Ayşe Hanım Teyzem’e yılbaşı tebriğine gittim. Kahve ikram etti. Çikolata ikram etti... “Son günlerde devamlı halkın lükse düşkünlüğünden söz ediliyor... Kadın elbiselerinden, çantalarından, erkek saatlerinden söz ediliyor... Halk lükse düştü, para biriktirmiyor deniliyor. Biz gelirimizle zor geçiniyoruz. Gelir artışımız enflasyonun gerisinde... Neler oluyor? Anlat da ben de anlayayım“ dedi.
Kendime görev çıkardım. Yılbaşı sonrası düştüm İstanbul sokaklarına, Eyüp, Laleli, Mahmutpaşa, Kapalıçarşı, Nişantaşı, Bağdat Caddesi, İstiklal Caddesi dolaştım.
Ünlü ünsüz birçok markanın satıldığı mağazalara girdim. Bu arada halkımızın durumunu gösteren rakamları derledim. Ayşe Hanım Teyzem’e, 2015 yılı başında çarşı-pazar durumunu arz etmek için bir çalışma yaptım. Sayın okuyucularıma çarşı, pazar durumunu arz edeceğim.
Hakiki yün sudan ucuz!
Mahmutpaşa’da Sahara mağazasının vitrinindeki manken dikkatimi çekti. Mankene beyaz smokin girdirilmiş. Merak bu ya, görevliye sordum “Bu smokin kaç para?” dedim. Görevli “Hocam komple 300 TL. Gömlek, papyon, kuşak, kol düğmeleri, çorap... Komple... Sadece ayakkabısı yok” dedi. Ekledi. “Hocam bu Nişantaşı’nda Damat mağazasında
ABD Merkez Bankası Fed, Avrupa Merkez Bankası ECB?faizi indirir mi, bindirir mi? Doların euro’ya karşı değeri ne olur? Rusya ne yapar? Çin’de büyüme yavaşlar mı? Kredi değerlendirme kuruluşları Türkiye’nin notunu değiştirir mi? Merkez Bankası faizi ucuzlatır mı? İhracat tekrar artışa geçer mi? İnşaat sektörü canlılığını korur mu? Büyük kamu projelerinde finansman sorunu çözülür mü? Özelleştirme ve kamu varlığı satışları devam eder mi?
Büyümede sorun yaşanır mı?
Bunlar 2015 yılında Türk ekonomisiyle ilgili haberlerin, ekonominin durumunu konuşanların, politikacıların, iktisatçıların, bankacıların ana konuları...
Ne var ki Ayşe Hanım Teyzem için önemli olan “Hatice değil, netice”dir.
Ayşe Hanım Teyzem ve Ali Rıza Bey Amcam, Türk halkının yüzde 90’lık kesimini oluşturanların arasında yer alıyor. Bu kesim “sessiz çoğunluk”... Bu kesim, Anadolu’nun “bir lokma-bir hırka” kanaatkârlığı veya “vurdumduymazlığı” baskısı altında sesini çıkarmayan veya çıkaramayan ama yaşam savaşı veren kesim.
Ayşe Hanım Teyzem’in, Ali Rıza Bey Amcam’ın kamuda çalışan çocukları, damatları, gelinleri, maaşları ne olursa olsun sosyal güvenceye, iş güvencesine sahip. Ama özel sektör çalışanları 2015
Her toplumda üç çeşit insan türü vardır. (1) İnsanların yüzde 90’ı öğrenmek ve kendini geliştirmek gibi garip (!) duygu ve dürtülere aldırmazlar. Ve de geldikleri gibi giderler. (2) Yüzde 2’si öğrenir ve öğrendiklerini başkalarına öğretirken, her şeyi sorgular ve sorunlara çözüm ararlar. (3) Geri kalan yüzde 8’i mi? Onlar da yüzde 90’a yukarıdan bakar, yüzde 2’yi ise haset ve gizli bir hayranlıkla izlerler.
Siz hangi kesimdesiniz? Önümüzdeki yıl hangi kesimde olacaksınız? Kimleri yanınızda görmek, kimlere katılmak istiyorsunuz? O halde ne duruyorsunuz? Önünüzde sadece 365 gününüz var...
