Dünya ham petrol fiyatını, içerideki tüketici ise benzin, mazot fiyatını izliyor. Ham petrol kendi kendine benzine, mazota dönüşmüyor. Ham petrol rafinerilerde işlendikten sonra benzin, mazot oluyor.
Akdeniz’de 53, Karadeniz’de 18 rafineri var. Bizde ise, İstanbul, İzmir (Aliağa), Kırıkkale ve Batman’da (şimdilik) 4 rafineri ham petrol işliyor. İstanbul (1961) ve İzmir (1972) rafinerilerinin ham petrol işleme kapasitesi 11 milyon ton. Kırıkkale’nin (1986) 5 milyon ton, Batman’ın (1955) 1.1 milyon ton. Rafinerilerin toplam ham petrol işleme kapasitesi 28.1 milyon ton. Bu 4 rafineriyi de Tüpraş işletiyor.
Tüpraş 1983 yılında devlete ait rafinerileri işletmek için kurulan bir kamu iktisadi teşebbüsü iken, 2005 yılında özelleştirme ihalesinde 4.1 milyar dolar teklif veren Koç-Shell grubunun yönetimine geçti. Halen sermayesinin yüzde 49’u Koç Grubu’nun Yüzde 2’si Shell’in. Yüzde 49’u halka açık. Tüpraş yönetimi satın almadan sonra tesisin yenilenmesi ve kapasite artırımı için 9 yılda toplam 5.2 milyar dolar yatırım yapıldığını belirtiyor. Bu yatırımın 3 milyar dolarlık bölümü, yeni tamamlanan fuel oil dönüşüm tesisi için yapılan yatırım.
Talebi karşılamak zor
Petrolün
Yeni yılda dolarda ‘birden’ tırmanış beklemeyen Güngör Hoca, ‘baba oyuncular’ın dolar beklentisinin yıl sonu için 2.25 TL, 2015 ilk aylar için ise 2.40 TL olduğunu söylüyor ancak hatırlatıyor: “Bu sadece bir tahmin...”
Geçen hafta sonu, piyasa birden dalgalandı. Güne 2.27 TL’den başlayan dolar fiyatı 4 kuruş artarak 2.31’e kadar yükseldi. Halbuki dolar fiyatı 5 Eylül’de 2.15 TL’ye kadar inmişti.
Ne oldu da dolar fiyatı birden harekete geçti? Dolar yükselmeye devam edecek mi?
Ayşe Hanım Teyzem’in derdi “gelirinin artıp artmayacağı, enflasyon karşısında yaşamını nasıl sürdüreceği”... Kızının merakı, “İşvereninin yıl sonu işten çıkarılacaklar listesinde adının olup olmadığı”... Damadının korkusu, “Market rekabeti karşısında işyerinin kapanması”...
Onlar doğrudan döviz fiyatı ile, faiz oranı ile, borsa ile ilgilenmiyorlar ama sonunda döviz fiyatı, faiz oranı ve borsadaki hareket onları etkiliyor.
Piyasanın çalkalandığı dönemlerde olan biteni anlayabilmek için Çarıklı Borsacı Ali Bey’i ararım. (Daha önceki yazıları okumayanlara bilgi arz edeyim: “Çarıklı Erkân-ı Harp” diye adlandırılan Anadolu insanı nasıl ki “alaylı” olduğu halde her bir şeyden bilgi sahibi olur ise,
İstanbul başta olmak üzere, birçok şehrin 1900’lü yıllar öncesi görüntüleri bugünlere, dönemin “Saray Fotoğrafçıları “sayesinde gelebildi.
1850’lerden sonra değişik yollardan ve değişik vesilelerle İstanbul’a gelen ve saray tarafından himaye edildikleri için “Saray Fotoğrafçıları” olarak adlandırılan Abdullah Biraderler (Vive, Hovsep Abdullahyan ve Kevork), Kargopoulo, Sabah&Joallier ve Berggren bunların en önemlileridir. Zamanın padişahları Abdülaziz ve II. Abdülhamit bu fotoğrafçıları değişik yollardan destekledi.
