Faiz, paranın kirasıdır. Parayı kiralamak isteyen, en ucuz ödemeyi yapmayı ister. Parasını kiraya verecek olansa, en yüksek kirayı almak beklentisindedir.
Kiralanacak evler çok olduğunda, ev kirası nasıl gerilerse, kiraya verilecek para bollaşırsa, paranın kirası da düşer.
Kiralar düştüğünde, insanlar nasıl kiraya vermek için ev satın almazlarsa ve bunun sonucu nasıl kiralanacak ev bulunamazsa, paranın kirası düştüğünde de kiralanacak para miktarı azalır.
(Paranın bir de “fiyatı” vardır. Paranın fiyatı, başka para birimlerine göre değerini gösterir. Şimdilerde TL’nin fiyatı ucuzladı. 1 dolara 2.85 TL alınabiliyor. Eskiden 1 dolara 1.70 TL alınabilirdi.)
Paranın kirası ucuzladıkça israf artar.
Ucuz faiz paranın çarçur olmasına yol açar. Ucuz faiz kötü-verimsiz yatırımlar yapılmasına neden olur.
Kötü-verimsiz yatırımlar ekonominin verimini düşürür.
Helal Kazancın Adil Paylaşımı” ilkesine göre (Asgari Geçim Ücreti alternatifi) belirlenen “İnsani Geçim Ücreti”nin Türkiye ortalaması 1.390 TL. Açık anlatımla, AKP’nin seçim vaadi olan 1.300 TL’lik asgari ücret, “Helal Kazancın Adil Paylaşımı” ilkesine göre hesaplanan İnsani Geçim Ücreti’ne yakın bir rakamı.
İnsani Geçim Ücreti 11 yıldır düzenli olarak İGİAD “Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği” uzmanlarınca hesaplanıyor ve yayımlanıyor.
2003 yılında kurulan, Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği, ahlaki olmayan piyasa şartlarını sorguluyor.
İnsani Geçim Ücreti, “Helal Kazancın Adil Paylaşımı” ilkesine dayalı olarak “Asgari Ücret” uygulaması yerine uygulanması önerilen bir ücret sistemi. Açıklamalara göre, İnsani Geçim Ücreti’nin belirlenmesinde piyasa şartları yerine hakkaniyet, yardımlaşma ve ücretin yeterliliği esas alınıyor.
Amaç, çalışanlardan alt gelir grubundakilerin insanca yaşam sürdürmelerine yardımcı olmak.
Uygulama kapsamında ücret tespit komisyonu taban ücretin belirlenmesi için işverenler arasında anket yapıyor. Sonuçlar TÜİK verileriyle de karşılaştırılarak ücretin en az ne olabileceği belirleniyor.
2015 yılı için yapılan
İşimize bakalım. İşimiz: Ekonomi. Seçim, Paris’teki terör olayları, G20 toplantıları derken ekonomiyi unuttuk. TBMM’de milletvekillerinin yemin törenleri, hükümet kurma aşaması. Ardından yeni hükümet programı ve de yeni bakanların koltuklarına ısınma dönemi... Daha uzun süre ekonomiye gereken ilgi gösterilemeyecek.
Öncü göstergeler, sanayide üretimdeki yavaşlamayı, istihdamdaki daralmayı sergiliyor.
Bu arada acaba “Anadolu”da neler oluyor? Anadolu’daki işadamları ne diyorlar? Günü nasıl değerlendiriyorlar, gelecekten beklentileri nedir?
Osman Arolat, Anadolu’yu şehir şehir dolaşan, her şehirdeki işadamlarını tanıyan bir ekonomi gazetecisi.
1 Kasım seçimleri sonu, Anadolu’nun önde gelen ticaret ve sanayi odalarının başkanlarıyla konuştu. Onların “durum değerlemelerini” öğrendi.
Osman Arolat’ın derlediği bilgilerden, Anadolu’nun “durum değerlemesi”ni özetleyeceğim.
Anadolu ne diyor?
-
2016 yılıyla birlikte devreye alınacak 1300 TL’lik asgari ücretle ilgili tartışmalar sürerken İşsizlik cephesinden “istihdam kaybı” verisi geliyor. Bir ayda sanayide çalışan 84 bin kişi işini kaybetti. Ücretle, yevmiyeyle çalışanlardan işini kaybedenlerin sayısı 130 bin oldu
Temmuzdan ağustos ayına bir ayda sanayide çalışanların sayısı 85 bin azaldı. Ücretle ve yevmiyeyle çalışanlardan 130 bin kişi işini kaybetti.
2014 Ağustos ayına göre 2015 Ağustos ayında iyileşme görülüyor ama temmuzdan ağustosa iş imkânlarının birden daralma eğilimine girmesi dikkati çekiyor.
Ağustostan ağustosa nüfusumuz 883 bin arttı. Nüfus artışı devam ediyor.
Ama 15 yaş üzerinde olup da çalışabilir nüfustan daha önce iş aramayanların çoğu şimdilerde iş aramaya başladığı için (iş gücünün) iş arayanların sayısı nüfus artışından da fazla oldu. 951 bin kadın ve erkek son 12 ayda iş arayışına başladı.
837 bin kişi iş buldu
Bunların 837 bini iş bulabildi. 114 bini işsizler ordusuna eklendi.
Bu ağustostan ağustosa olan bitenin özetidir. Olumlu bir tablodur. Temmuzdan ağustosa ise ilginç gelişmeler oldu. Olumlu tablo, birden olumsuz tabloya dönüştü.