2005 yılının başında, dostum Cüneyt Koryürek’in gönderdiği kartta bunlar yazıyordu... Koryürek’ten her yılbaşı benzer kartlar alırdım. Bir yıl sonra, 2006’da bir şey gelmedi. Aradım.
(Cüneyt Koryürek (1931-2008) Ankara Koleji’nde ve Kaliforniya’da Fresno State College’de okudu. 1960’da tanıdım. İyi dostumdu. Turkish Daily News’ün yazı işleri müdürlüğünü yaptı. Delta Ajansı’nı kurdu. Üniversitede gazetecilik ve halkla ilişkiler dersi verdi. 2008 yılında İstanbul’da bir trafik kazasında öldü.)
İlgi yok/kart yok
“Bundan sonra benden kart yok” dedi. Ve anlattı. “Her yıl yaklaşık 250
31 Aralık gecesi, bir yılın sona erdiği, bir başka yılın başladığı gece.
31 Aralık gecesinde bir yılın bitmesinin, bir başka yılın başlamasının milattan önce 45 yılına kadar uzanan bir geçmişi var.
Bu gecenin herhangi bir dinle, bu arada Hıristiyan diniyle, İsa’nın beden alarak dünyaya gelişiyle ilgisi, ilişkisi yok.
31 Aralık milattan önce, Roma dönemindeki takvim düzenlenmesinde yıldönümü olarak kabul edildi.
Eski Roma’da günlerin sayılmasında kargaşalık yaşandığı için Jül Sezar’ın emriyle bir düzenleme yapıldı.
Milattan önce 45 yılında (Jül Sezar’ın adına gönderme yapılarak) “Jülyen Takvimi” uygulanmaya başlandı. İşte ilk olarak bu takvimde yeni yılın başlangıcı 1 Ocak olarak belirlendi.
Ulaştırma Bakanı geçen hafta üçüncü havaalanının yapılacağı bataklıkta basın toplantısı düzenledi. ”Devletin kesesinden bir kuruş çıkmadan 10 milyar euro’luk alan yapılacak. Alanı yapanlar her yıl devlete 1 milyar euro ödeyecek... Böyle bir proje hangi ülkede var... Ama daha önce birinci köprüye, TV’ye karşı çıkanlar. Şimdilerde köprüden geçiyor, TV seyrediyor, sonra da üçüncü köprüye ve üçüncü havaalanına hayır diyorlar” dedi.
“Beni kimse anlamadı... Anlayanlar da yanlış anladı” derler ya... İşte o biçim.
Efendim, TV’ye hayır diyen plancılar, ”Yalap şalap siyah beyaz yayına başlamayalım. Doğru dürüst renkli yayın için yatırım yapalım ki siyah beyaz TV’ler halkın elinde kalmasın. TV göstericisi için sanayini kuralım ki ithalata bağlı kalmayalım” diyorlardı. Plancılar TV’ye hayır diyorlar diyerek yalap şalap deneme istasyonundan yayın başlatıldı. Siyah beyaz göstericiler çöpe atıldı. Yabancıların ürettikleri TV göstericilerini ithal etmek için oluk oluk döviz ödüyoruz.
Neden “hayır” dediler?
Köprüye hayır diyenler, İstanbul’un Nazım Planı yapılmadan köprü yapılırsa, Anadolu yakasındaki insanlar sabahları yataktan kalkar, köprüden geçerek çalışmaya Anadolu yakasına geçer.
Yılbaşı öncesi sizlere Noel Baba, yılbaşı, ağaç süsleme, hediye dağıtma konularında kısa hikâyeler anlatacağım. İnanmak, inanmamak size kalmış. Ben sadece anlatıcıyım...
Her yıl gündönümünde kutlanan Noel -Christmas gecelerinde Hristiyan ailelerin bacalarından içeri hediye atan, çocukları sevindiren kırmızı kürklü beyaz sakallı Noel Baba, aslında bizim Fethiye’li hemşehrimiz ‘Niko Efendi’dir.
