Renklerin dili

21 Nisan 2021

Cumartesi ve Pazar, grinin tonları hâkimdi Bodrum’a. Hipnozdan hallice geçen, yasaklı 2 gri gün... Bu yetmezmiş gibi, iki alana üçüncü bedava misali, bir de gri Pazartesi! Oflar, poflar, iç sıkılmaları, bi uyuşukluk bi bıkkınlık. Bana dokunmayan bin yıl yaşasın semptomları. Allah’tan mevsim bahar; yeşilin tonları, pembe, sarı, mor çiçekler, böcekler var da, sayelerinde ruhumuz griye yenik düşmedi. Ne yalan söyleyeyim, bir ara gümbürtüye gidecek gibi oldum. Hafif tökezledim, minik bir tokat yedim, ama şükür ki son kavşakta uyandım. Dedim, “Kendine gel; bu aralar gri kartelası bile aşk kırmızısından daha anlamlı.” Anlam zengini kırmızıyı da pek severim, ama son aylarda ifade ettiği antipatik iki anlamın ürkütücü olması sebebiyle aramız biraz limoni.

Kırmızı: Vakanın durumu ciddi ve hastanede!

Kırmızı: Vaka sayılarının arttığı illerde riskli kod!

***

Hayatımızda her şeyin kendince bir anlamı olduğu gibi, renklerin de anlamları var. Özellikle insan psikolojisi üzerindeki yansımaları çok büyük. Klinik düzeydeki

Yazının Devamı

Uykusuz her gece

14 Nisan 2021

Tesadüf mü bilmiyorum ama çevremdeki herkes uykusuzluktan söz eder oldu. Babamla konuşuyorum, uykusuz, kuzenim uykusuz, arkadaşlarım uykusuz, konu komşu uykusuz ve maalesef aynı dertten mustarip olan bendeniz de uykusuz. “Gece boyunca defalarca uyanıyorum” diyorum, “Aaaa ben de” diyorlar. “Sağa dön, sola dön ne fayda” diyorum, “Yok anacığım hiç faydası yok; biliyorum” diyorlar. “Kaçtımı kaçıyor kerata!” diyorum. “Hah! Aynen öyle” diyorlar. Millette sayacak kuzu da kalmamış tesadüf. Kuzuların tahtı Kovid ve mutantlarına emanet. Derdimiz aynıymış meğer.

***

Günlük rutinlerimiz değişti, bulunduğumuz ortamlar değişti, ritim kaydı. Stres, kaygı, virüsün yayılma hızına ilişkin haberler, hasta ve ölüm sayılarındaki artış, işi kaybetme korkusu, kazancı kaybetme korkusu, hasta olma korkusu, hastalığı yaşlı yakınlarımıza bulaştırma ihtimali korkusu, aşısıydı, ilacıydı, akciğerdeki tutulumuydu v.s… Gündem kalabalık.

Bu kalabalık ekip iyi bir uyku çekmeyi önemli ölçüde zorlaştırdı maalesef.

Yazının Devamı

Ah bu kararsızlık

7 Nisan 2021

Hemen hemen bütün masaları dolu bir restorana gideriz, görevli arkadaş nereyi gösterirse paşa paşa otururuz. Daha boş bir restorana gideriz, görevli arkadaş bir masaya buyur eder, boş başka bir masayı işaret eder, “Şu masaya otursak olur mu” deriz. Kimseciklerin olmadığı bir restorana gittiğimizde ise kâbus başlar. Zira işin en zor kısmı, her masanın müsait olduğu bir mekânda hangi masaya oturacağımıza karar vermektir. Burası çok güneş, orası çok gölge, burası esiyor, orası kokuyor, vesaire vesaire... Bahaneden bol ne var. Üç beş yer değiştirme hali bile yaşanır. Seçenekler arttıkça karar mekanizması su kaynatıyor.

***

Ne içelim,ne yiyelim,nereye gidelim, ne giyelim; o mu güzel, bu mu güzel; o mu iyi, bu mu iyi, yoksa şu daha mı iyi?..

Pek çok insan için karar verme süreci çok sancılı olabiliyor. Bu tip insanlar seçenekleri 10 kere, 100 kere, belki 1000 kere etraflıca düşünüp, göremediği yanlarını bulmak için uğraşıp dururlar. Yanlış karar vermekten korkarlar! Verdikleri karardan pişman olmaktan korkarlar!

Yazının Devamı

Kandırmaca

24 Mart 2021

Kandırılmak: Kandırmak eylemine konu olmak, kanmasına yol açılmak, kanması sağlanmak.

Seni bize leylekler getirdi yavrucum! Annenin sözünü dinlemezsen öcüler yer! Yüzünü yıkamazsan şeytanlar yalar! Tabağındaki pirinçleri bitirmezsen o kadar çok çocuğun olur! Düşen dişini yastık altına koyduğunda diş perisi gelir gibi, özünde eğitim ve öğretim saklı diyerek yumuşatabileceğimiz, masalımsı kandırmacalar.

Yemeğini yersen seni parka götürücem! Erken yatarsan o beğendiğin oyuncağı alıcam gibi, özünde vaat olan kandırmacalar. Biz çocukken, büyüklerimiz bizi kandırmak için çeşitli tatlı yalanlar söyleyip durdu. Aslında miniklerin ağzına bir parmak bal çalarak, onların normalde yapmayacağı şeyleri yapmaya ikna etmekti tüm gayeleri. Özellikle yemek yemeyen, yemeğini bitirmemekte inat eden çocuklar, bu minik kandırmacalara uzun süre inandı. Gerçek olmadığını öğrendiklerinde ise çok geçti.

