Ey akıl, neredesin?

7 Kasım 2010

CUMHURİYET Halk Partisi’nde tarafların birbirleri hakkında söylediklerini, hele Önder Sav’ın sözlerini kulaklar duyduktan sonra...
Recep Tayyip Erdoğan artık huzura erebilir.
Özellikle CHP’den kendisine yönelen ve bazen hakarete varan eleştiriler, meğer ne kadar da masumaneymiş!
Yine meğer bazı CHP’liler, bazı CHP’lilere ne kadar da öfkeliymiş.
Onlara sorsanız, şöyle diyecekler belki:
“Biz doğru söylüyoruz.”
Ama bilmezler mi ki:

Yazının Devamı

Yol belli

5 Kasım 2010

UÇAKLAR İkiz Kulelere çarptığından beri, hiçbir olay böylesine an be an izlenmemişti.
CHP Genel Merkezi “yangın yeri” gibiydi.
Televizyoncu arkadaşlara acıdım.
Nereye bakacaklarını, hangi salona göz atacaklarını, hangi kata koşacaklarını bilemez haldeydiler.
Ya vatandaş, o ne yapsın?
Seferber olan TV muhabirleri heyecanla “Şu an ikinci kattayız...” “Hemen dördüncü kata çıkıyoruz...” “İsmail Cem Salonu çok kalabalık...” “12. kat karıştı...” falan dedikçe; onlar iyice şaşırdı.
CHP Genel Merkezi devasa bir yapı.

Yazının Devamı

15 yıl önce İzmir!

4 Kasım 2010

4 Kasım 1995... Saat 00.10... Şimşekler çakmaya başladı, arkasından gök gürültüleri. Sonunda yağmur boşandı. 15-20 dakika sürdü. Ön taraftaki oluğun süzgecinin üzerini bir yaprak kapadığı için, balkon kapısından içeri biraz su girdi. Eşim Nesrin ile birlikte yerleri silmeye başladık... Hava iyiydi. Balkon kapısını açtık, biran önce halı kurusun diye... Kızım Yağmur, uyuyordu odasında.
Saat 04.50... Su sesleri geldi dışarıdan. Nesrin, “Ne bu ses?” dedi. Balkon kapısından baktım, iki taksi geçiyordu, üç parmaklık suyu yara yara. “Taksi geçiyormuş” dedim. Ama sesler kesilmiyordu. Üç parmak derken, bir karış oldu sular. Sonra çamur gelmeye başladı. 50 santim... 60 santim... Ve bir metre...
Her yer karanlıktı. Elektrikler kesilmişti. Nesrin hemen sigortayı kapattı, olur ya, aslan elektrikçiler elektriği verirler de biz de b.k yoluna gitmeyelim diye. Çamur “Lok, lok” diyerek geliyordu üzerimize doğru. Ne yapacağımızı bilemiyorduk. Kızım uyanmıştı. Yatağının üzerine bir şeyler koyduk o karanlıkta. Ben de kitaplarımın, dergilerimin, gazetelerimin ve 45 yıllık arşivimin bulunduğu odama gittim. Çamur her yerden geliyordu. Ve ben, odamda kapalı kaldım. Bahçeye açılan kapının

Yazının Devamı

Ah Helene Hanım

3 Kasım 2010

TÜRKİYE ile Avrupa Birliği arasında kurulmuş “Karma Parlamento Komisyonu” TBMM’den ve AB Parlamentosu’ndan seçilen 18’er üyeden oluşuyor.
Komisyon’un başlıca iki görevi var.
1- Türkiye-AB Ortaklık Konseyi’nin sunduğu yıllık faaliyet raporlarını incelemek.
2- Türkiye-AB ortaklığına ilişkin konularda tavsiyelerde bulunmak.
Komisyon yılda iki kez toplanıyor.
Biri Türkiye’den, öteki AB’den iki “eşbaşkan” tarafından yönetiliyor.
Acaba ve gerçekten...

Yazının Devamı

Çankaya havası!

2 Kasım 2010

ÇANKAYA’DAKİ resepsiyon hakkında çok şey yazıldı.
Türbanlılar mı çoktu davette, türbansızlar mı?
Kim kimin elini sıktı, kimin sıkmadı?
CHP’den kaç kişi vardı?
Askerler gelmemekle yanlış mı yaptı?
Vesaire, vesaire.
Ama en ilginç yazıları, bence Erdal Şafak ile Fatih Altaylı yazdı.

Yazının Devamı

Güzel bir yazı

1 Kasım 2010

YIL sonu yavaştan geliyor ya, “En” ile başlayan listeler de yayınlanmaya başladı artık.
Maxim Dergisi 2010 yılının “En çekici 100 kadınını” seçmiş meselâ.
Baktım.
Çoğunu tanımıyorum.
Tanıdıklarım arasında ise 38. sırada Angelina Jolie, 27. sırada Hilary Duff, 21. sırada Milla Jovovich, 18. sırada Christina Aguilera, 14. sırada Scarlett Johansson, 11. sırada Eva Mendes, 9. sırada Kim Kardashian, 5. sırada Megan Fox var.
Yüzde 8 yani.
Rezalet.

Yazının Devamı

Tam teçhizatlı vatandaş!

31 Ekim 2010

DENİZ SİPAHİ her zamanki nezaketi ve sükûneti ile hafta içindeki çileyi şöyle taşıdı köşesine:
“Sasalı’daki evimden çıktığımda saat sabah 9’u biraz geçiyordu.
Genelde daha erken çıkıyorum, ama yağmuru görünce sabah trafiğine takılmayayım diye düşündüm.
Ama yanılmışım... İzmir’i 3.5 saate indiren projenin temelinin atıldığı gün ben Sasalı’dan gazetenin Alsancak’taki binasına 3.5 saatte gelemedim.
Tamam, yoğun bir yağmur vardı.
Ama ne olursa olsun, tam bir rezaletti...
Demek ki, daha büyük bir facia olsa, bütün kent alt üst olacak.”

Yazının Devamı

Şimdi ‘kamu’ oldu

29 Ekim 2010

İSTANBUL Ticaret Odası Başkanı Murat Yalçıntaş’ın “durumu” beni hiç ilgilendirmiyor.
“Yargıda rüşvet” operasyonu etrafında kopan fırtınada dikkatimi çeken nokta, çok daha başka.
O noktayı oraya koyan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu; aynı zamanda TOBB yönetiminde yardımcısı olan Yalçıntaş’ın “durumu” hakkında konuşurken, demiş ki:
“Kamu hiç rüşvet verir mi?”
Vermez tabii.
Sadece alır!
Yok.

Yazının Devamı