torpido satın alıyoruz. MK48 torpidoları “yeni nesil” denizaltılarda kullanılacak.
Ordumuz için neleri kaça satın aldığımızı bizlere haber veren olmuyor. Ama yabancılar bu konulara pek meraklılar. Her konuda “ıcığına cıcığına kadar” bilgi veriyorlar.
Torpido nedir? Yeni nesil denizaltı nedir? Bu torpidolar ne işe yarayacak? Yabancı kaynaklardan derlediğim bilgileri sayın okuyucularıma arz edeceğim.
Torpido, dümeni ve pervanesi bulunan, suyun altından veya üstünden suya atılan, dümenini ve pervanesini kullanarak hedefine ilerleyen, patlayıcı bir su altı silahıdır. Genel olarak denizaltılarda kullanılır.
MK48 tip torpidolar Amerikalılar tarafından Sovyet nükleer denizaltılarına karşı geliştirilen üstün güçlü torpidolardır. Devamlı olarak yenilenen ve güçlendirilen bu torpidolar 5.80 m boyunda 53 cm çapında 1.6 ton ağırlığındadır. Jet motorlarıyla suyun 800 m altında 55 km süratle hareket ederek hedefi bulmaktadır.
(Bu torpidolara sadece ABD, İngiltere, Kanada ve Brezilya deniz kuvvetleri sahip.)
Amerikan haber kaynaklarında Türkiye’ye MK48 torpidolarının Cerbe sınıfı 214 TN
Merkez Bankası’nın temel amacı fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek. Faiz, fiyat istikrarını sağlamak için kullanılabilen en önemli silah.
Her ülke kendi ekonomisinin durumuna göre faiz silahını farklı biçimde kullanır.
Şimdilerde sanayileşmiş ülkelerde merkez bankalarının derdi ekonomiyi harekete geçirmek. İşsizliği önlemek.
Bu ülkelerde enflasyon ve büyüme oranları düşük. Piyasaya bolca para akıtıldığı halde bu parayı harcayan yok. O nedenle sanayileşmiş ülkelerde merkez bankaları faizi sıfıra kadar geriletti. Beklenti, paranın harcanarak ekonomilerin canlanması.
Türkiye’nin özel bir durumu var. Bizde iç tasarruf düşük. Dışarıdan döviz girişinin devam etmesi gerekiyor. Faiz ucuz olduğunda hem içeride ithalata dayalı tüketim artıyor, hem de TL’den dövize geçiş artıyor. Döviz girişinin yavaşlaması ve döviz talebinin artması sonucu döviz fiyatı normal ölçülerin üzerinde yükseliyor. Döviz fiyatı yükselince maliyet artışlarına dayalı enflasyon sorunu ortaya çıkıyor.
Merkez Bankası faizi hızla aşağıya çekemiyor. Faiz indirildiğinde iç talep canlanacak, döviz fiyatının yükselmesine rağmen ithalat artacak, cari açık büyüyecek. Talep enflasyonu sorunu ortaya çıkacak.
Bu
Soma’da 301 madencinin kaybının acısını unutamıyoruz. Ama bir gerçek var. Soma’daki ve ülkenin diğer yörelerindeki kömür madenlerinde binlerce işçi çalışmayı sürdürüyor. Sürdürecek. Linyit yakan yeni santrallerin kurulması nedeniyle yeni kömür madenleri işletmeye açılacak. Yeni madenlerde çalışmak için binlerce yeni işçi alınacak.
Açık anlatımıyla, kömür madenciliği riskli, madenleri kapatalım; kömür madenlerinde çalışanlara başka sektörlerde iş bulalım, kömür madeninde çalışmasınlar diye bir şey yok.
Ama çok önemli bir şey var. Mademki kömür madenlerinin sayısı artacak, mademki madenlerde istihdam artacak, o halde öncelikle can güvenliğini sağlayacak düzenlemeleri yapmamız gerekiyor.
Soma’da facianın meydana geldiği kömür madeninden çıkarılan kömür kamuya ait elektrik santralinde kullanılıyordu. Santralin kömür yakan 990 MW gücündeki ünitelerinde günde 22 bin ton kömür yakılarak yılda 7 milyar kWh (2013 Türkiye üretiminin yüzde 3’ü dolayında) elektrik üretiliyordu.
Yeni kömür ocakları açılıyor
Şimdilerde bir özel sektör sermaye grubu, bu santralin yanına, kömür yakan yeni bir santral kuruyor. Bu yeni santralin kömür ihtiyacı için ocak açacak. Yer altından linyit