HER af birilerini mutlu eder mutlaka.
Adam iki kişiyi öldürmüş meselâ.
Salıverilirse eğer, sevinçten deliye döner.
Onun öldürdüğü insanların anası, babası, karısı, kızı da delirir ama...
Elbet, sevinçten değil.
Dolayısıyla böyle bir affın “af edilir yanı” yoktur, olamaz.
İki cihan bir araya gelse, hiç kimse canı yanmış birine bunun ne akla ne de vicdana sığar tarafını anlatamaz.
Nitekim defalarca af yasaları çıktı bu ülkede.
O yasaları çıkaranlar da, her seferinde yedikleri haltın altına kaldı!
Veya Maliye’ye vergisini yatırmaz, yatıramaz insan.
Sigorta primini, su veya elektrik borcunu ödemez, ödeyemez.
Borç birikir.
Faiz biner üzerine.
Bir de ceza eklenir.
Borç iyice ödenemez hale gelir.
Akıl diyor ki:
“Belli dönemlerde vatandaşın biriken borçlarını ödemek için bir kolaylık yapılabilir. Cezalar, faizler indirilebilir hatta tümüyle af yoluna gidilebilir.”
Ya vicdan...
O ne diyor?
En azından şunları:
“Bu yapılan haksızlıktır... Borcuna sadık insanları aptal yerine koymaktır.”
* * *
Şimdi aynen bu yapıldı işte.
Maliye Bakanlığı’ndan Gümrük Müsteşarlığı’na... Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan İl Özel İdareleri ve belediyelere... TEDAŞ’tan Yurt-Kur’a... TRT’den KOSGEB’e... TOBB ve bağlı odalardan Organize Sanayi Bölgeleri’ne kadar yığınla kuruma borcu olanlar yaşadı.
Borcu olmayanlar ise öyle şaşkın bakıyor olan bitene.
Eminin pek çoğu da iç geçiriyor “Ben amma salakmışım” diye!
Oysa bir çare var.
Borcunu zamanında ödeyenlere, “yüzde 3, yüzde 5, yüzde 10” oranında; bir ödül, bir prim yani “geri ödeme” ya da “gelecek ödemelerden o tutarın mahsup edileceği” sözü verilebilir pekâlâ.
“Örnek vatandaş ödülü” bir bakıma!
Yok.
Beklemeyin boşuna.
Af paketinin mimarı Ali Babacan “Olmaz” diyor:
“Belki vicdan muhasebesine koyduğumuzda olabilir gibi görünüyor, ama bir vicdan muhasebesi var, bir de paranın muhasebesi var. Kaynağı bulunmayan, dengesi kurulmayan hiç bir yeni unsuru 2011 bütçemizle alakalı gündeme getiremeyiz.”
Bu saatten sonra olmaz tabii.
Mesele bunu baştan düşünmekti.
Sadece aklı çalıştırmakla yetinmeyip, vicdanı da harekete geçirmekti!
Var mı başka çare?
BAŞBAKAN’IN açıkladığı son anket sonucu doğru olabilir mi?
Yani “Bugün seçim olsa” ve akşam sandıklar açıldığında, şu tablo mu çıkacak karşımıza:
AKP: Yüzde 46,8
CHP: Yüzde 25
MHP: Yüzde 12,7
BDP: Yüzde 6
SP: Yüzde 2
DP: Yüzde 2
BBP: Yüzde 1
Has Parti: Yüzde 0,7
Durum buysa gerçekten...
AKP’nin 10 puan kaybedip, CHP’nin 10 puan kazanması bile “birinci partiyi” değiştirmeye yetmez.
Ne var ki CHP, elinden gelen her şeyi yaparak “AKP’den alacağı 10 puanı kendi hesabına yazmanın” çaresini bulmak ve o rüzgârla daha da yukarıya çıkmak zorunda.
En azından bunu attığı her adımla, verdiği her kararla denemek zorunda.