Fed faizi artırdı artırmadı muhabbetinden halkımız bıktı. Bugün halkımızı ilgilendiren şap hastalığıyla ilgili gelişmeleri anlatacağım.
Şap salgını var. “Tüketilen et ve sütte şap tehlikesi var mı?” diye endişe edenlerin içini rahatlatacak haber: Eti 85 derecenin üzerinde pişirenlerin, sütü 85 derecenin üzerinde kaynatanların içleri rahat olabilir. Çünkü hastalığa yol açan virüsler 85 derece sıcaklıkta etkisini kaybediyor.
Şap, çift tırnaklı hayvanlarda görülen bir hastalık. Hastalıktan çok zarar gördüğümüz için 1957’de Şap Enstitüsü’nü kurduk. Enstitü, yetiştiricileri uyarıyor, tedbirleri anlatıyor, koruyucu aşı üretiyor.
Tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım’dan öğrendiğime göre, besicilerimiz hastalığın yayılmasından endişe duyuyor. Çünkü üretimde önemli kayba yol açıyor.
Şap virüsünden etkilenen hayvanın ağzında, tırnaklarının arasında ve memesinin çevresinde içi cerahat dolu sivilceler oluşuyor. Hayvanın ateşi yükseliyor. Salya akımı başlıyor. Hayvan ayakta duramaz hale geliyor.
Aşıyla önlenebiliyor
En tehlikelisi, hayvanın ağzındaki yaralar. Dilinin yarayla kaplanması sonucu hayvan sıvı veya kuru gıda alamıyor. Aç kalıyor. Bu, hayvanın ölümüne, yavru atımına neden oluyor.
Fed faizi artırdı. Şimdi ne olacak? Olacak şu: Parasal dengeler önce dalgalanacak, sonra yeniden kurulacak ve durulacak.
Fed’in faiz artırıp artırmayacağını, artırdığında neler olacağını bizim kadar dert edinen ülke yok. Amerikalılar, Avrupalılar, Asyalılar Fed’in ne yapacağını umursamazlarken, biz neden bu kadar telaş ettik?
Çünkü, (1) Bizde dolar ikinci para birimi. Milli para birimi TL ile birlikte işlem görüyor. Devlet Baba bile ihalelerini dolarla yapınca, halk dolara neredeyse TL’den fazla bağlandı. Halkımızı sabah akşam dolar fiyatı ile altın fiyatını izler hale getirdik. (2) Tarımda, sanayide üretim yapımızda ithalat girdi payı yüksek. Dolar fiyatı artınca girdi fiyatı ve sonuçta ürün fiyatı artıyor. (3) Ekonomimizin çarkı dolarla döner hale geldi. Dolar bulunamaz olursa, fiyatı artarsa yatırım, üretim yapılamıyor. Büyüme yavaşlıyor.
Yük Ayşe Hanım’a
İyi de bundan sonra ne olacak? Artan faiz Ayşe Hanım Teyzem’in hayatını nasıl etkileyecek?
Amerikan Merkez Bankası’nın faizi, Amerikan bankalarının Merkez Bankası’ndan borçlanma faizidir.
Bu faizin tavanı 2008 yılından buyana yüzde 0.25 ile sınırlandırılmıştı. İşte bu sınır yükseltildi. İyi de Amerikan bankalarının borçlanma faizi
ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faizi şimdilerde yüzde 0.25 oranında. Merkez bankaları bankaların bankasıdır. Merkez bankalarının belirlediği faiz oranı bankaların merkez bankasından borçlanma ihtiyacı duyduklarında ödeyecekleri faizdir.
Merkez Bankası 2008 yılında yüzde 1.00 olan faiz oranından 0.75 puan indirim yaptı. Faizi yüzde 0.25’e indirdi.
