MHP lideri Devlet Bahçeli ile referandum sonrasını değerlendirmek üzere dün kahvaltılı basın toplantısı başlamadan sohbet olanağı buldum.
MHP liderini çok rahatsız eden bir konu, merhum Alparslan Türkeş’in mezar yerinin değiştirileceğine ilişkin duyumlar. Bu yöndeki haberlere ilişkin olarak bilgi verdi ve şu değerlendirmeyi yaptı:
“Türkeş’le 27 Mayıs hesaplaşması”
- Bu yönde ciddi duyumlar aldık. Merhum liderimiz Alparslan Türkeş’in mezarını kaldırmayı düşündükleri yolunda haberler aldık. Başbakan, 8 yıl sonra merhum Menderes’i hatırladı, mezarını ziyaret etti. Sonra Aydın Menderes’i ziyaret etti. Bu temaslar sırasında 27 Mayıs’la hesaplaşma anlamında Türkeş’in mezarının da bulunduğu yerden kaldırılması konuşulmuş. 27 Mayıs’ta Türkeş ihtilal lideriydi, bu nedenle mezar yeri kaldırılmalı, denilmiş duyumları aldık. Zannediyorum Devlet Mezarlığı’na veya başka bir yere nakledilmesi düşünülmüş. Böyle bir şeye girişirlerse çok kötü olur. Türkeş’in mezarına dokunurlarsa büyük yanlış yaparlar. Rahmetli Türkeş’i bir ihtilal lideri olarak görmekten çok köklü bir siyasi hareket olan Milliyetçi Hareket Partisi’nin lideri olarak, bir siyasi parti lideri olarak görmek gerekir. Tabii bu tür
Terör örgütü PKK, eylemsizlik kararını bir hafta uzattığını açıkladı. Bu süreç içinde yeniden durumu gözden geçireceklerini de duyurdu.
Bir haftada ne olabilir? Bu süre içinde herhalde, hükümetin İmralı-PKK-BDP’nin taleplerini kabul etmesi beklenmiyordur. Beklenen, hükümetin BDP’yle ve DTK’yla masaya oturması... Bunun işareti geçen hafta Hakkâri vahşeti nedeniyle gerçekleşmeyen görüşme olacak. Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’le BDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak’ın bir araya gelmeleri, bu bir haftalık sürede beklenen ilk gelişme. Anlaşılıyor ki, eylemsizlik kararının “bir hafta” uzatılmasının amaçlarından biri bu...
Bir haftada başka ne olabilir? Öcalan’la avukatları arasındaki “haftalık olağan görüşme” gerçekleşebilir. İmralı’nın vereceği talimatlar alınır. PKK ve BDP de ona göre haftalık tutum alırlar.
Öcalan’ın hayreti
Eylemsizlik kararı aldığını PKK açıklamış olsa da bu kararın İmralı’ya ait olduğu sır değil. Bir önceki görüşmede eylemsizlik kararının uzatılabileceği mesajı Öcalan’dan gelmişti. Örgüt bunu uyguladı.
Bütün mesajlar, Öcalan’a mı ait? Öcalan’ın Hakkâri’de yaşanan mayın vahşetini “şok oldum” diye
Hakkâri’de biri bebek 9 kişinin ölümüyle sonuçlanan mayın eylemi sonrasında yine PKK’yı koruyup-kollama çabası öne çıkıyor.
Vahşetin yaşandığı gün kamuoyuna verilen mesaj, bu işi, “TSK’nın yaptığı” algısı yaratmaya yönelikti. Henüz olayın ne olduğu anlaşılmadan BDP yöneticilerinin verdiği mesajlar ve PKK’yı kuş sevenler derneği gibi göstermeye çalışanlar ağız birliği içinde, “PKK’yı aklamaya” çalıştılar.
Psikolojik ortam
Türkiye’de başarılı bir psikolojik harekât süreci sonunda, devletin ve özellikle de TSK’nın terör örgütü gibi algılanmasını kolaylaştıracak bir psikolojik ortam oluşturuldu. TSK’nın bu psikolojik harekât karşısında terör örgütü ve yandaşları kadar başarılı olduğu söylenemez.
Siyasi ortam
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’tan öğrendik ki, Hakkâri’de 2’si çocuk 9 vatandaşımızın yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan mayın vahşeti bir görüşmeyi de engellemiş. BDP’nin eşbaşkanları Demirtaş ve Gültan Kışanak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın TBMM’deki odasında Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’le bir araya geleceklermiş. Mayın vahşetinden sonra Çiçek ve Ergin bu görüşmeyi iptal etmişler.
Gizli görüşme
Demirtaş, mayının bu görüşmeyi engellemek için “devlet tarafından” döşenip, patlatıldığını ima etti. Çiçek ve Ergin’le yapacakları görüşmenin telefonlarının dinlenmesiyle öğrenildiğini ve mayın olayıyla engellendiğini öne sürdü. Hükümeti de bu provokasyona boyun eğmekle suçladı.
Bu görüşme kamuoyuna duyurulmamıştı. Demirtaş’ın sözleri görüşmenin “gizli” olacağı havasındaydı.
CHP ve MHP’nin iktidarı “gizli pazarlık” yürütmekle suçladığı bu dönemde, söz konusu görüşmenin “gizli” planlanmış olması ayrı bir önem taşıyor.
