Büyükşehir belediyelerinin yönetimini düzenleyen 3030 sayılı yasada, “İlçe Belediyelerinin Görevleri” tek maddeden ibaret.
“Madde 28” diyor ki:
“3030 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin (A) fıkrası ile büyük şehir belediyelerine bırakılanlar dışında kalan ve yürürlükteki mevzuatla belediyelere verilen bütün görevler ilçe belediyelerince yürütülür.”
Yürürlükteki mevzuat (ki rahmetli babamla yaşıt) 3 Nisan 1930 tarihli, 1580 sayılı Belediye Kanunu.
Orada belediyelere verilen tam 81 görev var.
Çoğu zaten Büyükşehir belediyelerine geçmiş.
İyi haber, Türkiye’nin turizm gelirinin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17,8 artması.
Geçen dönem; Nisan, Mayıs ve Haziran ayları...
Sağlanan gelir 5 milyar 372 milyon 189 bin 266 dolar. Bunun yüzde 83,5’i yabancı ziyaretçilerden, yüzde 16,5’i ise yurt dışında yaşayan vatandaşlardan elde edilmiş.
Diğer yanda, yurtdışına gidenler var elbet.
Onları harcadığı para da yüzde 13,4 artarak 1 milyar 325 milyon 688 bin 593 dolar olmuş.
Şimdi gelelim zurnanın “zırt” dediği yere.
Gözümüz, kulağımız “şike davasında” şimdi.
Ortada henüz bir dava da yok gerçi.
İddianamenin hazırlanıp, mahkeme heyeti tarafından kabul edilmesinden sonra ve bir ihtimal “bir yıl sonra” dava açılacak belki.
Tıpkı...
Birinci Ergenekon davasında olduğu gibi.
Galiba hafızaları tokatlama zamanı yine geldi.
Olay önce, fena halde canımı yaktığı için dikkatimi çekti. Kendimi Emir Çamurlu’nun yerine koydum.
Of.
Ailesinin yerine koydum.
Of. Of.
Hangi birine yanayım, bilemedim.
Emir Çamurlu kamyon şoförü.
Bir yakarıştı yazdığım.
Bir umuttu.
Bir dilekti.
Bir beklentiydi.
Demiştim ki:
“Askerliği bir ‘vatan borcu’ sayarak kışlaya koşan çocuklar, askerliği ancak profesyonel bir meslek olarak seçenlerin becereceği görevlere ‘memur edilmesinler’ artık.”
Çare, sarı çizgi.
Her yerde, sarı çizgi.
Her zaman, sarı çizgi.
Kaldırıma çekeceksin çizgiyi en sarısından.
Baktın çizgiyi geçen var.
Af yok.
Ekmek istemem, su istemem.
Para istemem, pul istemem.
Tek dileğim var şu fani dünyada.
O da, Sayın Başbakan’a yakın bir mesafede durmaktır yalnızca.
Yakın durmalıyım ki, her fırsatta ona dokunabileyim.
Her dokunuşta ise sevaba gireyim!
Ak Parti Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin, “Sayın Başbakanımıza dokunmak bile inanın bence ibadettir” diyor çünkü.
Bahçeşehir Üniversitesi tarafından 54 ilde, bin 605 denekle yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilen “2011 Türkiye Değerler Araştırması” yeni bir “işaret fişeği” olarak patladı.
Geçen gün demiştim ya:
“Türkiye’de siyaset yapanlar, Türkiye’nin gerçeklerini iyi bilmek zorundalar.”
İşte iyi bilinmesi gereken ve yine birer “işaret fişeği” yerine geçen, yeni gerçekler:
* “Bugün ülkemizde insan haklarına büyük ölçüde saygı gösteriliyor” diyenler, yüzde 15.
* “Bugün ülkemizde insan haklarına hiç saygı gösterilmiyor” diyenler, yüzde 16.