Çok büyük bir maden kazası yaşadık. Çok sayıda çalışanımız öldü. Yaralandı. Üzüntümüz büyük. Ölenlere rahmet, yaralılara şifa diliyoruz. Kurtulanlara geçmiş olsun diyoruz.
Ama olan biteni söylemle geçiştirmek, söylemle vakit harcamak yerine artık eyleme geçme vaktidir.
Eylem, (1) Öncelikli eylem, (2) Daha sonra da yapısal önlem olarak 2 aşamalı olmalıdır. Öncelikli eylem, ateş düşen hanelerin dertleriyle ilgilenmektir.
Ölen, yaralanan işçiler ekmek parası için bu riskli işte çalışıyorlardı. Onların hanelerindeki tencere her ay eve getirdikleri 1.200-1.500 TL ile kaynıyordu. Çocuklarının sütü bu parayla alınıyor, çocukları bu parayla okula gidiyordu.
Şimdi hanelerde yas var, acı var. Sadece evin reisi ölmedi. Hane babanın acısını yaşarken, parasızlığın yükü altında ezilecek.
Geride kalanlarla ilgilenelim
Soma’daki faciada hayatını kaybeden madencilerimize Allah’tan rahmet, geride kalan ailelerine başsağlığı ve yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum. Acımız çok büyük...
Günümüzde, sanayileşmeyi geride bırakıp teknolojiye geçen Avrupa ülkeleri, demir - çelik ve kömür madenlerini kapattı. Sanayileşmede demir - çelik ve kömür çok önemli madenlerdi. İkinci Dünya Savaşı, bir bakıma Avrupa ülkelerinin bu madenleri paylaşma savaşı idi. Savaş bitince oluşturulan Demir-Çelik ve Kömür Birliği önce AET’nin, nihayet AB’nin kuruluşuna yol açtı.
Biz de sanayileşmede başarılı olarak teknoloji aşamasına adım attıktan sonra, verimsiz ve de zor - tehlikeli kömür madeni işletmeciliğinden vazgeçeceğiz.
Herkes kaçardı...
Bizim kömürümüz (1) Düşük kaliteli - Isı değeri düşük (2) Toprağın çok altında. Bunun için yeraltı işletmeciliğine ihtiyaç var.
Kömürde 3 farklı işletme türü var. (1) Açık maden işletmeciliği. Madenin üzerindeki toprak tabakası alınıyor. Daha sonra maden makinelerle çıkarılıyor. (2) Burgu işletmeciliği. Fazla derinde olmayan maden burgu ile çıkarılıyor.(3) Yer altı işletmeciliği. Yer altı işletmeciliğinde derinlik ve madenin tabaka kalınlığı önemli. Derin olmayan ve
Cari açık ne olmuş da azalmış? diye sual eden olmaz ise, cari açığın geçen yılın aynı dönemine göre 5 milyar dolar azalması olumlu bir gelişme olarak alkışlanabilir. Geliniz görünüz ki, bu olumlu gelişme tamamen “altın”a dayanıyor.
-- 2013’ün ilk 3 ayında altın ithalatı, altın ihracatından 2.7 milyar dolar fazla idi. Bu yıl ihracat ithalatın 2.5 milyar dolar üzerinde. Sonuç olarak altın ticareti cari açıkta 5.2 milyar dolar küçülmeye yol açtı. Demek ki, altının olumlu etkisi hariç ilk 3 aylık cari açık ile geçen yılın cari açığı aynı.
- Cari açık aynı da finansmanı çok kötü. Yılın ilk 3 ayı “Sermaye Hareketi” ile ülkeye net döviz girişi olamadı. Tersine, net 39 milyon dolarlık döviz çıkışı var. Portföy yatırımlarından 2.4 milyar dolar, kredilerden 713 milyon dolar net çıkış, doğrudan sermayede 3.1 milyar dolar net giriş gerçekleşti. Böylece net 39 milyon dolar döviz çıkışı oldu.
