BAŞIMIZ sıkışınca avazımız çıktığı kadar bağırırız:
“Memlekette demokrasi var...”
Var elbet.
Demokrasinin dibini oyanlar için “dibine kadar” demokrasi var!
Onlara her şey serbest.
Ama ve meselâ sıra üniversite öğrencilerine gelince....
Yasak başlar.
Hele canlarını sıkan birşeyi protesto etmekse mesele...
Yasak biter, dayak başlar!
Hele hele protesto edilen bir başbakan ise alimallah...
Yandı gülüm keten helva!
* * *
Nitekim aynen öyle oldu.
2008 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’nin açılışında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı protesto eden 18 öğrenci hakkında açılan dava sonuçlandı.
Hepsi de “izinsiz gösteri yaptıkları” gerekçesiyle 1 yıl 3’er ay hapis cezasına çarptırdı.
Öğrencilerden ne yapmaları bekleniyordu ki?
“Falanca gün Sayın Başbakan Hazretleri okula gelecekmiş. Bizler de onu protesto etmek için izin istiyoruz” diye dilekçe yazıp, şehrin Vali’sine mi vereceklerdi?
Hadi verdiler...
Daha o anda, o öğrencileri yaka paça tutup, sille tokat yere sererlerdi!
Dünyanın her yerinde olur böyle şeyler.
Politikacılar gelir...
Kimi alkışlar.
Kimi yuhalar.
Nitekim bizde de bakanlar, başbakanlar her yere gidip, geliyor.
Çoğu kez de alkış kıyamet karşılanıyor.
Teknik olarak bu da bir “gösteri” değil mi?
Tabii.
Arada fark var.
Gösteri lehte olunca...
Alkışı basanlara, “Aziz vatandaşlar” deniyor.
Aleyhte olunca....
Bağıranlar önce copu kafasına yiyor, sonra da 1 yıl 3 ay hapis cezasını!
* * *
Bu arada bilginiz olsun.
18 öğrencinin daha önce bir vukuatı olmadığından cezaları ertelenmiş.
Ne var ki, aynı suçu beş yıl içinde tekrar işlerlerse, cezaevine girecekler.
Aman arkadaşlar.
Düdükler ötmeye başladığında, hemen kaçın oradan.
Bakarsınız başbakan geliyordur!
Gün öğretmenlerin ama...
ÖĞRENCİLER dertli de, öğretmenler çok mu memnun halinden?
Laf işte.
Türk Eğitim Sendikası 3 bin 534 öğretmene sormuş:
“Bu mesleği seçtiğiniz için memnun musunuz?”
Yarısı “Hayır” demiş.
Ama hepsinin yüzde 95,5’i “öğretmenliğin itibar kaybettiğinde” hemfikir.
Bugün, Öğretmenler Günü.
Güzel şeyler yazmak isterdim fakat...
Öğretmenlerin yüzde 68,8’i son bir yıl içinde bankalardan kredi çekmişse... Yüzde 93’ü kredi kart kullanan öğretmenlerden yüzde 79,9’u “kredi kart borçlusu” ise...
Söyleyin, nasıl mümkün olacak bu?
Ha.
Bu arada Sayın Başbakan demişti ya:
“El öpmeyi sevmem. ‘Üç kişinin elini öpün’ derim... Babanızın, annenizin, hocanızın...”
Tam sırası.
Bugün öğretmenlerin elini öpmenin de, dertlerine çare bulmanın da, onları gururlandırmanın da tam sırası Sayın Başbakan!
Tek karelik alışveriş