Kandırılmak: Kandırmak eylemine konu olmak, kanmasına yol açılmak, kanması sağlanmak.
Seni bize leylekler getirdi yavrucum! Annenin sözünü dinlemezsen öcüler yer! Yüzünü yıkamazsan şeytanlar yalar! Tabağındaki pirinçleri bitirmezsen o kadar çok çocuğun olur! Düşen dişini yastık altına koyduğunda diş perisi gelir gibi, özünde eğitim ve öğretim saklı diyerek yumuşatabileceğimiz, masalımsı kandırmacalar.
Yemeğini yersen seni parka götürücem! Erken yatarsan o beğendiğin oyuncağı alıcam gibi, özünde vaat olan kandırmacalar. Biz çocukken, büyüklerimiz bizi kandırmak için çeşitli tatlı yalanlar söyleyip durdu. Aslında miniklerin ağzına bir parmak bal çalarak, onların normalde yapmayacağı şeyleri yapmaya ikna etmekti tüm gayeleri. Özellikle yemek yemeyen, yemeğini bitirmemekte inat eden çocuklar, bu minik kandırmacalara uzun süre inandı. Gerçek olmadığını öğrendiklerinde ise çok geçti.
Sonra devran döndü. Elektrikler kesikti hocam, ödevimi yapadım demeye başlıyor kandırılanlar. Yıllar yılları kovalıyor, zaman akıp gidiyor. O değişiyor, bu değişiyor, şu değişiyor. Her şey değişiyor. Değişmeyen tek şey, hayatın her evresinde toslayabileceğin kandırık duvarı. Birileri hep birilerini kandırmaya çalışıyor. Birileri birilerine hep yalan söylüyor. Birileri hep kandırılan, birileri hep kandıran oluyor. Size sahip çıkacağını düşündükleriniz bile sizi kandırabiliyor. En hassas, en önemli, en gerekli, en medeni, en insani, en kıymetli olduğunu düşündüğünüz, inandığınız, güvendiğiniz, beklediğiniz, gururlandığınız, onurlandığınız adımlar bile kandırık olabiliyor.
Mesela; Kadınlara yönelik her türlü şiddete karşı, hukuki çerçevede detaylı koruma sağlayan ‘İstanbul Sözleşmesi’ni imzalayan ilk ülke olan Türkiye, devlet büyüklerimizin verdiği bir kararla, anlaşmadan çekilen ilk ülke olabiliyor. Buyurun işte, kaç yaşına gelirseniz gelin büyükler hep küçükleri kandırıyor.
Yorumsuz
Soru: İstanbul Sözleşmesi’nin iptali hakkında ne düşünüyorsunuz?
Spiker, mikrofonu röportaj yaptığı hanımefendiye uzatıyor.
Cevap: İçeriğini bilmiyorum, ama iptal edilmesi son derece yerinde bir karar olmuş.
Mikrofon şimdi bir beyefendide. Soru aynı...
Cevap: Benim düşüncem bir şey ifade etmez. Çünkü, ben İstanbul’da yaşamıyorum.
Burası Maldivler değil
KANDIRMACA ve kandırmaya çalışma aksiyonlarını her yerde ve her sektörde görmek mümkün. Yiyecekten tutun içeceğe, havadan tutun suya kadar her alana nüfuz eden, sosyal bir arıza.
Geçen günlerde bu arızalardan bir türü Bodrum’da hayat buldu. Sahile Maldivler’in sahillerinde bulunan beyaz kum görüntüsünü vermek isteyen iki otele Çevre İl Müdürlüğü ve Bodrum Belediyesi Çevre Kontrol Koruma Müdürlüğü tarafından baskın yapıldı.
Dünya çapında üne sahip, her türlü konforu vaat eden ve gerçekten her anlamda güzel olan bu otellerin çalışanları, sahillerine mermer tozu sererken suçüstü yakalandı. Bir otele para cezası kesildi, diğer otel hakkında ise soruşturma başlatıldı.
Sayın otel yetkilileri, bu kandırmacaya karar verirken şunların farkında değil miydiniz?
1. Burası Maldivler değil.
2. Mermer tozu, denizde yaşayan canlılar için büyük bir tehlike.
3. Mermer tozlarının içinde bulunan ‘kuvarslar’ Dünya Sağlık Örgütü’nün yapmış olduğu araştırmalara göre kanserojen madde içeriyor.
4. Mermer tozu aşındırıcı da olduğu için cilt tahrişlerine, skleroderma denilen cildin ve bağ dokunun sertleşip büzülmesine neden olan hastalığa da yol
açabilir.
5. Mermer tozu önce gözlerde tahrişe, ileride ise solunum sistemi hastalıklarına yol açar.