BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’tan öğrendik ki, Hakkâri’de 2’si çocuk 9 vatandaşımızın yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan mayın vahşeti bir görüşmeyi de engellemiş. BDP’nin eşbaşkanları Demirtaş ve Gültan Kışanak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın TBMM’deki odasında Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’le bir araya geleceklermiş. Mayın vahşetinden sonra Çiçek ve Ergin bu görüşmeyi iptal etmişler.
Gizli görüşme
Demirtaş, mayının bu görüşmeyi engellemek için “devlet tarafından” döşenip, patlatıldığını ima etti. Çiçek ve Ergin’le yapacakları görüşmenin telefonlarının dinlenmesiyle öğrenildiğini ve mayın olayıyla engellendiğini öne sürdü. Hükümeti de bu provokasyona boyun eğmekle suçladı.
Bu görüşme kamuoyuna duyurulmamıştı. Demirtaş’ın sözleri görüşmenin “gizli” olacağı havasındaydı.
CHP ve MHP’nin iktidarı “gizli pazarlık” yürütmekle suçladığı bu dönemde, söz konusu görüşmenin “gizli” planlanmış olması ayrı bir önem taşıyor.
Demirtaş, bu havayı verirken, Başbakan Yardımcısı Çiçek ve Adalet Bakanı Ergin, buna karşı çıktılar. “Biz görüşmeden kısa süre önce basına haber verecektik” dediler. Ancak muhalefet cephesinde eğer görüşme yapılsaydı “gizli tutarlardı” görüşü hâkim.
Açık yara örneği
Başbakan Yardımcısı Çiçek, toplantının “gizli” kalmasının planlanmadığı konusunda ısrarlı. Bu konudaki sorumu şöyle yanıtladı:
“Bir kere şunu söyleyeyim, TBMM’de yapılacak bir görüşme nasıl gizli planlanır, nasıl gizli yapılır ve nasıl gizli kalır. Bir defa görüşmenin yapılacağı yer bir gizlilik kararı olmadığının delilidir. İkincisi, ben, gizli yapılmasa bile hiçbir görüşmenin gizli kalmadığını ve kalmayacağını bilenlerdenim. Üçüncüsü de şu: Anadolu’da bir söz vardır, ‘Açık yaraya kurt düşmez’ derler. Çok doğru bir sözdür. Ben açıklıktan yanayım. Öyle gizli-kapaklı görüşmelere gerek yok. Eğer her şey açık olursa çok daha faydalı olur, spekülasyonların da önüne geçer. Gizli olsa niye TBMM’yi seçelim? Bu gizli yapılacak bir görüşme değildi. Ama yaşanan vahşetten sonra murat edilen fayda da temin edilemezdi.”
Ergin de aynı görüşte
Adalet Bakanı Ergin de Başbakan Yardımcısı Çiçek gibi düşünüyor. “Bu vahşet ve ortaya atılan iddialar aydınlanmadan bu görüşmenin bir faydası olmaz. Böyle bir ortamda bu görüşme yapılamazdı. Görüşme talebi BDP’den gelmişti. Başbakan’la görüşmek istediler. Sayın Başbakan yoğun olduğu için bizi görevlendirdiler. Bu olayın failleri belli olmadan görüşmek faydasız olur. Bütün iddiaların aydınlatılması gerekir.”
Erdoğan’ın özerklik yanıtı
BDP, referandum süreci boyunca özerklik talebini gündemde tuttu. 20 Eylül’den sonra da eylemsizliğin devam edebilmesi için devletin operasyonları durdurmasını, özerklik olarak özetlenecek talepleri konusunda hükümet cephesinden ciddi açıklamalar yapılması gerektiği üzerinde durdular. Eğer bu görüşme olsaydı, bu talepleri tekrarlayacaklarını tahmin etmek zor değil.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, referandum kampanyası boyunca özerklik talebine pek değinmedi. Ancak Erdoğan, önceki günkü vahşetten sonra bu konuda açık tutum aldı. Başbakan, “Kendilerine göre yeni bir yapı ortaya çıkarma gayretlerine ne bu parlamento ne bu millet müsaade eder” dedi.
Erdoğan’ın bu cümlesi, yeni anayasanın tartışıldığı bugünlerde önem taşıyor. İmralı-PKK-BDP çizgisi yeni anayasadan bunu bekliyor. Ancak Erdoğan’ın sözleri, bu konuda beklentinin karşılığı olmadığını ortaya koyuyor.