- 3 ayda açık 11.4 milyar dolar. Döviz girişi yok. Çıkış net 39 milyon dolar. İyi de... Açık nasıl kapatıldı?
Allah nereden geldiği belli olmayan dövizi eksik etmesin. 3 ayda Türkiye’ye 6.6 milyar dolar döviz girdi. Geçen yılın ilk 3 ayında ülkeden nereye gittiği belli olmayan 3.8 milyar dolar
Ahmet Hamdi Gül, 1925 doğumlu. Kayseri Tayyare Fabrikası “Balkanların ve Ortadoğu’nun ilk ve tek tayyare fabrikası” iken, bu fabrikaya işçi olarak girmişti. Fabrikada, “tesviye atölyesinde ustabaşılığa” kadar yükselmişti. Tayyare fabrikası çöker hale gelince 1972 yılında fabrikadan ayrılan üç arkadaşıyla birlikte “Teksan” adıyla bir atölye kurarak makine parçaları ve kalıp üretmeye başlamıştı. Ben Ahmet Hamdi Gül ustayı küçük atölyesinde çalışırken tanıdım. Çayını içtim. Sohbet ettim.
Ahmet Hamdi Gül, alın teriyle kazandığı parayla iki oğlunu, kızını okutmuştu. Oğlunun biri makine mühendisi olmuştu. Bir süre babasıyla birlikte çalıştı. Şimdilerde Organize Sanayi Bölgesi’nde bir tesisin sahibi. Öbür oğlu Abdullah Gül politikaya atıldı. Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturdu. Cumhurbaşkanı oldu.
Kayseri Tayyare Fabrikası ve Kayseri Sümerbank Dokuma Fabrikası, Kayseri’nin kalkınmasının altyapısını oluşturan tesislerdir. Kayseri sanayiini bu fabrikalarda yetişenler kurdu, büyüttü.
Ahmet Hamdi Gül Usta’nın oğlu Cumhurbaşkanı Sayın Gül dün Kayseri’de 430 milyon dolar ödeyerek satın aldığımız A400M uçağının teslim törenine katıldı. Milli Savunma Bakanı, Genelkurmay
New York
Rahmi Koç, geçen hafta sonu Selin Kök ile yaptığı söyleşide, “Simit en sevdiğim yiyecek. Amerika’da Simit&Smith markasıyla mağazalar açtım” demiş. Gazetedeki söyleşiyi okuyunca “araştırmacı gazeteci” olarak yollara düştüm...
New York kazan, ben kepçe, Simit&Smith mağazalarını aramaya başladım. New York’ta 4 Simit&Smith mağazası varmış. Aşağı yakada, City Hall’a yakın Worth Steet üzerindeki mağazaya gittim.
Kocaman bir mekân. Karşıda upuzun satış tezgâhı uzanıyor. Tezgâhın önünde sıra sıra masalar var.
Tezgâhın üzerinde camlı bölümün arkasına bizim bildiğimiz sokak simitlerini dizmişler. İki cins simit var. Bir bölümü susamlı sokak simiti. Diğerleri esmer buğday ile yapılmış. Simitlerin tanesi 1.85 dolar.
Simit hamuru ile üzerleri susamlı, sandviç ekmeği büyüklüğünde top simitler ve çubuk simitler yapmışlar. Onların da fiyatı aynı.
New York
Geçen perşembe açılan 3’üncü New York Frize Sanat Fuarı bu akşam kapanıyor. Fuara önceki yıllarda Türkiye’den Rampa ve Rodeo galerileri katılmıştı. Bu yıl Leyla Tara Suyabatmaz’ın Rampa’sı yanında fuara katılan ikinci Türk galerisi Derya Demir’in NON galerisi oldu. Koskoca fuarda iki kadın galericimiz var.
