Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Gözümüz, kulağımız “şike davasında” şimdi.
Ortada henüz bir dava da yok gerçi.
İddianamenin hazırlanıp, mahkeme heyeti tarafından kabul edilmesinden sonra ve bir ihtimal “bir yıl sonra” dava açılacak belki.
Tıpkı...
Birinci Ergenekon davasında olduğu gibi.
Galiba hafızaları tokatlama zamanı yine geldi.
Her şey 12 Haziran 2007 tarihinde Ümraniye’de bir evde ele geçirilen patlayıcı maddelerle başlamış ve ardı ardına gözaltı dalgaları gelmişti.
Hazırlanan iddianame ise İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 25 Temmuz 2008 günü kabul edilmişti.
Neymiş?
Soruşturmanın başlamasının ardından 4 yıldan fazla, dava açılmasının ardından da tam 3 yıl geçmiş.
Birinci Ergenekon davasının 27’si tutuklu 108 sanığı var ve bugüne dek 188 duruşma yapılmış.
Ya netice?
Tek kelime ile hikâye.
* * *
İddiaların hangisi doğru, hangisi yanlış?
Meçhul.
Belgelerin hangisi gerçek, hangisi düzmece?
Meçhul.
Sanıkların hangisi suçlu, hangisi masum?
Meçhul.
* * *
O nedenle şike soruşturmasının da ne zaman bir davaya dönüşeceği, yargılamaya ne zaman başlanacağı, davanın ne zaman sonuçlanacağı...
Hepten meçhul.
Belli olan tek şey, Ergenekon davasında yaşanan sürecin aynen tekrarlanmasından ibaret!
Futbol Federasyonu’na bile naz ve niyaz ile verilen, kozmik odalarda saklanan kimi kayıtlar, şuraya-buraya servis ediliyor yine.
* * *
Ve dikkat.
Ergenekon’daki iddialar, halkın çok fazla umurunda olmadı baştan beri.
Oysa şike meselesinde, memleket ahalisinin neredeyse tümü, olanı biteni pür dikkat izliyor.
Ümraniye’deki evde bulunan el bombalarının çaresine bakıldı ama...
Bu sefer kazın ayağı öyle değil.
Bomba her yerde artık.
Her mahallede.
Her sokak arasında.
İrili ufaklı her futbol sahasında.
Futbol topu fitili ateşlenmiş bomba gibi savruluyor oradan oraya!



Or-Gi yerine Zoğa


Aynı tartışmayı epey bir süre İzmir’de yapmıştık. Yeni kurulacak üniversitenin adı Kubilay mı olmalıydı, Zübeyde Hanım mı?
Sonunda “Kâtip Çelebi” oldu her nedense.
Şimdi Ordu ve Giresun aynı derdin mustaribi.
Önce OR-Gİ dendi, Ordu ile Giresun’un ilk hecelerden mülhem.
İyi de yabacılar “orgi” deyince, İngilizcede “toplu seks” anlamına gelen “orgy” sözüğü gelmez mi akıllara?
Eyvah.
O zaman ne olmalı, gerçekten bir mimari harikası olarak denize yapılacak havaalanın adı?
Yine bir “Çelebi” bulunabilir pekâlâ.
Bu durumda en iyisi...
Hazarfen Ahmed Çelebi olabilir meselâ.
Hem Çelebi, hem de dünyada uçmayı ilk kez deneyen bir bilim insanı.
Bir havaalanı için, bundan âlâsı can sağlığı.
Veya yöre özgü bir isim olacaksa...
“Zoğa” olabilir.
Madem havaalanı denize yapılıyor, “Zoğa” da Lazcada “deniz” demek.


Tek karelik yüzücü!

Bu “bomba” başka