Dönemin diğer “Saray Fotoğrafçıları” kadar sarayın desteğine mazhar olamayan, fakat diğer fotoğrafçılardan daha fazla şehir görüntülerini fotoğraflayan Berggren’in (1835-1920) koleksiyonunun çok büyük bir bölümü bugün “Burak Müzayedecilik” tarafından açık artırmayla satılacak.
Burak Temiz isminde genç bir meraklı, zaman zaman düzenlediği müzayedelerle eski fotoğrafların, belgelerin, objelerin, kitapların, hat ve gravürlerin meraklılara ulaşmasına aracılık ediyor. Bu müzayedelerden bugüne kadar tek bir şey alamadım ama her müzayede için bastırılan katalogları dikkatle okurum. Bu kataloglar eski tarihi anlamama, geçmişte olan biteni öğrenmeme yardım ediyor.
İyi haberler: (1) Döviz açığımız küçülüyor. (2) Döviz açığını kapatmak için döviz bulmakta zorlanmıyoruz. Açığımızdan fazla döviz bulabiliyoruz.
Kötü haberler: (1) Döviz açığının küçülmesinin nedeni, ne üretimin ithalat bağımlığının azalmasına ve ne de ihracat patlamasına dayanıyor. Açığı azaltan iç talebin kısılması. (2) İç talebin kısılması için frene basıldıkça döviz açığı küçülüyor ama, büyüme de yavaşlıyor.
Komşuda pişer, bize de düşer:
(1) Petrol fiyatları geriliyor. Bizim petrol faturamız küçülecek. Bu sayede döviz açığımız daha da küçülecek.
(2) Önümüzdeki dönemde AB parasal büyümeyi sürdürür ise, AB pazarı canlanır ise, ihracatımızda artış olur.
2013 Ekim ayında cari açık (döviz açığı) 3 milyar 286 milyon dolardı. Bu Ekim’de 2 milyar 27 milyon dolara geriledi. 2013 yılının ilk 10 ayında açık 52 milyar dolardı. Bu yılın ilk 10 ayında 33 milyar dolara geriledi.
2014 yılının ilk 9 ayında ekonomi yüzde 2.8 büyüdü.
Büyümeyi üçer aylık (çeyrek) dönemler itibarıyla ve yıllık izliyoruz. Çeyrek dönemlerdeki büyüme yıllık büyüme oranını belirliyor.
2014 yılı birinci çeyrekte yüzde 4.8, ikinci çeyrekte yüzde 2.2 büyümüştük. Üçüncü çeyrekte (haziran-temmuz-eylül aylarında) büyüme yüzde 1.7 oranına geriledi.
Sonuç olarak, 9 aylık büyüme yüzde 2.8 olarak gerçekleşti. 2013 yılında 9 aylık büyüme yüzde 4 idi. Yıllık büyüme yüzde 4.1 olmuştu.
2014 yılı üçüncü çeyreğinde ekonominin yüzde 3 dolayında büyüdüğü tahmin edilirken, üç aylık büyüme oranının yüzde 1.7 olarak açıklanması sürpriz oldu.
Aralık ayı içindeyiz. Son çeyreğe girerken otomotiv ve beyaz eşya piyasası ile giyim eşyası talebinde canlanma işaretleri var ama kapasite kullanımı göstergeleri ve sınai üretim endeksi üretimde hızlı bir artış işaretini vermiyor.
Türkiye’de banka kredilerinin milli gelire oranı yüzde 71 dolayında. Banka kredilerinin büyüklüğü, milli gelir büyüklüğüyle karşılaştırılarak değerlendiriliyor.
