Bumerang sözcükler

23 Ekim 2001


<#comment>Her sözcüğün kuyumcu terazisindeki daralar kadar önemli olduğu, nihayet anlaşılmış görünüyor.
"Ekonominin duyarlı göstergeleri, devleti yönetenlere sözel disiplin rehberliği yaptı" denebilir.
Birkaç cümle, toplumun aylarca süren acıları pahasına oluşmaya başlayan dengelerin bir anda çökmesine neden olabiliyor.
Bunların örneklerini Şubat krizi ve sonrasında bir kaç kez yaşadık.

Son günlerde kullanılan siyaset üslubu, daha özenli.

Yazının Devamı

Alışmamak - Alışmak

21 Ekim 2001


<#comment>Doktor hastasına şöyle der:
"Durumunuz ciddi... 6 ay süreyle şiddetli baş ağrısı çekeceksiniz.6 ay uyku uyuyamayacaksınız."Hasta sorar: "Ya 6 ay sonra? Bütün bunlar bitecek mi?"Doktorun cevabı şöyle olur:
"Hayır... Ama 6 ay sonra artık alışacaksınız."Türkiye ve dünya; Krize, kabusa, eksilere, yanlışlara alışacak ve boyun mu eğecek?..Hayır...
İşte birkaç örnekle ufuk turu...

Yıllardır uluslararası gazetecilik toplantılarında "alternatif medya" arayışları dile getirilir.

Yazının Devamı

Ara istasyon

20 Ekim 2001


<#comment>Türkiye ikiye bölünmüş gibi...
Referandum karşıtları ve "referanduma gidilmeli" diyenler.
Sandık başına gidilmeden oylama yapılmakta bile.
Çünkü...
Hadisenin özündeki sorun, artık milletvekili maaş ve özlük hakları olmaktan çıkmakta.
Tartışma; "Bu hükümetle, bu Meclis'le, bu siyaset kadrosuyla artık TAMAM mı?.. Yoksa, zamanı değildir DEVAM mı?" gibi çok daha farklı bir tercih kavşağına kayıyor.

Yazının Devamı

İçbükey gündem

19 Ekim 2001


<#comment>Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Anayasa Mahkemesi üyesiyken milletvekili özlük haklarıyla ilgili yasalar için tam 5 kez "iptal" oyu kullanmıştır. Bu altıncı.
O nedenle... Anayasa değişikliğine ve ekspres süratiyle çıkartılan milletvekillerini emekli sandığına bağlayan yasaya karşı tavrı, yadırganmamalı.
Sorun milletvekillerinin maaşı değil, emeklilikleri.
TBMM çatısı altında emeklilik statüleri arasında uçurumlar olan milletvekilleri var.
Memur statüsünde emekli bir milletvekili 1 milyar 300 milyon TL alıyor. Ama... İşçi statüsünde emekli olan 180 milyon TL...Bir örnek...
Daha önce Meclis Başkanlığı ve Başbakanlık da yapmış bulunan Yıldırım Akbulut, 180 milyon TL aylıklı işçi emeklisi...

Yazının Devamı

Akşamın ufkunda

18 Ekim 2001


<#comment>TBMM Başkanı Ömer İzgi, dünkü konuşmamızı "Yeni büyük bir siyasal krizden ve doların bu defa da 3 milyon TL'ya fırlamasından ödüm patlıyor. Hepimiz sağduyulu olmalıyız" söylemiyle noktaladı.
İzgi'nin milletvekili maaşları sorununun referanduma gitmemesi için Çankaya Köşkü, Başbakanlık ve TBMM üçgenindeki yoğun trafiğinin özü bu.
Ekonominin bir kez daha zembereklerinden boşanması, sosyal ve siyasal yapı sigortalarının atması kaygısıyla "sağduyu ortak paydasını oluşturmak" çabasında.
İzgi anlatıyor:
"Ben TBMM Başkanı'yım.Bu görevin sorumluluğu gereği Türkiye'nin yararına olacak çözümleri üretiyorum. Hayata geçirmek için girişimlerde bulunuyorum.Dün de bu amaçla Çankaya Köşkü'ne çıktım.Sayın Cumhurbaşkanı'na Türkiye'yi referanduma götürmeyecek formülü ve düşüncelerimi anlattım.45 dakika konuştuk.Ayrılırken kendisine 'bu formülü bir kez daha düşünün Sayın Cumhurbaşkanım' ricasında bulundum."

