Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Türkiye ikiye bölünmüş gibi...
Referandum karşıtları ve "referanduma gidilmeli" diyenler.
Sandık başına gidilmeden oylama yapılmakta bile.
Çünkü...
Hadisenin özündeki sorun, artık milletvekili maaş ve özlük hakları olmaktan çıkmakta.
Tartışma; "Bu hükümetle, bu Meclis'le, bu siyaset kadrosuyla artık TAMAM mı?.. Yoksa, zamanı değildir DEVAM mı?" gibi çok daha farklı bir tercih kavşağına kayıyor.
Cumhurbaşkanı Sezer'in milletvekili maaş ve özlük haklarıyla ilgili maddeyi "kısmi veto yetkisi" kullanarak geri göndermeyip referandumda ısrarlı olması, Mesut Yılmaz ve kimilerine göre "siyasi" amaçlı...
Öyle değildir ya da öyledir. Bilinemez.
Cumhurbaşkanı'nın takdir yetkisi sorgulanamayacağına göre, tartışmak gereksiz.
Fakat... Sezer'in salt hukuk açısından da olsa "referandum" irade beyanı, siyaset depremini başlatmıştır.
Sandığın ucunu göstermiştir.

Şu süreçte hukukun gereği; Referandum maddesinin Resmi Gazete'de yayınlanması ve 120 günlük takvimin başlatılmasıdır.
Peki neden yayınlanmıyor?
Gerçi "yeterince açık olmayan bürokrasiye paslarla hukuki bir gerekçe varmış izlenimi vermek" isteniyor ama siyaseti biraz koklayan herkes biliyor ki... Cumhurbaşkanı'nın onaylamadığı bu maddeyi TBMM'ye geri göndermesi için son tarih beklenmekte.
Eğer referandum maddesi Resmi Gazete'de yayınlanırsa, çok zayıf da olsa bu umudun önü kesilmiş olacak.
TBMM Başkanı İzgi, Sezer'e o nedenle dün son kez çağrıda bulunuyordu.
Ancak... Çankaya'dan değişiklik - olağanüstü bir sürpriz yaşanmazsa - beklenmemeli.
Birkaç gün içinde karar Resmi Gazete'de yayınlanacaktır.
Referandumun taksimetresi çalışmaya başlayacaktır.
Yasaya göre 120 gün sonra sandık başına gidildiğinde ise... Toplumun büyük çoğunluğunun "HAYIR" oyu kullanacağı sır değil.
"387 imzaya" karşı bu "halk vetosu"ndan sonra Parlamento artık devam edemez.
Makul bir süre sonra seçime gidilir.
Zaten... Referandumun yanında tavır koyanların - Sezer'i kastetmiyorum - isteği de budur.
Yani referandum, erken genel seçime yolculuğun şu haliyle ara istasyonudur.
Seçim Yasası
ve Siyasi Partiler Yasası değişmeden, "yönetebilir demokrasi"nin alt yapısı gerçekleşmeden böyle bir genel seçim, neyi çözer?

Şimdi ara istasyonu referandum olan seçime yolculuğun başlamaması için çareler üretilmekte.
TBMM Başkanı İzgi insiyatif kullanıyor...
Önce kısmi veto yetkisinin kullanılması için Sezer'e başvurusuyla dikkat çekti.
Şimdi de "pratik" görünen bir başka çözüm önerisi var; "Referandum Yasası'nda öngörülen 120 günlük süreyi, milletvekili maaş ve özlük haklarıyla ilgili bu referandumla sınırlı kalmak koşuluyla, yapılacak ilk genel seçime ertelemek... Ve iki oylamanın aynı gün yapılması..."
Mümkün mü?..
1988'de Turgut Özal, Mart 1989'da yapılması yasa gereği olan yerel seçimleri öne almak için referandum düzenlemişti... 120 günlük süreyi, özel yasayla sadece o referandum için 40 güne indirtmişti. İzgi'nin önerisi hayata geçirilirse, süre uzatılmış olacak.
Ama...
"Bu yasa değişikliği, Cumhurbaşkanı Sezer tarafından onaylanır mı?"
Cevap: "Bir daha veto edilirse TBMM'den aynen oylanıp yeniden Çankaya'ya gönderilmesi halinde Sezer'in imzalamaktan başka çaresinin olmayacağı düşünülebilir."
Ya Sezer başka hukuk yollarını denerse?..
Örneğin, Anayasa Mahkemesi'ne göndermek ya da bu maddeyi de referanduma sunmak!
Bütün bu varsayımlar aslında "Çankaya sendromu" kokmuyor mu?
Doğru olanı... Bu yola gidilecekse, Cumhurbaşkanı Sezer ile İzgi'nin bir danışma "ön görüşmesi" yapmasıdır.