›› Asgari ücret 1 Ocak’ta yaklaşık 1100 TL’ye çıkacaktı. Ak Parti’nin vaadi ile şimdi 1300 TL oluyor. 1100 TL olsa idi, vergi ve sigorta dahil, işverene 150 TL ek yük gelecekti. İşveren itiraz etmeyecekti
›› 1300 TL olunca, yük 437 TL’ye çıkıyor. Bu durumda yeni asgari ücretin işverene gerçek yükü 280 TL. Şimdi tartışılan bu 280 TL’nin ne kadarının ‘Devlet Baba’ya yükleneceği
İşverenin işçiye 1300 TL ödeyebilmesi için, devlete 633 TL ödemesi gerekiyor.
Çünkü 1300 TL asgari ücret, net ücret... İşveren ücret öderken, işçinin SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu) ödemelerini, İşsizlik Sigortası ödemelerini ve vergi ödemelerini de üstleniyor.
Açık anlatımıyla, işverenin sorumluluğu her ay işçiye 1300 TL asgari ücret ödemekle bitmiyor. ‘Devlet Baba’ işverenden işçi çalıştırdığı için vergi alıyor, SGK primi alıyor, İşsizlik Sigortası’na katkı alıyor.
Bir başka anlatım ile, (1) İşveren, kendi hesabına işçinin SGK ödemelerine ve işsizlik sigortası primine katkı yapmak zorunda ama (2) Buna ek olarak işçinin ödeyeceği vergiyi, SGK primi ile İşsizlik Sigortası katkısını da işveren ödüyor.
Yükü kim omuzlar?
Ancak bir konuya açıklık getirmekte yarar var: Partiler
“Ne yapmak gerek peki?/Sağlam bir arka mı bulmalıyım?/Onu mu bellemeliyim?/Bir ağaç gövdesine dolanan sarmaşık gibi/Önünde eğilerek efendimiz sanmak mı?/
İstemem!/
Herkesin yaptığı şeyleri mi yapmalıyım?/Sonradan görmelere övgüler mi yazmalıyım?/Güç sahiplerinin yüzünü güldürmek için biraz şaklabanlık edip,/Taklalar mı atmalıyım?/
İstemem! Eksik olsun!/
Sabah akşam dolaşıp pabuç mu eskitmeli?/Onun bunun önünde hep boyun mu eğmeli?/
İstemem! Eksik olsun böyle bir şöhret!/
/Eksik olsun!/
Ciğeri beş para etmezlere mi yetenekli demeli?/Eleştiriden mi çekinmeli?/
Dünyada radyo yayınla-rına ilgi bir ara azalmıştı. Şimdilerde artmaya başladı. Türkiye’de de radyo yayınlarına, özellikle müzik yayınlarına ilgi giderek artıyor. Dikkati çeken, müzik yayınları yapan radyolar yanında, sadece haber yayını yapan radyolara ilginin de artması.
Türkiye’de 12 yaş üstü her 10 kişiden 7’si hafta içinde (hafta boyunca) şöyle veya böyle, az veya çok radyo dinliyor.
Nielsen araştırma grubu her ülkede radyo dinleyenler hakkında bilgi topluyor. Bizde de URYAD (Uluslararası Radyo Yayıncıları Derneği) ve Nielsen işbirliğiyle, düzenli olarak her ay radyoların dinlenme ölçümü yapılıyor.
Nielsen başka ülkelerde de radyo ölçümlerini yapan kuruluş. ABD’de Nielsen tarafından yapılan ölçümlere göre hafta boyu radyo dinleyenlerin toplam sayısı 244 milyon.
ABD’de radyolar yerel olduğu için her radyoyu izleyenlerin sayısı değişiyor. En fazla izlenen radyo NPR radyosu.
İngiltere’de Nielsen’in yaptığı son araştırmaya göre hafta içinde toplam dinleyici sayısı 48 milyon. En çok dinlenen radyolar BBC radyoları. BBC’yi 34 milyon kişi dinliyor.
Radyo dinleyicileri her ülkede giderek artıyor. Bizde de artış var.
Eylül ayında cari açık sorunu ortadan kalktı. Döviz geliri, döviz giderini karşıladı. Üstüne de 95 milyon dolar döviz fazlası ortaya çıktı.
Cari açık, olağan döviz giderleri ile olağan döviz gelirleri arasındaki farktır.
Ülkenin döviz geliri, giderini karşılar ise döviz sorunu kalmaz. Cari açık sorunu kalmaz.
Bizim aylık cari açık rakamlarımız 5-6 milyar dolarlara ulaşmıştı. Ekonomi yönetimi frene bastı. İçeride talep azaldı. Büyüme yavaşladı. Aylık cari açık 2.5-3.0 milyar dolarlara geriledi. Ocakta 2.3 milyar dolar, şubatta 3.5, martta 4.9, nisanda 3.7, mayısta 4.3, haziranda 3.3, temmuzda 3.3 milyar dolar açık verdik. Derken, durum birden değişti. Ağustosta 27 milyon dolar, eylülde 95 milyon dolar fazlalık oluştu.
Ne oldu da böyle oldu?
Ne oldu da böyle oldu? Cari açıktan fazlalığa geçmenin yolu, ihracatın patlaması, daha önce ithal edilen malların yurtiçinde üretiminin başlaması sonucu ithalata gerek kalmamasıdır. Bu arada turizm, taşımacılık, müteahhitlik gelirlerinin de artması gerekir.
İhracat gelirimiz artmıyor, azalıyor. Daha önce ithal edilen malların yurtiçinde üretimi başlamadı. Ama önemli bir gelişme oldu. Ekonomi yavaşladı, yatırım ve üretim yavaşladı, ithalat harcamalar