Çare, sarı çizgi.
Her yerde, sarı çizgi.
Her zaman, sarı çizgi.
Kaldırıma çekeceksin çizgiyi en sarısından.
Baktın çizgiyi geçen var.
Af yok.
Kusura bakmak yok.
Doğduğuna pişman edeceksin.
Yok.
Başka çaresi yok.
Anlamıyorlar çünkü.
Dinlemiyorlar.
Bilmece vardır ya hani:
“Çarşıdan aldım bir tane, ev geldim bin tane.”
Bu da öyle.
Verdiğin izin “bir” ise arkanı döndüğünde “bin” oluyor.
Onun için çare, sarı çizgi.
* * *
Her zaman, her yerde sarı çizgi.
Tıpkı Bergama’da olduğu gibi.
Tıpkı Bergama Belediyesi’nin yaptığı gibi.
Sarı çizgi sınır.
Herkes görecek.
Herkes bilecek.
Sarı çizgi sınır.
Kim, ne iş yapıyorsa...
Sarı çizgiyi geçmek yasak.
Sarı çizgiyi aşmak yasak.
Aksi halde ceza var.
Hem de en ağırından.
Hem de can yakanından.
* * *
Yazmıştık ya...
Engelli vatandaşlarımız kampanyalar düzenlemişti ya...
“Kaldırımımı istiyorum.”
Lafla olmuyor.
Rica anlam taşımıyor.
Uyarı para etmiyor.
Daha ciddi olmak lâzım.
Daha caydırıcı önlemler kaçınılmaz.
Onun için sarı çizgi şart.
Çekeceksin çizgiyi en sarısından.
Ve diyeceksin ki:
“Sıkıysa geç!”
* * *
Sarı çizgi artık “umudumuzdur” bizim.
Yayalara özgürlük için...
Engellilere güvenlik için...
Herkesin hakkını bilmesi için...
Haydi yukarı
Alsancak ile Konak veya Konak ile Güzelyalı veya Karşıyaka İskele ile Mavişehir arasındaki ya da Balçova, Bornova, Buca’nın merkez semtlerindeki trafik yoğunluğu azaltmak için nedir çare?
Ya yerin altına gireceksiniz, ya üzerine çıkacaksınız.
Alt taraf zor ve pahalı.
Üste çıkmak ise daha mantıklı.
Dünyanın pek çok ülkesinde uygulandığı ve İstanbul’da uygulanacağı gibi.
Adına ister “Havada giden tramvay” deyin...
İster benim sevdiğim şekli ile:
Hava treni.
Özellikle kısa mesafeli ulaşım için harika bir çözüm.
İstanbul’da toplam 47,8 kilometre uzunluğunda 8 ayrı hat belirlenmiş meselâ.
Yani bir hattın uzunluğu 6 kilometre boyunda.
Harika.
Ne kadar dolmuş, minibüs varsa çıkar yukarıya.
Aşağıda yollar açılsın.
Trafik hızlansın.
İnsanlar rahatlasın.
Sorarım:
İstanbul’un yaptığını, İzmir neden yapmasın?
Tek karelik hava treni