Ekmek istemem, su istemem.
Para istemem, pul istemem.
Tek dileğim var şu fani dünyada.
O da, Sayın Başbakan’a yakın bir mesafede durmaktır yalnızca.
Yakın durmalıyım ki, her fırsatta ona dokunabileyim.
Her dokunuşta ise sevaba gireyim!
Ak Parti Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin, “Sayın Başbakanımıza dokunmak bile inanın bence ibadettir” diyor çünkü.
Koskoca milletvekili.
Yalan söyleyecek değil ya!
* * *
Ama bir yerde ayıp etmiş.
Yeterince ayrıntı vermemiş.
Acaba günde kaç defa Başbakan’a dokunmak gerekir?
Söylememiş.
Bir mi?
İki mi?
Üç mü?
Yoksa ibadetin hakkıyla gerçekleşmesi için günde beş vakit mi dokunmalı Başbakan’a?
* * *
İnsanın başına ne gelirse, çevresini saran yağcılardan gelir zaten.
“Sen bilirsin ağam...”
“Sen büyüksün paşam...
“Emriniz başım üstüne ustam...”
Of. Of.
İnsanın başı döner haliyle.
Hatta göğe erer!
Ruh hali tuhaflaşır.
Kendisinde olmadık kerametler arar.
Hele iradesi biraz da zayıfsa...
Farkına bile varmadan, çıra gibi yanar!
* * *
Yağcıların lafıyla gaza gelip, kafasını vurmak için kendi elleriyle taş duvarlar inşa eden nicelerini gördük bu memlekette.
Sanmam ki, Sayın Başbakan onlardan olsun.
Hüseyin Şahin’in sözlerinden derin bir huşu duymuş olsun!
Aksine.
Kendine fena halde “dokunan” o sözlerden dolayı sinirlenmiştir.
Öfkelenmiştir.
Göreceksiniz.
Cümle âlemin müstehzi bakışlarını Başbakan’a yönelten Hüseyin Şahin, çok ciddi bir hesap verecektir.
Tek karelik gerçek birinci!