TBMM Başkanı Ömer İzgi, dünkü konuşmamızı "Yeni büyük bir siyasal krizden ve doların bu defa da 3 milyon TL'ya fırlamasından ödüm patlıyor. Hepimiz sağduyulu olmalıyız" söylemiyle noktaladı.
İzgi'nin milletvekili maaşları sorununun referanduma gitmemesi için Çankaya Köşkü, Başbakanlık ve TBMM üçgenindeki yoğun trafiğinin özü bu.
Ekonominin bir kez daha zembereklerinden boşanması, sosyal ve siyasal yapı sigortalarının atması kaygısıyla "sağduyu ortak paydasını oluşturmak" çabasında.
İzgi anlatıyor:
"Ben TBMM Başkanı'yım.
Bu görevin sorumluluğu gereği Türkiye'nin yararına olacak çözümleri üretiyorum. Hayata geçirmek için girişimlerde bulunuyorum.
Dün de bu amaçla Çankaya Köşkü'ne çıktım.
Sayın Cumhurbaşkanı'na Türkiye'yi referanduma götürmeyecek formülü ve düşüncelerimi anlattım.
45 dakika konuştuk.
Ayrılırken kendisine 'bu formülü bir kez daha düşünün Sayın Cumhurbaşkanım' ricasında bulundum."
İzgi'ye göre; Hukuk tartışmalarının pratik yararı yok.
Formül şudur:
"Cumhurbaşkanı'nın referanduma sunma kararı verdiği milletvekili özlük haklarını düzenleyen madde dışındaki diğer 34 madde, Resmi Gazete'de yayınlanır.
Böylece Cumhurbaşkanı'na kısmi veto yetkisi veren Anayasa değişikliği yürürlüğe girmiş olur.
Cumhurbaşkanı da Anayasa'nın bu yeni maddesine dayanarak, milletvekili özlük haklarıyla ilgili madde için referandum isteğini geri alır ve yeniden görüşmek üzere Meclis'e geri gönderir.
Yani... Tek madde için veto yetkisini kullanmış olur."
Peki neden Cumhurbaşkanı daha önce bunu yapmadı ve maddeyi referanduma götürme kararı aldı?
Çünkü... Şu son Anayasa değişikliğinden önce, "Cumhurbaşkanı'nın yasalarda sadece bir ya da birkaç maddeyi veto edebilmek (kısmi veto) yetkisi" yoktu.
Artık "kısmi veto yetkisi" yolu açıldığına göre, Türkiye'yi yeniden neredeyse seçim anlamına gelebilecek, hükümet krizi yaratabilecek... Ve dahası... TBMM ile Cumhurbaşkanı'nı... Halkla Meclis'i karşı karşıya getirebilecek referanduma gerek kalmayabilir.
Türkiye, "120 gün sonra halkın yüzde 99 HAYIR oyu ile Meclis'inin temsil yeteneği neredeyse kalmamış Parlamento ve onun tedavülden kalkacağı belli güvenoyuna dayalı olan son kullanma tarihi dolmak üzere bir hükümetle yönetiliyor" durumuna düşmekten kurtulabilir.
Tabii "kısmi veto yetkisi, sadece yasaları değil Anayasa değişikliğini de kapsıyor" diye yorumlanabilirse.
Aksi halde... Referandum, dönülmez akşamın ufku olur.
Cumhurbaşkanlığı'nda şu kuşkular olabilir:
"Ya veto edilerek geri gönderilen Anayasa maddesi aynen kabul edilerek yeniden önüne gelirse?"
O zaman onaylamaktan başka çaresi kalmayacak.
İzgi'nin cevabı şöyle:
"Güvence verdim. Bu Anayasa değişikliği bir daha görüşülmeyecektir. Kadük olacaktır. Anayasa'nın eski 86.maddesi yürürlükte kalacaktır. Zaten milletvekili özlük haklarını ilk haline geri çeken yasa süratle çıkarıldı. İmza için Sayın Cumhurbaşkanı'nın önünde bekliyor.
TBMM'nin sözüne güvenilmelidir. Bunalımı aşmanın formülü budur."
Dünkü gelişmeler, tam İzgi'nin önerdiği gibi oldu.
Bugün Ecevit, Çankaya Köşkü'ne çıkacak... Sezer'den "Resmi Gazete mükerrer sayısında yayınlanan Anayasa değişikliği bağlamında referandumu geri çekmesini ve tek madde için veto yetkisini kullanmasını" isteyecek.
"Maddenin kadük olacağı" güvencesini verecek.
Yeni bir Anayasa değişikliğiyle referandum önlenemez mi?
Çok zor.
AK Parti Erdoğan'ın, SP Erbakan'ın siyasi yasakları bağlamında pazarlıklar yapar.
DYP, hükümetin halkoyuyla düşmesi için dans edebilir.
Siyasi kriz - ekonomik kriz - Bin Ladin krizinden sonra Türkiye, şimdi yeni bir iç kriz ve onu izleyebilecek daha derin bir ekonomik krizin olası zehirli sarmalını karabasan gibi yaşıyor.