Yazının Devamı

Yıpranma menzili

17 Ekim 2001


<#comment>Milletvekili maaşlarına toplum tepkisi, demokrasinin miladına dayanır.
"Fransız İhtilali sonucu kurulan ilk Cumhuriyet'te, milletvekilleri maaş almazlardı!Çünkü... Milletin vekili olmak bir meslek değil, bir yurttaşlık görevi sayılırdı.İkinci Cumhuriyet Meclisi'nde vekiller, günde 25 frank ücret almaya başladılar.2 Aralık 1858'de Fransız Cumhurbaşkanı 3.Napolyon Parlamento'yu fesh etti.Aynı gün Paris'in işçi semtlerinde isyan başladı.Milletvekili Alphonse Baudin, ayaklanan işçileri desteklemeye geldi.İsyancılar ona 'sen aramıza halkı ya da Cumhuriyeti değil, Meclis'ten aldığın ücreti savunmaya geldin' diye hakaret ettiler.Milletvekili Baudin, inancı uğruna isyana katıldığını barikatlarda işçilerle birlikte savaşarak gösterdi.Kurşun yağmurunda elinde mermisi bitmiş silahıyla dikilirken, yanındakilere 'şimdi göreceksiniz nasıl ölünür 25 frank için' diye bağırdı. Vuruldu ve öldü.Şehit düştüğü yerde şimdi bir heykeli var..."Yukarıdaki satırları, Mine G.Kırıkkanat'ın "Zam Kahramanları" başlıklı yazısından özetle yansıttım. (Radikal, 12 Ekim 2001)
"Özetle" olduğu için onun ifadesindeki lezzeti

Yazının Devamı

Kötü kokular

16 Ekim 2001


<#comment>Gazetecilikten casusluğa, Saddam'la arabuluculuğa, başbakanlığa, kadar yaşam renkleri olan Primakov'u dinliyoruz:
"ABD, Afganistan'a kara harekatıyla girmesin. Batağa saplanır.Daha önce biz de Afganistan'a ordularımızı sokarak büyük yanlış yapmıştık. Çekilmemiz ise akıllılıktı."Primakov, Arap ülkelerinde yıllarca Pravda'nın muhabirliğini yapmış. Aynı zamanda Sovyetler Birliği'nin casusluk örgütü KGB ajanıymış.
Rusça, Gürcüce, Arapça, İngilizce ve Ermenice konuşuyor. Ortadoğu'yu, Kafkaslar'ı ve Orta Asya Cumhuriyetleri'ni avucunun içi gibi biliyor. Sonra siyaset merdivenlerini tırmanmış; Politbüro üyeliği, KGB patronluğu... Dışişleri Bakanlığı, Körfez Savaşı öncesinde, Sovyet Hükümeti'yle Saddam Hüseyin arasında diyalog mimarisi ve Başbakanlık...Şimdi milletvekili.

Peki ne yapılmalı?
"Hava harekatından sonra kuzeydeki kabilelerle kara harekatı tamamlanır.Ama... Bizim zamanımızda Necib, şimdi Taliban Afganistan'a tam egemen olamamışlardı. Kuzey ittifakı da tek başına olamaz.Taliban Yönetimi çökertildikten sonra Afganistan'da çoğunluğa sahip olan Peştunlar, kuzey ittifakı ve tüm güçleri kapsayan büyük bir

Yazının Devamı

Bir aşk hikayesi

14 Ekim 2001


<#comment>Şu dönemde Türkiye'nin önemi ve Atatürk için satırlar...
"Türkiye tümüyle değişti...Ruhunu değiştirdi. Tamamen ve düşünülmesi mümkün olmadığı kadar...Bu nasıl oldu?..Sadece oradan bir insan geçti; Orta boylu, herkes gibi yürüyen, bakışlarının ve gözlerinin ışığı eşsiz insan.Onun adı Mustafa Kemal'dir." (Raymond Cartier, Echo de Paris gazetesi, 1938.) Atatürk için başka satırlar da varken neden bunlar?..
Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök anlattı:
"Birkaç gün önce, İzmir'deki evinde annemle başbaşaydık.Ana - oğul, 1,5 yıl evvel yitirdiğim babamdan anıları tazeledik.Kalktı, içeriden babamın cüzdanını koymuştu.'Bak, içinde ne buldum' diye gazetelerden kesilmiş 2 yazı gösterdi.'Biri senin, diğeri de Güneri Cıvaoğlu'nun' dedi."Merhum Şükrü Özkök, oğlu Ertuğrul'un çok sevdiği bir köşe yazısını kesmiş, cüzdanına iliştirmişti.
Ve... Raymond Cartier'den Atatürk Türkiyesi için satırlarını yukarıda yansıttığım yazımı...
Duygulandım.

Yazının Devamı