ABD’de bankalar merkez bankasından borçlanmak yerine birbirinden borçlanıyorlar. Bunun için de merkez bankası bir kaide koydu. “Bankalar birbirinden borçlanırken yüzde 0’dan düşük faizle, yüzde 0.25’den yüksek faizle borçlanamaz” dedi. Bankaların yüzde 0 faiz ile borçlanma imkânı olduğu için “sıfır faiz”den bolca söz edilir oldu.
ABD Merkez Bankası faizi 2008 yılından bu yana yüzde 0.25’te tutmakla kalmadı. 2008’in temmuz ayında 900 milyar dolar olan bilanço büyüklüğünü 4.5 trilyon dolara yükselterek piyasayı dolara boğdu.
ABD Merkez Bankası’nın faiz oranındaki değişim, ABD’de devletin borçlanma faizi ile piyasa faizini belirliyor.
Dolar nereye kadar artar? Doların fiyatının nereye kadar artacağı belli değil ama görünen o ki ucuzlayamayacak.
1) Dolar dünyada olan bitenden (genelde) değer kazanıyor.
2) Bunun üzerine, bizim sorunlarımız (özelde) doları daha da artırıyor.
Dünyada doların değer kazanmasına yol açan gelişmeleri kontrol edebilmemiz imkânsız. Ama içeride, doların fiyatının artmasına yol açan gelişmeleri bilmemiz gerekir.
- Dışarıda doların değer kazanması, doların faizini artırır. Faizini ödemeyi göze alan doları bulur, ülkesine çeker.
- Bizim durumumuz farklı. Faizini ödemeyi göze alsak da dolar bulmakta zorlanıyoruz. Ülke riski nedeniyle dolar girişi yavaşladı. Arz talebi karşılamayınca, “kıtlık rantı” fiyatın üzerine binmeye başladı.
Amerikan Boeing firması tarafından üretilen, dördüncü ve son “Awacs” Havadan Erken İhbar ve Kontrol Uçağı (bizim hoşumuza gitmesi için adına Türkçe “Barış Kartalı” diyorlar) geçen hafta Konya Hava Üssü’nde Türk Hava Kuvvetleri’ne teslim edildi.
Bu konuda daha önce Milliyet Ekonomi’de 3 yazım yayınlandı. 30 Nisan 2003’deki yazımın başlığı “4 Awacs mı, 1 milyar dolara 40 Fabrika mı?” idi. İkinci yazımın başlığı “Awacs’lar geliyor... Paracıklar gidiyor” idi. 18 Ocak 2006’da yayınlanmıştı. Üçüncü yazım “Biz kime karşı silahlanıyoruz?” başlığı ile 8 Mayıs 2014’te yayınlanmıştı.
Bu uçaklardan ABD ordusunda, İngiliz ordusunda, Kore ordusunda var. Biz de bu uçakları satın alan sayılı ülkelerden biriyiz.
Uçakların alımı için Savunma Sanayi Müsteşarlığı, 4 Haziran 2002 tarihinde Boeing firmasıyla sözleşme imzalamıştı.
Milliyet Ekonomi’nin eski sayfalarını karıştırdım. Ankara’dan Barkın Şık’ın şu haberi gazetede yer almış:
“Başbakan Erdoğan, Awacs’lara imza attı. Savunma Müsteşarlığı’nın brifinginde tatmin olmadığı için 1.3 milyar dolarlık alıma onay veremeyen Başbakan’ı Orgeneral Asparuk ikna etti.” (Awacs uçakları için o zaman belirlenen fatura 1.5 milyar dolardı. Sonra arttı mı, bilinmiyor.)
Atatürk’ün TBMM’nin açılış konuşmasında “eğitimde hedeflenen seviyeye ulaşabilmemiz için, devlete ek olarak imkânları olanların da katkıda bulunmaları” gereğine işaret etmesi üzerine 1928 yılında Türk Maarif Cemiyeti kuruldu. İlk başkanı İsmet İnönü’dür.1946 yılından bu yana “Türk Eğitim Derneği” (TED) olarak faaliyetini sürdürüyor. 2003 yılından bu yana başkanlık sorumluğunu Selçuk Pehlivanoğlu taşıyor.