Demirtaş, bu havayı verirken, Başbakan Yardımcısı Çiçek ve Adalet Bakanı Ergin, buna karşı çıktılar. “Biz görüşmeden kısa süre önce basına haber verecektik” dediler. Ancak muhalefet cephesinde eğer görüşme yapılsaydı “gizli
CHP’nin eski lideri Deniz Baykal’ın, Taraf gazetesi yazarı Rasim Ozan Kütahyalı’ya yansıttığı görüşleri gözleri CHP’ye çevirdi.
Baykal’ın, yeni tüzüğün yürürlüğe konulması ve yeni parti meclisi seçilmesine ilişkin düşünceleri tartışma yarattı. Bu sözleri, “Baykal dönmek istiyor”, “Baykal, Önder Sav’ı hedef alıyor” gibi yorumlayanlar oldu.
Yeni model
Baykal istifa etmemiş olsaydı, seçimlere, hazırlattığı tüzüğün öngördüğü yeni modelle gidecekti. Bu konuyu birkaç söyleşimizde dile getirmişti. Bu açıdan tüzükle ilgili düşüncesi yeni değil. O zaman da Baykal, yeni modelde daha aktif bir genel merkez oluşacağını, 15 genel başkan yardımcısı bulunacağını, her birinin bir konu ve alandan sorumlu olacağını ve aktif olarak çalışacağını açıklamıştı. Bu model, bugün AKP’nin uyguladığı modeli de anımsatıyordu. Nitekim buna uygun tüzük de kabul edildi. Baykal’ın genel başkanlığı sırasında parti meclisi toplandı ve tüzüğün 21-22 Mayıs 2010 kurultayıyla birlikte yürürlüğe girmesini kararlaştırdı.
Ancak, kurultay günü gelmeden Baykal genel başkanlıktan ayrıldı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçildiği kurultayda da tüzüğün uygulanması ertelendi. Baykal, o gün de tüzüğün uygulamaya
Referandum sonrasında PKK-BDP çizgisinin “müzakere” talebini öne çıkaracağı tahmin ediliyordu. İmralı’dan yansıyan mesajlar gibi BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de “müzakere” yolu açılması için ısrarlı açıklamalar yapıyorlar.
“Akil adamlar” olarak Finlandiya eski Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari’nin başkanlık ettiği siyasetçi ve diplomatlardan oluşan “Bağımsız Komisyon”, referandumdan sonra Diyarbakır’a geldi. Sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle, Ahmet Türk’le, Baydemir’le görüştüler. Heyet, ayrıca İstanbul’da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la da bir araya gelecek.
BDP bu heyetin girişimleriyle bir “müzakere” yolu açılabileceğini düşünüyor. Baydemir, heyeti karşılarken, “Bugüne kadar bir tek müzakere yolu denenmedi, silahla da sonuç alınamayacağı anlaşıldı” diyerek, bu beklentisini duyurdu.
Ankara çıkarması
Heyetin ardından Diyarbakır merkezli sivil toplum kuruluşları da Ankara’ya bir çıkarma yapacaklar. Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’ndan rendevu talep ettiler.
Sivil toplum kuruluşları, bu görüşmeyi mümkün olan kısa sürede yapmak istiyorlar.
Referandumun önemli sonuçlarından biri de BDP’nin boykot kararına önemli ölçüde uyulmuş olmasıdır. Özellikle Hakkâri, Şırnak, Van, Batman ve Diyarbakır’da boykotun etkili olduğu anlaşıldı. BDP, bu sonuçlarla bölgedeki seçmene hâkim olduğunu gösterdi. Boykotun yaygın uygulanmasında Öcalan’ın kısa süre önce boykotu destekleyen açıklamasının belirleyici olduğunu söyleyebiliriz.
BDP’nin 2 milyon civarında oyu var. Referandumda çıkan evet ve hayır oylarının sayısı ve oranı, 2 milyon oyun sonucu değiştirmeyeceği yorumlarına yol açtı. BDP, hayır demiş olsaydı bile sonuç yine evet çıkacaktı mantığı yürütülüyor. Evet demiş olsaydı, o zaman da evet oylarının oranı yüzde 60’ı aşardı, yorumu yapılıyor.
Tepki oyları
Ancak, BDP oylarının başka özelliği de var. PKK’yla yakın safta görüntü veren partilerle, karşısında görüntü veren partileri de etkiliyor. Bu nedenle BDP’nin boykot kararı sadece kendi oyunu değil evet ve hayır oylarını da etkilemiştir. Eğer BDP evet cephesinde yer alsaydı bu iktidar partisi açısından bir handikap oluştururdu. Böyle bir durumda Öcalan-PKK-BDP’ye tepkili seçmen, bu kadar kolay evet diyemezdi.
Nitekim bu tepki hesaplandığı içindir ki, Başbakan Recep Tayyip
Referandum kampanyasının en çalışkan lideri CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ydu. 73 ilde 162 ilçede konuştu. CHP’nin başına geçer geçmez, henüz koltuğuna oturma fırsatı bulamadan zorlu bir yarışa girdi.
Referandum sonucu, CHP liderinin moralini bozdu mu? Yüzde 42’lik hayır oyunu nasıl karşıladı? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık sistemi düşüncesine, BDP’nin boykot sonuçlarına, yeni anayasa tartışmalarına nasıl bakıyor, oyunu neden kullanamadı? Kılıçdaroğlu’na dün bu soruları yönelttim.
“Bizi kamçılayacak”
Yüzde 42’lik hayır oyu moralinizi bozdu mu?
- Hayır. Bozmadı. Hatta tam aksine kamçıladı. Yakında görüleceği gibi bu sonuç seçim sürecinde CHP’yi kamçılayacaktır. Bugünden itibaren referandumda yaptığımız gibi tüm gücümüzle çalışacağız.