“A’bicim, bize bi’ şey olmaz!”

9 Aralık 2015

Hani derler ya, “Gökten felaket yağsa bize bir şey olmaz!” İşte o durumdayız.

Şöyle etrafımıza bakalım da “halimize şükredelim”.

Bizim karşılaştığımız sorunların yüzde biriyle karşılaşan ülkeler “kıvranıp dururlarken” bize “kurşun işlemiyor”.

-Dört bir yanımız sorunlarla çevrilmiş durumda. Irak ve Suriye fokur fokur kaynıyor. İran ile ilişkiler limoni. Mısır ile, İsrail ile ilişkiler kesildi. Biz ne kadar sempati göstersek, Araplar biz karşı soğuk. Rusya ile arayı bozduk.

-Aşağıda, Kıbrıs Rum Yönetimi ile derdimiz var.

-Her nedense bir süredir ABD ve AB ülkeleri liderleri bize “yüz vermez oldular”.

-İçeride uzun süredir devam eden terör, canlandı. Belli illerde sokak çatışmaları sürüyor. İnsanlar ölüyor. Çatışmaların sürdüğü yerleşim yerlerinde ekonomi durdu.

-Her gün bir veya birden fazla şehidimizi törenle uğurluyoruz.

Yazının Devamı

İstanbul perakende Avrupa 4’üncüsü...

8 Aralık 2015

İstanbul, Avrupa’da en fazla perakende harcaması yapan şehirler sıralamasında 4’üncü sırada yer alıyor.

En fazla harcama yapılan şehir Londra: 224 milyar dolar. Moskova 175 milyar dolarla ikinci sırada, Paris 149 milyar dolarla üçüncü sırada yer alıyor. İstanbul’da yıllık harcama 68 milyar dolar. Madrid 42 milyar dolarla İstanbul’dan sonra geliyor.

İstanbul, Türkiye’de toplam perakende harcamalarının yapıldığı en büyük şehir. Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 20’si İstanbul’da yaşıyor, perakende harcamalarının yüzde 27’si İstanbul’da yapılıyor.

İstanbul’daki tüketicilerin özelliği genç olması. AB ülkelerinde tüketicilerin sadece yüzde 35’i 35 yaş altı genç tüketici ise, İstanbul’da 35 yaş altı tüketiciler, toplam tüketicilerin yüzde 60’ını oluşturuyor.

Yaşayan 20 milyon kişiye ek olarak İstanbul’a her yıl 10 milyon turist geliyor.

Alışveriş üç caddede

Cushman Wakefield Araştırma Grubu’nun İstanbul alışveriş caddeleri üzerine yaptırdığı araştırmaya göre, İstanbul’daki perakende ticaret 3 ana cadde üzerinde gerçekleşiyor. Bu caddeler Nişantaşı, İstiklal Caddesi ve Bağdat Caddesi. Avrupa’da perakende ticarette en yüksek cironun elde edildiği Londra’nın Oxford

Yazının Devamı

Rusya doğalgazı keserse yandık, bittik, öldük mü?

7 Aralık 2015

›› Türkiye’nin doğalgaz ihtiyacı sürekli artıyor. Bu ortamda Rusya krizi patladı. Alternatif boru hattı yolları ve gaz depolamada biz hep ağırdan aldık


›› Şimdilerde, ‘Gaz bulamazsak ne yaparız?’ diyerek dertleniyoruz. Şunu söyleyeyim: Gazsız olmaz. Hayat gaza bağlandı. Ne yapıp edeceğiz, o gazı bulacağız...

Rusya krizi çıkınca, bizde “Acaba Rusya doğalgaz musluğunu kapatır mı?” tartışmaları başladı. Madde madde anlatayım...

-Doğalgaz boru ile geliyor. Önce gaz satacak ülkeyi bulmak, sonra boru döşemek gerekiyor. Satıcı ülke bulunsa bile kısa sürede boru döşemek kolay değil.

-Türkiye’ye boru ile gelen doğalgazın 2014 yılında yüzde 65’i Rusya’dan geldi.

-Doğalgazda kısa süreli dalgalanmalara ve kesintilere çare için depolama tesisleri kurmakta geciktik.

-Alternatif olarak sıvı gazı depolayacak ve doğalgaza dönüştürecek 2 tesisin kapasitesini artırmakta zaman kaybettik. Bu nedenle, boru hatlarından gaz gelmez ise, açığı sıvı gaz ile kapatma şansımız pek yok.

