Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

HASAN (CEMAL) abi, pek güzel yazdı:
“Türkiye’deki Yüksek Askeri İdare Mahkemesi, yani askeri danıştay Avrupa demokrasilerinde var mı?
Yok!
Amerikan demokrasisinde var mı?
Yok.
Askeri Yargıtay, Avrupa demokrasilerinde var mı?
Yok.
Amerikan demokrasisinde var mı?
Yok.
Bizde genelkurmay başkanı başbakana karşı sorumludur.
Peki, demokrasilerde öyle midir?
Hayır değildir.”
Aynı soruları ben de sorsam kendime...
Aynı cevapları verirdim elbette.
Hasan ağabeyin yolundan gidersek, tümü “demokrasinin varlığı ve geleceği” ile ilgili başka sorular da getirilebilir gündeme.
Aslında bugün için tek soru yeter bile!
* * *
Soru şu:
Türkiye’de parti liderlerinin iki dudağı arasına tutsak edilmiş milletvekilleri var. Amerikan demokrasisinde senatörler aynı tutsaklığa mahkûm mu?
Hoş.
Hasan Abi, sözünü ettiğim yazısının sonunda şöyle diyor:
“Dileriz, Kemal Kılıçdaroğlu üç paşanın görevden alınmasına daha hâlâ ‘sivil darbe’ diyebilen CHP’nin ‘sivil paşaları’nı bir an önce görevden alır.”
Yani...
Ne demek bu?
Siyasi partilerde “aykırı ses” olmaz.
Farklı düşünenin koparın kafasını!
Kusura bakmayın...
Şaşkınım.
Hasan abi, Türkiye’de, emir komuta zincirinin askeriyeden bile sert biçimde uygulandığı “AKP tipi” bir siyasi parti düzeni mi istiyor; anlamadım!
* * *
Oysa Türkiye’deki demokrasinin öncelikli sorunu, siyasette hüküm süren “lider diktası” değil mi yoksa?
Astığı astık...
Kestiği kestik üç- beş kişi.
“Ben ne dersem o olur” diye, çağdışı bir zihniyet.
Ülkeye demokrasi getireceğini söyleyen ama partilerinin kapısından demokratik hak ve özgürlüklerin zerresini sokmayan bir irade!
Hasan abi...
Bütün bunlar en az “askeri vesayete” son vermek kadar önemli değil mi?
Lütfen Hasan abi.
Bunları da sor, bunları da yaz, e mi?

Rektör aileden mi olacak?
NEREDE kurulacağı henüz belli olmasa da, Kâtip Çelebi Üniversitesi’ne rektör seçilecek üç aday belli oldu.
“Tam bağımsız” YÖK’ün 22 aday adayı arasından “kerameti kendinden menkul bir yöntemle” belirlediği üç isim, sırasıyla şöyle:
1- İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Galip Akhan.
2- Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahi Bölümü’nden Prof. Dr. Osman Tayfun Dalbastı.
3- Dumlupınar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Demirci.
Herkes Cumhurbaşkanı Gül’ün birinci sıradaki kişiyi rektör olarak atayacağından emin.
Yok.
Sadece YÖK’e olan saygı ve sevgisinden değil, Cumhurbaşkanı Gül’ün ailevi ilişkilere bağlılığından ötürü de; Prof. Galip Akhan’ın rektör olacağı kesin.
Malum.
Prof. Akhan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün İzmir’de yaşayan dayısı Nazif Satoğlu’nun damadı. Aynı zamanda eminim, değerli de bir bilim adamı.
Yine de “keşke” diyorum:
“Arada akrabalık bağı olmasaydı!”
Ve bir ihtimal...
Cumhurbaşkanı Gül’ün ne kadar da “tarafsız” olduğunu kanıtlamak istemişse eğer, görüntüye yansıtılan bu manzara, gerçekten ideal!
Akrabası yerine bir başkasını rektör seçerse yani... Kim alkışlamaz kendisini?



Tek karelik Dolar!

Hasan abi, duy sesimi