Rampa’da yönetici Esra Sarıgedik Öktem, Gülsün Karamustafa, Nilbar Güreş, Erinç Seymen ve Ergin Çavuşoğlu’nun eserlerinin ilgi gördüğünü söylüyor. NON’da Meriç Algün Ringborg’un bir video işi ile renkli cilt kapağı bezlerinden yaptığı yerleştirmeleri sergileniyor.
New York’taki Paul Kasmin Gallery’nin standında Taner Ceylan’ın yeni deseni sergileniyor.. Büyük boy ve büyük emekle hazırlanan eserin sanatseverlere takdimi için Taner Ceylan ile yapılan söyleşiyi dinledik.
Londra’dan New York’a
Türkiye’de 20 milyar dolarlık bir “nalburiye” pazarı var. Yeni adıyla ”Yapı Malzemeleri Pazarı”.
Böyle bir pazar, esnafa, “Nalbur Ali Efendi”ye bırakılır mı? Devler ne güne duruyor?
Dünyanın en büyük nalburiye devleri Türkiye’de dükkân açtı: AS2000, Mr. Bricolage, Planet, Leroy Merlin, Praktiker, bauMax, Bauhaus... Şu an sadece Bauhaus’ın dükkânları çalışıyor. Diğerleri kapattı, gitti. Şimdilerde pazarın 3 büyüğü Tekzen, Koçtaş ve Bauhaus...
Pazarın önemini ilk keşfeden Mehmet Okumuş oldu. 1994’te Amerikan ACE Hardware ile ortaklaşa AS2000 adıyla ilk yapı marketini açtı. İflas edince 1999’da kapandı. 1995’de Alman Götzen, Tekfen Grubu ile ortak Tekzen adıyla yapı market kurmak için pazara girdi. Kısa süre sonra Götzen ortaklıktan ayrıldı. Şimdilerde Tekzen yüzde yüz yerli sermayeyle iş yapıyor. 50 ilde 85 mağazası, 14 ekspres şubesi var. Mağazalarının alanı 200 bin metrekare. 70 bin çeşit ürün satıyor.
Marketler 20 yaşında
1996’da Koç grubu, İngiliz Kingfisher ile Koçtaş’ı kurmaya başladı. Şimdilerde 21 ilde 41 mağazası var. Mağazaların toplam alanı 210 bin metrekare.
Önce 10 yıl önce sipariş ettiğimiz 4 Awacs erken uyarı uçaklarının ikincisini de teslim aldık. Üçüncü bu yıl içinde, dördüncü gelecek yıl gelecekmiş. Yabancılar bu uçaklara erken uyarı uçağı diyorlar ama biz ”Barış Kartalı“ adını taktık. Dördüne 1.5 milyar dolar ödeyeceğimiz bu uçaklar 24 saat havada kalacak. Benzin ikmalini başka uçaklar yapacak. Hudutlardan kuş uçurtmayacaklar. Havada uçan kuştan bile Ankara’nın haberi olacak.
İlk Awacs’ın teslim töreninde konuşan Başbakan’dan öğrendik ki, uzun süre karara bağlanamayan genel maksat helikopter projesi için imza atılmış durumda. İlk parti 109 Amerikan Skorsky helikopteri için 3.5 milyar ödeyeceğiz.
Daha önce imzalanan T-129 Agusta Westland atak helikopterleri projesinin maliyeti ise 3 milyar dolardı. Ayrıca Sea Hawk deniz helikopterleri alıyoruz. 557 milyon dolar ödeyeceğiz.
Koca Yusuf ‘bedava’ gelmedi
Geçenlerde de Koca Yusuf geldi. Yabancıların Herkül A400M diye adlandırdıkları bu yeni tip koca gövdeli uçakların üretimine yeni başlandı. Türkiye Fransa’dan sonra bu uçaklardan birine sahip olabilen tek ülke. 10 Koca Yusuf siparişimiz var. 1.3 milyar euro da bu uçaklara ödüyoruz.
Önceki gün Başbakan’ın başkanlığında