Şu dönemde Türkiye'nin önemi ve Atatürk için satırlar...
"Türkiye tümüyle değişti...
Ruhunu değiştirdi. Tamamen ve düşünülmesi mümkün olmadığı kadar...
Bu nasıl oldu?..
Sadece oradan bir insan geçti; Orta boylu, herkes gibi yürüyen, bakışlarının ve gözlerinin ışığı eşsiz insan.
Onun adı Mustafa Kemal'dir." (Raymond Cartier, Echo de Paris gazetesi, 1938.) Atatürk için başka satırlar da varken neden bunlar?..
Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök anlattı:
"Birkaç gün önce, İzmir'deki evinde annemle başbaşaydık.
Ana - oğul, 1,5 yıl evvel yitirdiğim babamdan anıları tazeledik.
Kalktı, içeriden babamın cüzdanını koymuştu.
'Bak, içinde ne buldum' diye gazetelerden kesilmiş 2 yazı gösterdi.
'Biri senin, diğeri de Güneri Cıvaoğlu'nun' dedi."
Merhum Şükrü Özkök, oğlu Ertuğrul'un çok sevdiği bir köşe yazısını kesmiş, cüzdanına iliştirmişti.
Ve... Raymond Cartier'den Atatürk Türkiyesi için satırlarını yukarıda yansıttığım yazımı...
Duygulandım.
Ama... Duygunun ötesinde olay bence bu topraklardaki kollektif aklın simgesidir.
Türkiye'yi dünya ülkeleri 1.ligine taşıyan ve Raymond Cartier'nin sözüne ettiği yeni ruh, Atatürk tutkusunu paylaşmaktır.
Atatürk'ün Türkiye'ye sihirli dokunuşunun örneği, önceki gece Esma Sultan Yalısı'nda sergilendi.
Ünlü İslam ozanlarından Ayyuki tarafından yazılmış "Varka ve Gülşah" adlı manzum aşk hikayesini izledik.
Varka ve Gülşah, Hz.Muhammed dönemindeki Arap kabilelerinde yaşayan gençlerdir.
Ancak ölümden sonra birleşecekleri büyük bir aşkın düş yolcularıdır.
Bu aşk öyküsü minyatürlerde yansıtılır.
Yaşadıkları dermansız acılar ve üzüntüler, öykünün sayfalarındaki minyatürlerin renk ve desenlerinde adeta hayat bulur.
Günseli Kato, minyatürleri farklı bir yorumla, geçmişte de olabileceği gibi duvar resmi boyutlarına taşımış.
Esma Sultan Yalısı'nın bahçesinde Günseli Kato ile Mercan Dede'nin "Varka ve Gülşah'ı" canlandırdıkları performans sürerken, yalının duvarlarında da yürek ve fırça aşkının ürünü o yapıtlar sergileniyordu.
Dünyanın iki ayrı ucundan yola çıkan Kato ve Mercan Dede, "Gülşah ve Varka"yı günümüze tümüyle doğaçlama olarak taşıdılar.
Fonda; Doğu'ya özgü sufi müziğinin ilahi geleneğiyle, çağdaş müziğin insanı sarıp sarmalayan, içini ısıtan tınılarının incelikli harmanı... Eskiyle yeniyi, Doğu'yla Batı'yı Mercan Dede'nin kucaklaştırışı...
Sahnede; Resimleri, giysileri, kumaşları ve takılarıyla ruhun dışa vurumunu bedenlerde gerçekleştiren Günseli Kato'nun performansı...
Yüreklerinin rehberliğinde doğaçlama oyunları...
Başka hiçbir İslam ülkesinde böyle bir gösteriye tanık olunamaz.
Halife Sultan prenseslerinden birine ait olan yalının bahçesi...
Hz.Muhammed döneminin bir aşk hikayesi...
O öykünün, biri Kanada'da diğeri Japonya'da uluslararası şöhret olmuş çağdaş sanatçılar tarafından sahnede yansıtılışı...
Kadın ve erkeğin, ancak laik toplumlarda ya da Batı'da görülebilecek yaklaşımları, dokunuşları...
Sufi müziğiyle Batı müziğinin harmanlanışı...
Dünyanın uygar bütün ülkelerinde görülen insan manzaraları...
Laik Türkiye'nin Kültür Bakanı'nın izleyiciler arasında yer alışı...
Bernard Lewis'in "modernleşme sancıları çeken İslam ülkelerine ancak Atatürk Türkiyesi örnek olabilir" iddiası, yanlış mı!..