Banka kredilerinin milli gelire oranı İspanya, Portekiz ve İngiltere’de yüzde 200’ün üzerinde. Yunanistan ve İtalya’da yüzde 150 dolayında. Almanya’da yüzde 120, Fransa’da yüzde 133, ABD’de ise yüzde 232 oranında.
Banka kredileri, ekonomi çarklarının dönüşünü hızlandırma etkisine sahip. Kullanma şekline göre yatırımları, üretimi, tüketim ihracatını artırıyor. Büyümeyi sağlıyor.
Bankaların kredilerini artırabilmeleri, kaynak bulabilmelerine bağlı. Bankalarda özkaynak önemli, özkaynağın bankaların yükümlülüklerine göre büyüklüğü (oranı) önemli ama bankalar faizle topladıkları paraları faizle kullandıran kuruluşlardır.
Kredilerini artırabilmeleri için bir yerlerden para bulmaları gerekir. Bankaların kaynaklarının temelini ülkenin tasarrufları oluşturur. Daha sonra da küresel piyasalardan borçlanırlar.
Yüzde 35-40 yabancı para
Sanayi üretiminde yavaşlama var. Ekim ayında takvim ve mevsim etkisinden arındırılmış sanayi üretim endeksi, tüm sanayi sektöründe üretimin bir ay önceye göre yüzde 1.8, imalat sanayii üretiminin ise yüzde 1.7 oranında gerilediğini gösteriyor.
Her ayın kendine göre özelliği var. Çalışma günleri sayısı ve mevsim şartları üretimi etkiliyor. İşte bunun için aylık değişimler (1) Takvim etkisinden, (2) Takvim ve mevsim etkisinden arındırılarak 2 farklı kapsamda değerlendiriliyor.
* Ekim ayında takvim etkilerinden arındırılmış endekse göre sanayi üretimi bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2.4 oranında arttı.
* Takvim ve mevsim etkilerinden arındırılmış endekse göre ise bir önceki aya göre yüzde 1.8 oranında geriledi.
Milli gelir oluşumunda tüm sanayi kesiminin katkısı var ama esas katkıyı imalat sanayii yapar. Bu nedenle imalat sanayiindeki üretim değişimi önemlidir.
* Ekim ayında takvim etkisinden arındırılmış endeks rakamları ile imalat sanayii üretimi bir yıl öncenin aynı ayına göre yüzde 2.0 büyüdü.
* Takvim ve mevsim etkilerinden arındırılmış endekse göre bir önceki ayın yüzde 1.7 oranında gerisinde.
Petrol neden ucuzluyor? Bir ‘tüketici’, saf ve bakir bir Anadolu çocuğu olarak merak ediyorum. Ona soruyorum, buna soruyorum. Rivayet muhtelif. Kimi talep düştü diyor. Kimi, Çin’de ekonomi yavaşladı diyor. Kimi Avrupa’da durgunluk var diyor. Kimi de ABD’nin kaya gazı üretimindeki artış nedeniyle petrol talebinin azaldığını anlatıyor.
Uluslararası Enerji Ajansı (International Energy Agency), US Energy Information Administation, OPEC, OECD gibi kuruluşlar dünyada petrol arz ve talebi ile ilgili bilgileri yayınlıyor.
Bu kaynaklardan öğrendiklerimi sayın okuyucularıma arz edeceğim:
- OECD verilerine göre, dünyada günlük petrol üretiminde OPEC ülkelerinin toplam üretimdeki payları yüzde 40 dolayında. Kalan petrolü diğer ülkeler üretiyor.
- OECD verilerine göre, günlük toplam üretim 2013 yılında 90.1 milyon varil, toplam talep 90.4 milyon varil idi. 2014 yılı için tahmin günde 91.9 milyon varil üretim, 91.3 milyon varil tüketimdi.
Arz telep değişmedi (gibi!)
- Uluslararası Enerji Ajansı, üçer aylık dönemler itibariyle günlük üretim ve tüketim rakamlarını veriyor.