İnşallah Rusya ile ilişkiler düzelir. İnşallah Rusya, doğalgaz musluğu ile oynamaz. Durup dururken, elektrikler kesilmez, sanayi durmaz, mutfaklardaki ocaklar sönmez, insanlarımız bu kış

Yazının Devamı

‘Yat’ta dünya üçüncüsüyüz

6 Aralık 2015

Ömer Malaz, “2015 yılında 30 metreden büyük yat inşasında Türkiye dünya 3’üncüsü” dediğinde inanamadım. “Top 10 Builder Nations” listesini gönderdi. Yatların büyüğü var, küçüğü var. Bunun için ülke sıralaması yapılırken, yıl içinde sipariş alınan ve üretimi biten 30 metrenin üzerindeki yatların boyları toplanıyor.

Dünya sıralamasını veren listeye göre 2015 yılında Türkiye’de 30 metrenin üzerinde yat üreten firmalar 44 yatı tamamlamışlar. 68 yat yapım aşamasında. Tamamlanan ve yapım aşamasındaki yatların toplam boyu 3.005 metre (9859 feet). Türkiye İtalya ve Hollanda’nın ardından 3’üncü sırada. Daha sonra İngiltere, ABD, Tayvan, Almanya, Çin geliyor.

Çok sayıda üretici var

Türkiye’de çok sayıda yat (motor boat) üreten firma var. Bunların çoğu küçük boy tekne yapıyor. Bir bölümü sipariş üzerine orta ve büyük boy yat üretiyor. Düzenli üretim yapan firmalar Numarine, Sirena Marine, Turquoise, Sunrise, RMK ve Yıldız Tersanesi.

Bunların içinde Numarine sadece kendi markasıyla, 14 modelde dış pazara dönük üretim yapan yat üreticisi. İnan Kıraç’ın Sirena Marine firması İtalyan Azimut markası ve kendi yelkenli markası olan Azure’nin üretimini yapıyor.

2002 yılında kurulan

Yazının Devamı

Mülkiye 156 yaşında

4 Aralık 2015

1859 yılında kurulan Mülkiye’nin bugün 156’ncı “yaş günü” kutlanacak.

Hayattaki Mülkiyeliler biraraya gelecek, birkaç gazetede, (benim gibi) Mülkiye’de okumuş birkaç yazar “Mülkiye’yi öven yazılar” yazacak. Yaş günü kutlanmış olacak.

Halbuki, yıllar önce 4 Aralık günleri Ankara’da “önemli bir gün sayılırdı.” Başbakan, hükümet üyeleri, okuldaki kutlama törenine mutlaka katılırlardı. Yayın organları ilk haberlerinde Mülkiye’nin yaş gününden söz eder, törene katılan başbakanlar mutlaka bir konuşma yaparlardı.

O zamanlar Mülkiye’de toplam 500 kadar öğrenci eğitim görürdü. Neden 500 öğrenciye bu ilgi gösterilirdi? Çünkü “Mülkiye” seçkin yetiştirmek üzere kurulmuş ve kuruluş amacı doğrultusunda başarılı bir çizgi tutturabilmiş bir eğitim kuruluşuydu. Türkiye’deki “politik kadrolar”, seçkinlere tahammül edemez hale gelince, Mülkiye ile uğraşmaya başladılar. Çünkü Mülkiyeli ortalamayı bozan kişiydi. Akıl karıştırıyor, sürüden ayrılıyor, farklı şeylerden söz ediyordu.


Seçkin değil, vasat aranıyor

Mülkiye’nin 4 Aralık törenlerine mutlaka katılan, orada seçkin gençlerle birlikte olmaktan, onlarla diyalog kurmaktan övünen başbakanlar, bakanlar yerine, Mülkiyelilerden “nefret eden”,

Yazının Devamı

İhracat azalınca fiyatlar yükselir

3 Aralık 2015

Rusya’nın huduttan geri çevirdiği malların içeride satılması sonucu fiyatların ucuzlayacağı, enflasyonun gerileyeceği söylenir oldu.

Böyle bir şey olamaz. Yaş meyve ve sebze fiyatları ve de giyim eşyası fiyatları (genelde) ihracat yapıldığı için değil, yeterli ölçüde ihracat yapılamadığı için (ihraca talebi büyük olmadığı için) yükseliyor.

