Bir yakarıştı yazdığım.
Bir umuttu.
Bir dilekti.
Bir beklentiydi.
Demiştim ki:
“Askerliği bir ‘vatan borcu’ sayarak kışlaya koşan çocuklar, askerliği ancak profesyonel bir meslek olarak seçenlerin becereceği görevlere ‘memur edilmesinler’ artık.”
Ertesi gün “sözleşmeli er” uygulamasıyla ilgili haberler çıktı her yerde.
Sözleşmeli er olmak isteyenlerin ne zaman, nereye başvurması gerektiği, aranan koşullar ve daha varsa hepsi tek tek yazıldı, çizildi.
Sesimiz duyulmuş da, anında düğmeye basılmıştı sanki.
Alâkası yok tabii.
Sadece zamanlaması denk gelmişti.
* * *
Bu yıl içinde silahlı kuvvetlere alınacak 5 bin 103 sözleşmeli er, işte o sözünü ettiğim “askerliği profesyonel meslek olarak seçen” insanlar olarak, terörle mücadelede görev alacaklar.
Çünkü onlar zaten askerliğini yapmışlar veya yapmaktalar.
Yani...
Belli bir tecrübe edinmişler, edinmekteler.
Dolayısıyla istim üzerindeler.
Ayrıca 10 haftalık eğitimden daha geçecekler.
İyice pişecekler.
Ve sonra, teröristin peşine düşecekler.
Göreceğiz o zaman.
El mi yaman, bey mi yaman!
* * *
Derken bir başka gelişmenin öncü haberi geldi.
İlk maddeyi okuyunca “nihayet” dedim.
Nihayet...
“İç güvenlik tamamen İçişleri Bakanlığı’nın denetiminde ve çatısı altındaki birimler eliyle yürütülecek.”
Ne demek bu?
Artık analar, babalar askere gönderdikleri evlâtlarının ardından bir “acı haber” gelmesini beklemeyecekler; demek.
Bundan büyük ve önemli bir gelişme olur mu?
Olmaz.
Olamaz.
Eğer “güvenlikte yeni dönem” hakkında söylenenler hızla gerçekleşirse, hem ülkede dirlik ve düzen, hem de huzur ve güven egemen
olur ki...
Söylenebilecek tek şey kalır geride:
Helâl olsun.
Beş kuruş bile önemli
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Kafamı bozmasınlar, daha fazla ekmek üretirim” diyor ki; bu kararı vermek için, kafayı bozmasına falan gerek yok.
Bugünden tezi yok, Kent Ekmek Fabrikası 130 bin ekmek yerine, günde 260 bin ekmek üretmeye başlamalı hemen.
Kapasitesi o kadarsa, yanına bir fabrika daha eklenmeli ki, günlük kapasite 500 bin ekmeğe çıksın.
Yetmezse bir fabrika daha...
Yetmezse bir fabrika daha...
Yeter ki millet, 40 kuruşa ekmek yiyebilsin.
Neymiş?
Çeşme’de ekmek 1 lira olmuş.
Bırakın efendim.
İsterse 5 lira olsun.
Siz yeter ki, ihtiyaç ne kadarsa, o kadar ekmeği üretin ve halkın 40 kuruşa ekmek almasını sağlayacak dağıtım ağını hayata geçirin.
Başkan diyor ya:
“Bu işin şakası yok.”
Gerçekten yok.
Artık 5 kuruş, 10 kuruş büyük para!
Tek karelik mahpus!