BAŞBAKAN’IN yapması gereken bir şey var şimdi.
Ankara Büyükelçiliği tarafından, 30 Aralık 2004 tarihinde ABD Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen “04ANKARA7211” nolu “secret” belgeyi koymalı Obama’nın önüne.
“Oku bakayım” demeli.
Obama da başlamalı okumaya:
“Parti içinde Erdoğan’ın güce duyduğu iştah, sert bir otoriter tarz ve diğerlerine karşı derin bir güvensizlik olarak kendini gösteriyor.”
“Kendisini dalkavuk (ama kibirli) danışmanlardan oluşan demir bir halkayla çeviren Erdoğan, kendisini izole ettiği için güvenilir bilgi alamıyor.”
“Erdoğan üzerinde İslamcı görüşün etkisini anlatmak için muhafazakâr Savunma Bakanı Gönül, kısa bir süre önce bize Gül’ün yakın çalışma arkadaşı Davutoğlu’nu ‘aşırı tehlikeli’ olarak tanımladı.”
HASAN (CEMAL) abi, pek güzel yazdı:
“Türkiye’deki Yüksek Askeri İdare Mahkemesi, yani askeri danıştay Avrupa demokrasilerinde var mı?
Yok!
Amerikan demokrasisinde var mı?
Yok.
Askeri Yargıtay, Avrupa demokrasilerinde var mı?
Yok.
DİYARBAKIRLI taksici Reşo, CHP Genel Merkezi’ni arayıp “Geçmiş olsun” dileğini iletmiş Kemal Kılıçdaroğlu’na.
Bir süre sonra Reşo’nun telefonu çalmış.
Arayan Kemal Kılıçdaroğlu.
Bu bir değil.
İki değil.
Üç değil.
Neredeyse her gün buna benzer jestlerle gündeme geliyor Kemal Kılıçdaroğlu.
DÜN gece onu izlediniz.
Bu gece de izleyeceksiniz.
Yarın gece de.
O kim mi?
Okan Bayülgen.
En azından “ilginç” bir adam.
Doğru bildiğini “dosdoğru” söylediği için, yine en azından bana hoş geliyor bu tavrı.
HER af birilerini mutlu eder mutlaka.
Adam iki kişiyi öldürmüş meselâ.
Salıverilirse eğer, sevinçten deliye döner.
Onun öldürdüğü insanların anası, babası, karısı, kızı da delirir ama...
Elbet, sevinçten değil.
Dolayısıyla böyle bir affın “af edilir yanı” yoktur, olamaz.
İki cihan bir araya gelse, hiç kimse canı yanmış birine bunun ne akla ne de vicdana sığar tarafını anlatamaz.
HABERİN yazılışındaki “ihtiyat” ve hatta “korku” her kelimeden belli.
Denir ki:
“Bazı kaynaklara göre 231 bin zorunlu askerin, berber, bayan kuaförü, müzisyen, garson, aşçı, resepsiyonist, çaycı, lostra, kasiyer, şoför, kat görevlisi, ütücü gibi benzeri görevlerde askerlik dışı işlerde çalıştırıldığı iddiaları ortaya atıldı.”
Neymiş?
Bazı kaynaklar...
Ortaya atmış...
Kaynağa ne hacet?
BAŞIMIZ sıkışınca avazımız çıktığı kadar bağırırız:
“Memlekette demokrasi var...”
Var elbet.
Demokrasinin dibini oyanlar için “dibine kadar” demokrasi var!
Onlara her şey serbest.
Ama ve meselâ sıra üniversite öğrencilerine gelince....
Yasak başlar.
BAYRAMDA kimi koyun kesti.
Kimi dana kesti.
Kimi düve kesti.
Kimi deve kesti.
Hesap o ki...
Bayramda 700 bin büyükbaş, 2 milyon küçükbaş hayvan kurban edildi.
Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin ise kestiği kurbanlığa ilaveten, bıyıklarını da kesti.