İhracat talep demektir. Talep ne kadar artarsa, üretim de o kadar artar. Üretim ne kadar artarsa, üretim maliyeti o kadar ucuzlar.

Toplam talep, iç talep ve de ihracat talebinin toplamından oluşur.

Halkımızın satın alma gücü yetersiz olduğu için iç talebimiz küçük. Bunun için dış talep başka anlatımla ihracat talebi önemli.

Dış talep (ihracat) hem yatırımların ve üretimin önünü açıyor hem de ülkeye döviz getiriyor.


Yazının Devamı

Rusya ‘Made in Turkey’ etiketine savaş açtı!

2 Aralık 2015

Osman Benzeş, 42 yıldır giyim eşyası üretiyor. Şimdilerde üretim merkezi Merzifon’da. Yılda 3.2 milyon parça kadın giyim eşyası üretiyor. Üretimde doğrudan ve dolaylı 2 bin 700 kişi çalışıyor. Ürettiği ‘Made in Turkey’ (Türkiye’de üretilmiştir) etiketli kadın giyim eşyalarının yüzde 80’i Avrupa Birliği (AB) pazarına, yüzde 20’si ABD pazarına gidiyor.

“Rusya krizi giyim sektörünü nasıl etkiler?” diye sual eyledim. Sual eyledim, çünkü giyim sektörü hem istihdam, hem ihracat bakımından önemli bir sektör. İhracata dönük üretim yapan firmalarda çalışanlar kayıtlı, kaliteli ve yüksek ücret alan işçiler.

“İki olumsuz gelişme var” dedi. Ve anlattı; Türkiye’de üretim yaptıran, ‘Made in Turkey’ etiketli malları değişik ülkelerde pazarlayan uluslararası şirketlerin Rusya’ya gönderdikleri giyim eşyalarında ‘Made in Turkey’ etiketi taşıyan mallara gümrük bedeli başlamış.

Bu, Rusya cephesinden gelen olumsuz gelişme. Bir de Rusya ile ilişkilerle ilgili olmayan olumsuz gelişme var. Sipariş için Türkiye’ye gelecek firma yöneticileri ve temsilcileri 10 gündür gelmez oldu. “Firma kararı var. Terör nedeniyle Türkiye’ye seyahat durduruldu. ‘Siz gelin, örnek getirin. Burada konuşalım’ diyorlar.”


Giyim

Yazının Devamı

Hasan Pulur’un sandalyesi boş...

1 Aralık 2015

1974 yılında Anka-ra’dan İstanbul’a göç ettiğimde Hasan Pulur’u tanıdım. Dostluğumuz, arkadaşlığımız 1980’de Ercüment Karacan döneminde Milliyet’e girmemden sonra arttı. O yıllar Hasan Pulur Hürriyet’teydi. Hasan Pulur, Yılmaz Çetiner, Feyyaz Tokar, Mehmet Barlas önceleri Hilton’un Karagöz Barı’nda birlikte olup sohbet etmeye başladık. Daha sonra her hafta salı akşamüzerleri Bebek Oteli’nin barında toplanır olduk. Toplantılara Vehbi Koç, Vitali Hakko, Dr. Gürbüz Barlas, Selim Barlas, Mustafa Pakoğlu da katılıyordu. Zamansız ölümlerle çok kişinin sandalyesi boş kalınca Bebek toplantıları sona erdi.

Hasan Pulur’un peşini bırakmadım. Beşiktaş’ta Balıkçılar Çarşısı’nda önce Turgut’un yerinde, sonra Ahmet’in yerinde her hafta bir araya gelen dost grubuna eklendim. Cahit Kayra, Müntekim Ekmen, Hasan Mani, Murat Katoğlu, Hilmi Yavuz, Demir Özlü, İlber Ortaylı bir sohbet masası etrafında birlikte oluyorduk. O sofraların etrafında oturanların bazıları da dünyadan erken ayrıldı. Sandalyeleri boşaldı. Kadro küçüldü.

Bu defa, her çarşamba Koço’da öğle vakti Hasan Pulur’la beraber olmaya başladık. Cahit Kayra, Hilmi Yavuz, İlber Ortaylı, Ahmet Yücekök, Hasan Mani, Murat Katoğlu ve Necip

Yazının Devamı