Önceden pek farkında değildim ve hatta sanırım değildik, Ulaştırma Bakanlığı’nın ne denli devasa bir yapı olduğunun.
Binali Yıldırım, İzmir Milletvekili olunca alıcı gözle bir baktım ki Ulaştırma Bakanlığı’nın teşkilat şemasına...
Aman Allah.
Devletin neredeyse yarısı, orada.
Hemen kolları sıvadım.
Arama motorlarını programladım.
Kültür ve Turizm Bakanlığı 2010 yılında “yerel yönetimler, vakıflar ve dernekler” tarafından düzenlenen etkinliklere 2 milyon 956 bin 137 lira yardım yaptı.
İzmir’in bu listedeki payının “devede kulak” olduğunu kestirmek hiç zor değil.
Zor değil çünkü 2010 yılında Kültür ve Turizm Bakanı Günay İzmir’e oldukça “uzaktan bakan” bir bakandı!
Bu durum haliyle yardım tablosuna da yansıdı.
İzmir’e bir yıl içinde 10 etkinlik için, sadece 72 bin 500 liralık yardım yapıldı.
Desteklenmeye değer şanslı dernekler şunlardı:
Bu haber bir vesika.
İbret vesikası:
“İzmir’de bir uyuşturucu operasyonunda gözaltına alınıp 4 ay cezaevinde tutulan ve yargılama sonucu beraat eden polis memuru Recep Özmen tazminat davasını kazandı. İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi tutuklamanın Özmen’in kendisi, ailesi, çevresi üzerinde manevi sonuçları dikkate alarak yasal faizi hariç 30 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi. Özmen’in avukatı alınacak tazminatın yasal faiziyle 60 bin TL’yi bulacağını söyledi.”
Adı geçen polis memurunun tutuklanmasından, sanırım ancak onu tanıyanların haberi olmuştur.
Aktardığım haberden haberdar olan ise var mıdır, bilmem!
Mesele “netice” zaten.
Yargılama sonucu beraat eden kişiye, dört ay tutuklu kalmasının bedeli olarak 60 bin TL. ödenecek.
Her hafta hayretle bakıyordum Pazar günlerinin reyting listesine.
Behzat Ç. sıralamada ya 9’uncu, ya 10’uncu, ya daha altta, ya biraz daha yukarıda.
Reyting oranı ise genellikle yüzde 5 dolayında.
Örneğin 6 Mart 2011 günü Behzat Ç. yine 9’uncu.
7 Mart’ta Arka Sokaklar, Ezel, Karadağlar ilk üçte.
8 Mart’ta Öyle Bir Geçer Zaman Ki ortalığı yıkmış. Reytingi yüzde 25. Özetinin reytingi bile Behzat Ç.’nin iki mislinden fazla.
9 Mart’ta Çocuklar Duymasın birinci sırada, Muhteşem Yüzyıl’ın tekrarı üçüncü olmuş.
Bakanlar Kurulu 26 kişi.
“Say” deseler, kestirmeden derim ki:
“Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve diğerleri.”
O nedenle liste açıklanmadan ne “toto” oynadım, ne de heyecan yaptım.
Sanırım Başbakan, iki önemli önceliğin aksamadan devamını sağlamaya çalıştı yeni hükümet listesini hazırlarken.
Birincisi “yatırım ve hizmetler” konusuydu.
YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’a şu soru sorulalı 10 günden fazla oluyor:
“Siz ÖSYM Başkanı Ali Demir’in yerinde olsanız istifa eder miydiniz?”
Dolayısıyla şu cevabı vereli de, yine 10 günden fazla oluyor!
“Bu kadar aksaklık benim başında olduğum kurumda yaşanmış olsa, bugüne kadar beklemezdim, çoktan istifa etmiştim.”
Ya sonra?
Hiç.
Ha buzun üzerine yazmışsın.
Ak Parti İstanbul 1. Bölge’de 1.386.429 oy aldı, 15 milletvekili çıkardı. Dolayısıyla Başbakan Erdoğan ve diğer Ak Partili vekiller ortalama 92.428 oyla milletvekili seçildiler.
Buna karşılık CHP İstanbul 2. Bölge’de 731.182 oy aldı, 9 milletvekili çıkardı. Dolayısıyla Kemal Kılıçdaroğlu ve diğer CHP’li vekiller ortalama 81.242 oyla milletvekili seçildiler.
MHP ise Osmaniye’de 110.531 oy aldı, 2 milletvekili çıkardı.
Dolayısıyla Devlet Bahçeli 55.265 oyla milletvekili seçilmiş oldu.
Üç partinin genel başkanları açısından durum böyle.
Ve bu kadarı bile “kaç oyun bir milletvekili çıkarmaya yettiği” konusunda, ciddi bir garabet olduğunu anlamaya yetiyor.
Oysa durum çok daha vahim.
Dilimize yapışmış bir kere:
“Para ile mutluluk olmaz.”
Kim demiş?
Örneğin Malaga Kulübü’nün sahibi Şeyh Abdullah El Tan demiş olamaz.
Aksi olsa “gemisi” marinaya sığmayınca, Malaga Belediyesi’ne limanın büyütülmesi için 84 milyon Euro verir miydi?
Veya Roman Abramoviç...