Bir yandan Mustafa Elitaş, öte yandan Nurettin Canikli bastırıyor.
Hayret.
AK Parti Grup Başkanvekilleri, Cumhurbaşkanı Gül’e “lisan-ı münasip” ile posta koyuyor.
CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin tavrı da aynı.
Onlar da aynı konuda, yani kod adı “Şike Yasası” olan yasanın veto edilmesi karşısında “sözümüzün eriyiz, imzamızın arkasındayız” demekteler ısrarla.
Oysa...
İlk çıkışı yapan Başbakan Yardımcısı ve yeri geldiğinde vekili olan Bülent Arınç veto kararına “tam destek” vermişti.
İşleri yolunda olan için sorun yok. O yol neyse artık, vardığı yerde zenginlik var.
Daha çok mal, daha çok mülk, daha çok para...
Baksanıza, memleketteki milyoner sayısı istikrarlı biçimde artıyor boyuna.
Diğer yanda bankalar, en kârlı kuruluşlar.
Alıyorlar takkeyi, veriyorlar külâhı; kasalarını dolduruyorlar.
Bir yerde maraza çıktığında da icra memurları hemen harekete geçiyor.
Ahşap veya kerpiç hiç fark etmez.
Bugüne kadar deprem hakkında yazdıklarımı toplasam, epey kalın bir kitap olur.
Onun için yeni bir yazı yazmak gelmiyor içimden.
Uzun yıllar öncesinden süzülüp gelen ve halen anlam ile önemini koruyan şu satırlar eğer insanları kendine getiremediyse...
Bundan sonra ne yazsan nafile!
* * *
Meydanlarda nutuk veya Çeşme’nin beachlerinde göbek atanların keyfi yerinde.
Hal böyle olunca...
Kimler geldi, kimler geçti Kurtlar Vadisi’nden. Hele kötüler, akla ziyan kötülükler yaparak zihinlere kazınan o kötü adamlar; saymakla bitmez.
Dizinin sadık izleyicileri eminim onları hemen hatırlayacaktır:
Şevko, Kirve, Pala, Testere Necmi, Kılıç, Laz Ziya, Akrep Bekir, Cerrahpaşalı...
Abuzer Kömürcü ve onun sevimsizlik abidesi oğlu Erdal Kömürcü. Tombalacı Mehmet, Mehmet Karahanlı, Mito, Tilki Andrei...
“Kötülerin kötüsü” olarak işe başlayıp sonra maymuna çevrilen Muro.
Kibritçi Cevat, İskender Büyük, Yakışıklı, Ersoy Ulubey, Aron Feller ve daha niceleri.
İnsanları kestiler, biçtiler, yaktılar ama...
TÜSİAD anasıyla babasıyla yasa teklifi yapar da MÜSİAD yapmaz mı?
Yapar elbet.
Nitekim yaptılar da.
MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan’ın “hazırladıkları yeni Anayasa teklifi” hakkındaki uzun açıklamasını dikkatle okudum.
Öncelikle yaklaşımları, bence ve tek kelime ile:
Mükemmel.
Çünkü söylenen şu:
Normal koşullarda şöyle dememiz gerekirdi:
“Mısır’da seçimler geçen gün yapıldı.”
Oysa söylenen şu:
“Mısır’da seçimler geçen gün başladı!”
Hayırlı olsun da...
Nasıl bir seçim bu?
Kırk tane haber okudum.
Her Allah’ın günü yeni bir operasyon ve gözaltı dalgası ile sallanıyor memleket.
Henüz Büyükşehir Belediyesi’ne yapılan operasyonun dumanı tüterken İzmir’de...
Yine İzmir’de yeni bir “Çete Operasyonu” geldi gündeme.
32 kişinin tutuklandığı operasyonda neymiş mesele?
İddiaya göre:
Oyuncu Erkan Petekkaya’ya uygunsuz görüntülerinin bulunduğu CD ile para sızdırmak için şantaj yapılmış. Petekkaya da şantaj yapan bu gruptan kurtulmak için “çeteden” yardım istemiş.
Organizatör Ahmet San, Çeşme’de kendisine ait eğlence yerinden kiracılarını çıkaramayınca “çetenin” kapısını çalmış.
Ekrem Demirtaş Paris dönüşü “Sunum yapmış olmak önemli. Fakat oylamada yüzde 1’lik dahi etkisi yok” dedi ki, haklıdır kendileri.
Ve o dahil diğer heyet üyeleri, yine dedi ki:
“Artık delege odaklı çalışma yapmak gerekli.”
Şu “yüzde 1” saptamasını bu kez de ben yapayım:
“Delege odaklı çalışma yapmak önemli. Fakat oylamada sonuçları ancak yüzde 1 etkiler!”
* * *
Eminim EXPO için oluşturulan ne kadar kurul varsa, üyelerinin hepsi itiraz edecektir: