Başbakan Tayyip Erdoğan, merakla beklenen Diyarbakır konuşmasını yaptı. Erdoğan, Diyarbakır konuşması için yaratılan beklentiye oranla “düşük profilli” bir konuşma yaptı. Sıcak sulara girmedi. Etrafından dolaşmayı tercih etti.
Başbakan Erdoğan’ın, Diyarbakır konuşmasını çok dikkatli hazırladığı anlaşılıyor. Uçlara gitmeyen, ortada kalmaya çalışan konular ve cümleler seçmişti.
Duygulara hitap
Erdoğan, Diyarbakır’da teröre, PKK’ya, BDP’ye, Kürt sorununa “damardan” girmedi. 2005 konuşmasına göre iddiasız bir konuşma yaptı.
Birlik-beraberlik mesajları verirken “yaratan” gibi, “insan sevgisi”, “kardeşlik” gibi en geniş ortak paylar üzerinde dolaşmayı yeğledi. Geleceğe dönük değil daha çok geçmişe yönelik bir konuşmaydı.
Diyarbakır’a sembol haline gelmiş isim ve konularla çiçek attı. Musa Anter’den, Ahmet Kaya’dan, Şivan Perver’den, Selahaddin Eyyübi’den söz etmesi bunun örnekleriydi.
ABD, Bağdat’ta yaptığı bir törenle muharip güçlerini Irak’tan çektiğini açıkladı. Çekilmiş haliyle bile ABD’nin 50 bin civarında askeri Irak’ta kaldı.
ABD Başkan Yardımcısı Biden, Bağdat’tan sonra Erbil’e geçti ve Barzani’yi de ziyaret etti.
ABD’nin şu anda Irak’tan çekildiğini söylemek zor. Ciddi miktarda asker ve ağır silah bırakan ABD’nin, petrol kaynaklarının bulunduğu yerlerde ve Kuzey Irak’ın tamamında askeri varlığını sürdüreceğini tahmin etmek zor değil.
“Irak’a demokrasi ve özgürlük getireceğiz” diye gelen ABD’nin 7,5 yıl sonra geride ne bıraktığına bakıldığında, özgürlükten ve demokrasiden söz etmek mümkün değil.
Yüz binlerce Iraklının ölümüyle ve milyonlarcasının evsiz kalmasıyla sonuçlanan bu savaşın siyasi sonucu ise üçe bölünmüş bir Irak, siyasi istikrarsızlık ve her alanda kaos olarak özetlenebilir.
Kürtlerin kazancı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır mitinginde ne söyleyeceği son birkaç günün tartışma konusu haline geldi.
Ahmet Türk’ün, Başbakan’ın 3 Eylül’de Diyarbakır’da ne söyleyeceğinin önemine dikkat çekerek, “boykot” tutumunun buna göre değişebileceğini belirtmesi, beklentiye neden oldu.
Keza MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, Başbakan Erdoğan’a “Diyarbakır’da da, Sakarya’da Konya’da konuştuğun gibi konuşabilecek misin?” sorusunu yöneltmesi merakı daha da artırdı. Bahçeli, “Diyarbakır’da tek vatan, tek millet, tek bayrak diye konuş da sana karşı mahcup olayım” diyerek, bir başka beklenti yaratmış oldu.
Erdoğan’ın çerçevesi
Başbakan Erdoğan ise Diyarbakır konuşmasının çerçevesini 3 Eylül’ü beklemeden açıkladı. Erdoğan, katıldığı radyo programında MHP lideri Bahçeli’ye yanıt verdi. Ankara’da ne konuşursam, Diyarbakır’da da onu konuşurum, Tekirdağ’da ne konuştuysam Van’da da onu konuştum, diyerek, PKK-BDP cephesinin beklentilerine uygun bir konuşma yapmayacağını ilan etmiş oldu.
Başbakan, BDP’nin “tekli, tekçi yaklaşımla sorun çözülmez” diye eleştirdiği söylemini de tekrarladı. “Bizim söylediğimiz dört şey var” diyerek devam etti:
Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Aslan Güner’le ilgili bir iddia ortaya atıldı. Taraf’ın haberine göre Güner Paşa, korgeneral rütbesinde Genelkurmay İstihbarat Başkanı görevini yürütürken, İsrail’den dinleme cihazları aldırdı ve bu cihazlarla Türkiye’de bazı sivil kişilerin telefonunu dinletti.
Bu iddia gazetenin manşetinde yer aldığı gün Genelkurmay Başkanlığı, Aslan Güner Paşa’nın müracaatı üzerine bir soruşturma başlattı. Güner Paşa, 30 Ağustos resepsiyonunda gazetecilerin sorularını yanıtladı. TSK’nın yurtiçinde dinleme yapmasının mümkün olmadığını, cihazların Savunma İcra Komitesi’nin kararıyla alındığını, terör örgütüne karşı yurtdışı dinlemeleri için kullanıldığını, cihazların başında kendisinin oturmadığını, eğer birileri böyle bir dinleme yapmışsa hesabını vermeleri gerektiğini ve gerçeğin soruşturma sonucunda ortaya çıkacağını söyledi.
Aslan Güner Paşa da bir süredir hedefteki isimlerden biri...
İddia edildiği gibi bu cihazlar bazı sivillerin dinlenmesi için kullanıldıysa elbette vahim bir durum var demektir. Sorumluların bir an önce bulunup yargıya teslim edilmesi gerekir.
Cihazların alım yöntemi
Cihazların alımı ve kullanımı tarihleri ile Aslan Güner
Büyük Zafer’in 88. yılını dün kutladık. Mustafa Kemal’in 26 Ağustos’ta başlattığı Büyük Taarruz, Kurtuluş Savaşı’nı başarıya götüren son zaferdir.
Kurtuluş bu zaferle sağlanmış ve Atatürk’ün en büyük eserim dediği Türkiye Cumhuriyeti, bu zaferin üzerine inşa edilmiştir.
Bu toprakları işgalden, paylaşımdan kurtaran ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halka “Türk milleti” denir, diyen Büyük Atatürk, hiçbir kesimi azınlık olarak görmemiş ve ulusal birliği esas almıştır.
Bugün kuruluş felsefesinin özünü oluşturan ulus devlet, üniter devlet ve laik devlet ne durumda? Manzaraya bakalım:
Ayrılıkçı rüzgârlar
Yıllardır ulus devlet hedef tahtasında. “Ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlük” ciddi bir bölünme tehlikesiyle karşı karşıya.
Genelkurmay Başkanlığı görevini devralan Orgeneral Işık Koşaner, törende yaptığı konuşmada öncelik verdiği dört talebi gündeme getirdi.
Koşaner, BDP’yi ve özerklik talebini telaffuz etmedi ama konuşmasında bu konuya önemli yer ayırdı.
Yeni Genelkurmay Başkanı Koşaner’in dile getirdiği dört talebin ilki “özerklik girişimlerine karşı etkili önlem alınması”ydı.
Dört talep
Koşaner, Türkiye açısından muhtemel riskleri konu alan bölge analizinden sonra, dört talebi şöyle dillendirdi:
1- Yurtiçinde ikinci bir idari yapılanma tesis etme girişimlerine karşı etkili yasal önlemlerin alınması.
2- Irak merkezi hükümeti ve bölgesel yönetimin Irak’ın kuzeyinde yuvalanmış terör örgütüne karşı etkin tedbirler almasının bir an önce sağlanması.
Orgeneral İlker Başbuğ, Genelkurmay Başkanlığı görevini dün Orgeneral Işık Koşaner’e devretti.
Tören başlarken merak edilen konulardan biri Başbuğ Paşa’ya, “devlet şeref madalyası” verilip verilmeyeceğiydi. Gün boyu internet sitelerinde Başbuğ için Resmi Gazete’de madalya kararı yayımlanmadığı haberleri yer aldı. Devir teslim töreni bitti ancak Başbuğ’a şeref madalyası verilmedi.
Başbakan’ın sözleri
Törenin resepsiyon bölümünde Başbakan Tayyip Erdoğan’a, madalya konusunu sordum:
- Bugün Başbuğ Paşa’ya devlet şeref madalyası verilip verilmeyeceği merak ediliyordu. İnternet sitelerinde gün boyu bu haber vardı. Başbuğ’a şeref madalyası verilmesi konusunda bir teklifiniz oldu mu?
Başbakan Erdoğan, konuyu incelemediğini belirterek yanında oturan yeni Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner’e sordu:
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, bugün Türk Silahlı Kuvvetleri’ne veda edecek. Başbuğ, Türk Silahlı Kuvveleri’ne en sıkıntılı dönemlerinden birinde komuta etti.
2 yıllık görev süresinin başından sonuna kadar bir yandan terörle, bir yandan da TSK’ya karşı yürütülen psikolojik harekâtla mücadele etti. Hem hukukun işlemesine hem personelinin hukukunun korunmasına hem de TSK’nın kurumsal kimliğinin yara almamasına büyük özen gösterdi. TSK’nın itibarının kırılmaya çalışıldığı, bu amaçla çok yönlü saldırılara uğradığı bu dönemde, bir yandan asli işlevini görmek, dağda teröristle çarpışan askerinin moralini yüksek tutmak, bir yandan kurumsal bütünlüğü korumak, bir yandan kamuoyunda mücadele vermek olağanüstü bir çaba gerektiriyordu. Bu zorlu dönemde TSK’dan tek bir çatlak ses çıkmaması İlker Paşa’nın hâkimiyetini ve başarısını gösteriyor.
Zorlu dönemlerde Genelkurmay başkanlarının nasıl ağır koşullarda çalıştıkları pek bilinmez. En çarpıcı örneklerden biri, zorlu bir 4 yıl geçiren Hilmi Özkök Paşa’nın, emekli olduğunda, “Bu bana bir mideye mal oldu” diyerek, durumun zorluğunu özetlemesidir.
“Teğmen ne demek biliyor musunuz?”
Kara Kuvvetleri Komutanlığı devir teslim