Niko Efendi, 245 yılında bugünkü Fethiye kasabasının ötesindeki Patara şehrinde doğdu. O yılların en önemli devletlerinden Likya’nın başkenti ‘Xanthos’ta (bugünkü Kınık) eğitim gördü. Hristiyanlar arasındaki adete uyarak Kudüs’e gidip döndü. Myra (bugünkü Demre) şehrine yerleşti. 326 yılında da burada öldü. Niko Efendi din adamı değil ama papazlar onu Myra Piskoposu seçince, Niko Efendi oldu ‘St. Nicholas’... Yaşamı boyunca iyiliklerle insanları mutlu kıldı. Demre’yi kıtlıktan, gemicileri kazadan, masumları kötülükten kurtardı. Ölünce denize yarım saat uzaklıktaki ‘Kale’ bucağı yakınındaki tiyatronun bulunduğu yere gömüldü. Lahidinin, adını taşıyan kilise içinde olduğuna inanılır. St. Nicholas’ın namı Batı’da da yayıldı. Adına birçok kilise inşa edildi.
Hollandalı katkısı...
Tavuk çiftliklerinde 2013 yılında 16.5 milyar adet yumurta üretildi. Bu yıl üretilen yumurta sayısı 17 milyarı aşacak.
Tavuk çiftliklerindeki kafeslerde yumurtalık ırk tavuklarda 1 metrekare alana 16 adet tavuk konuluyor. Tavuklar 19’uncu haftada yumurta vermeye başlıyor. 65’inci haftada yumurta randımanı yüzde 72’nin altına iniyor.
Randımanı düşünce ekonomik olmadığı için bu tavuklar kesiliyor.
Tavuğa fazla yem ve fazla ışık verilse veya müzik dinletilse bile 25-27 saatten önce bir yumurta vermiyor. Yumurta döneminde bir tavuktan 300-320 yumurta alınıyor.
Yumurtalık tavuk sürekli ayakta durduğu ve gezindiği için kas yapısı gelişiyor. Bunun için yumurtalık tavuklar kesildiğinde etleri 1.5 saatte pişiyor. (Halkımız geç pişen bu yumurtalık tavukların çiftlik tavuğu olduğunu sanıyor.)
Canlı bir organizma
Yumurta canlı bir organizma. (Yemeyip, kümeste bırakırsanız, bir süre sonra içinden civciv çıkıyor!) Yumurtanın kabuğunda milyonlarca küçük delik var. Bu deliklerden yumurtanın içindeki hücreler nefes alıyor. Hücreler nefes aldıkça da yumurtanın içindeki yapı değişiyor. Bu yapı değişmesini biz yumurtanın lezzetinin kaçması, yumurtanın bozulması olarak adlandırıyoruz.
Birikimini dolar ve euro olarak değerlendirmek isteyenlerin, Türk bankalarının veya şirketlerinin yurtdışında satılan Eurobond’larını satın almaları (bankalarımız aracılığıyla) mümkün. Sayın okuyucularıma Türk bankalarının ve şirketlerinin Eurobond’ları konusunda bilgi vereceğim. İş Yatırım’ın bilgi notunda, Türk bankaları ile şirketlerinin yurtdışı piyasalarda işlem gören Eurobond’larının fiyat değişimleri açıklanıyor. Son notta dışarıda Eurobond’ları işlem gören Türk bankalarını ve şirketlerini saydım. Hiç de az değildi. 53 kuruluşun Eurobond’u yurtdışı piyasalarda işlem görüyor. Neyin ne olduğunu anlamak için İş Yatırım’ın sorumluları İlkay Dalkılıç ve Uygar Kurtbay’ın yardımlarını istedim. Öğrendiklerimi aktaracağım.
Bankalar döviz bonosu satıyor
Bankalar ve şirketlerin yurtdışında “kâğıt satarak“ (tahvil çıkararak) borçlanmaları genelde Eurobond ile borçlanma diye adlandırılıyor. Eskiden borçlanacak olan imzalı kâğıt çıkarır, borç verenin eline kâğıt verilirdi. Günümüzde borçlanma kâğıtsız, dijital ortamda oluyor.
Bonolar elektronik kayıt sisteminde alınıp satılıyor. Kayıtları uluslararası 2 büyük “Saklama ve Takas Kurumu” tutuyor. Satanın, alanın sicil numarası