Sonra devran döndü. Elektrikler kesikti hocam, ödevimi yapadım demeye başlıyor

Yazının Devamı

İçsel Pusulamız ‘Duygular’

17 Mart 2021

Duygularımız... Ruhsal gelişimimiz için ihtiyaç duyduğunuz donanımımız; zihinsel ve fiziksel sağlığın temeli; ilişkilerimizi sezgisel bilgilerle zenginleştiren ve duyarlılığımızın rehberliği ile daha bilinçli bir hayat sürmemize neden olan, en önemli servetimiz. İzlememiz gereken doğru yolu gösteren ‘içsel pusulamız’... Bizi biz yapan enerji kaynağımız. Sağlıklı ve dengeli ilişkiler kurmadaki bütünlüğü sağlayan en önemli unsurlardan birisi, belki de en önemlisi iç dünyamızın aynası olan duygularımız.

İnsan yaşamında bu denli öneme sahip olan duygularımızı fark etmek ve ifade etmek de bir o kadar önemli. Fakat çeşitli sebeplerden ötürü birçoğumuz duygularımızı fark edip ifade etmekte sorunlar yaşarız.

Çoğumuz, duygularımızı geldiği gibi yaşama, dışarıya vurma ve hatta ifade etme konusunda biraz ürkek ve biraz da acemiyiz. Halbuki, hepimizin iç cebinde çocukluğumuzun duygu tecrübesi ve yaşanmışlıkların bilgeliği var. Biliyoruz ki, içimizdeki en derin yaraların sesini duygularımız aracılığıyla yaşadık;

Yazının Devamı

İnşaatlar mı yoksa restoranlar mı daha riskli?

10 Mart 2021

Yeni kontrollü normalleşme sürecini başlatıyoruz açıklamasını takiben son sürat harekete geçildi ve hemen hemen tüm restoran ve cafeler ışık hızıyla faaliyete geçti. Ölü toprağı serpilmiş gibi sessiz ve hareketsiz kalan mekanlar yeniden doğarcasına şakımaya başladı. Kolay mı aylardır bugünü bekliyorlar. Madden ve manen yedikleri darbelerin izlerini silmeye çalışacaklar. Ortalık cıvıl cıvıl olmaya başlayınca havaya giriveriyor insan. Sanırsın Korona 19 ve mutantları terki diyar etmişler. Gönül öyle olsun ister ama işin aslı böyle değil. Mevcudiyetini hala oldukça sistemli ve inatçı bir şekilde sürdürüyor bu familya.

***

Üstelik, çeşitlenerek ve son derece sinsice! En ufak bir rehaveti affetmiyor. Ağzından, burnundan girip seni ele geçiriyor. Hal böyleyken, bu haller bilinirken, kuralları inatla görmezden gelmek acaba nasıl bir ruh hali? “Her ilimiz salgın tedbirlerinin ne düzeyde uygulanacağını kendisi belirleyecek” diye yazdım geçen hafta. Özgürlük sarhoşu olmayın, şirazeden çıkmayın da

Yazının Devamı

Mayın tarlası

3 Mart 2021

Bizi adam yerine koymuyorlar kardeşim. Virüse nasıl davranıyorlarsa bize de öyle davranıyorlar. Zerre kıymet, zerre saygı yok!

Estağfurullah Rasim abi niye böyle diyorsun? Bu kısıtlamalar tamamen sizi kollayıp, korumak için dedim. Mecburen!

Bırak Allah aşkına Gül. Bari sen böyle söyleme. Yahu canıma tak etti artık! Bildiğin hakaret bu. Sinirden tansiyonum fırlıyor valla. İşlerimi halledemediğime mi yanayım, bize yapılan muameleye mi? Saçmalık bu kardeşim. Ben iki sokak ötedeki torunumu görmeye gidemiyorum; millet Uludağ’larda partilerde eğleniyor, oradan oraya ayaklı korona gibi geziyor ve buna ses çıkaran yok. Ama iş bize gelince reva görülen, evde hapis hayatı. Ayıp ayıp!

Havadan sudan sohbet ederken, laf dönüp dolaşıp hep koronaya ve alınan tedbirlere geliyor. Rasim abiyle de aynısı oldu. Cumartesi günü torunu Cansu, “Dede bize gelsene” diye tutturmuş ama ne fayda. Dede torun arasında hafta sonları aktive olan ‘mayın tarlası’ var.

‘Hafta sonu sokağa çıkma kısıtlaması.’ Çoğu insan mayın tarlasında kaçak göçek, seke seke

Yazının Devamı

Havasına suyuna taşına toprağına

26 Şubat 2021

“Havasına suyuna taşına toprağına
Bin can feda bir tek dostuma
Her köşesi cennetim ezilir yanar içim
Bir başkadır benim memleketim” diye boşuna dememiş şair.
Bu dizeler Fikret Şenes’e ait.
Yıllar yılı Ayten Alpman’ın büyülü sesinden dinledik; her defasında çoşkuyla eşlik ettik ve hala her fırsatta eşlik etmeye devam ediyoruz.
Evet her köşesi cennet memleketimin.

Yazının Devamı