Derneğin Ankara’da 1931 yılında “Ankara Yenişehir Lisesi” adıyla kurulan ilkokul, ortaokul ve lise bölümleri olan bir okulu vardı. 1952 yılında okulun adı “Ankara Koleji” oldu. Ankara dışında birçok şehirde yeni kolejler açıldı.
Yenişehir Lisesi’nin iki okul binası, şimdilerde genişletilerek TED Üniversitesi kampüsü haline getirildi.
Geçen hafta TED Üniversitesi’ni gezdim. Dört yıl önce öğretime başlayan üniversite şimdilik 45 bin m2 kapalı alanda eğitim veriyor. Eğitim, İdari, İktisadi ve Sosyal Bilimler, Mühendislik ve Mimarlık fakültelerinde 1650 öğrenci ders görüyor. 57 öğretim üyesi var.
TED Üniversitesi
Eğitim sistemi “ABD üniversitelerinde liberal eğitim sistemi” denilen, Türkiye’de ilk olarak Sabancı Üniversitesi’nde uygulanmaya başlayan model eğitim sistemi. Öğrenci, hangi
İlk 9 ayda ekonomi yüzde 3.4 oranında büyüdü. Üretim bugüne kadarki çizgide sürerse (aşırı azalma, aşırı artış olmaz ise) 2015 yılında son 3 ayda sabit fiyatlarla gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) yüzde 3.5 oranında artar. Son 3 aylık milli gelir rakamı (1998 sabit fiyatlarıyla) 33.2 milyar TL olur. Bu rakam 9 ayın 97.2 milyarlık gelirine eklenince, 2015 geliri 130.4 milyar TL’ye yükselir.
Böylece 2015 yılının büyümesi yüzde 3.4 dolayında gerçekleşir. 2014 yılının büyüme oranı yüzde 2.9 idi.
Gelir 100 - Harcama 105.5
Her türlü kazaya, belaya, derde ve durgunluğa rağmen ekonominin 2014 yılından daha yüksek bir büyüme sergileyeceği anlaşılıyor. 2015 yılının ilk 9 ayında;
GSYH’ye yüzde 8.3 katkı yapan tarım yüzde 8.9 büyüdü.
GSYH’ye yüzde 24.1 katkısı olan imalat sanayi yüzde 2.5 büyüdü.
GSYH’ye yüzde 5.7 katkısı olan inşaat kesimi yüzde 0.4 büyüdü.
Ticaret kesiminin büyümesi yüzde 1.3, ulaştırmanın yüzde 2.0 oldu.
Hükümetin gayrimenkul rantlarını vergilendirmek için kanuni düzenlemeye gideceği belirtiliyor.
Ne tür rantların vergiye tabi olacağı, vergiyi arsa sahibinin mi, arsa üzerine inşaat yapanın mı, inşaattan daire, işyeri alanın mı ödeyeceği belli değil.
Hele hele, şimdilerde yayılan “Kentsel Dönüşüm” modası kapsamında yıkılıp yenilenen binalarda dairesi olanların rant vergisi yükümlülüğünün olup olmayacağı hiç belli değil.
Şu bir gerçek ki rant vergisi yükü, gayrimenkulün son alıcısının üzerinde kalacak. Bu nedenle gayrimenkul fiyatları vergi yükü kadar artacak.
İmar planlarının arsa üzerinde inşa edilecek yapıların büyüklüğünü artıran kararlarına bağlı olarak arsa fiyatlarında büyük sıçramalar ortaya çıkıyor.
Rant nedir?
Rant, sahip olunan bir varlığa, genelde gayrimenkule, dayalı olarak emek verilmeden kazanılan gelirdir.
Bir varlığın değeri, özellikle toprağın değeri, kıt olduğu için artar. Buna kıtlık rantı, doğal rant denilir.